Öncelikle film tam anlamıyla klişe geldi benim gözüme. Buram buram ne olacağı, neyin nasıl halledileceği ve olan her şey sanki izleyiciye altın tepsi ile sunulmuş gibiydi benim için. Klasik bir iblis gelir, olaylar gelişir, kutsal ruh ve İsa yardımı ile…devamıÖncelikle film tam anlamıyla klişe geldi benim gözüme. Buram buram ne olacağı, neyin nasıl halledileceği ve olan her şey sanki izleyiciye altın tepsi ile sunulmuş gibiydi benim için. Klasik bir iblis gelir, olaylar gelişir, kutsal ruh ve İsa yardımı ile kurtulurlar ve mutlu son ile biter her şey. Bu zaten beklediğim bir durumdu ama filmde ki bir çok mantık hatası gözümü kanattı diyebilirim.
Abi öncelikle sen yüceler yücesi şeytansın değil mi? Düşmüş melek, bir çok güce sahip, kötü de olsan kutsal bir varlıksın değil mi? Senin vazifen veya görevin 15 yaşında ki ergenleri kovalayıp üstüne onları yakalayamamak mı? Daha 15 dakika önce ahkam kesip milleti oradan oraya savuran şeytan, onu bunu öldüren ve yakan şeytan, bir anda süt dökmüş kedi edasıyla sanki top peşinden koşuyordu filmde. Hadi onu da geçtim, her mite, her efsaneye veya destana, her dine ve neredeyse bulunmadık kalıp veya şekil kalmamış ve her şeyin içinde olan bir şeytan, cidden Hristiyanlık tarihinin en kötü figürü olan keçiye mi kaldı. Tamam, ona da kalsın. O da problem değil. Ya abi, iki üç ergenin seni oyuna getirip tokatlaması da artık saçmalığın en büyük noktası ya. Belli bir yere kadar sakin sakin izlemeye devam etmeye çalıştım ama artık bu noktalara geldiğinde olaylar dayanamadım. Neredeyse hiç bir filmde veya dizide iki üç "Kutsal ruh ve İsa" diyip de durdurulan bir iblis veya kötü varlık gördünüz mü? Yok. Ama burada anam babam kutsal mutsal diyince iblis süt dökmüş kediye dönüyor ya. Bu kadar da büyütülen bir olayı küçültmenin ve sürekli iyiler kazanır mantığı ile olay örgüsünün ve filmin sonuna sıçmayı acilen bırakması gerekiyor yönetmenlerin. Zaten ilk filmi de izlemiş birisi olarak giriş ve gelişme dahil olmak üzere ilk 40 dakika 1. Filmin birebir kopyasını izliyormuş hissi uyandırdı bende. İnsan az da olsa farklılık, biraz yorum katabilmeli filme. Açık konuşayım, senaryoyu ben yazsam çok daha iyi bir iş çıkarırdım diye düşünüyorum. En azından bu kadar klişelerde boğmazdım yapımı. Özellikle sonu ise benim için tam bir felaketti. Eee, erkek kızı kurtardı, şimdi de kız erkeği kurtardı ve bitti. Ulan klişelerden yakınıyorum ama bari sonu için klişe bir şey yapıp güzel bir sevgi ile kapatsaydınız filmi. Gerçekten filme çok doluyum arkadaşlar. Korku öğelerini geçtim, onlara lafım yok, iyiydi lakin bu kadar tezatlığın olduğu bir filmde korku öğelerini konuşmak mantıksız geliyor bana. Bu bütçe ile o korku öğelerini fareli köyün fülütçüsüde yapar bana göre. Neyse efenim, gitmenize ve izlemenize çok değecek bir yapım değil. Özellikle de sinema biletlerinin 100-150 arası olduğu bu dönemde hiç gitmeyin daha iyi. Film için tek olumlu konuşabileceğim taraf, sinema sektörünün tamamen ölü olması ile beraber salonun tamamen boş olması ve koskoca salonda tek başıma korkuyu bana iliklerime kadar hissettirmesi. Korku konusunda filme en ufak bir sözüm yok ama dediğim gibi bu kadar mantık hatası olduğunda korku öğelerinin pek bir önemi kalmıyor benim gözümde.