Selamlar....
Yaşayan efsane son yıllarda ülkemizin yetiştirmiş olduğu en önemli Tarihçilerden biri olan İlber Hoca'nın kendi yaşamından yola çıkarak özellikle gençlere tavsiyeleri...
Öncelikle çok beğendiğim bir deneyim oldu diyebilirim. Zaten çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir hocanın böyle tavsiyelerini tenkitlerini…devamıSelamlar....
Yaşayan efsane son yıllarda ülkemizin yetiştirmiş olduğu en önemli Tarihçilerden biri olan İlber Hoca'nın kendi yaşamından yola çıkarak özellikle gençlere tavsiyeleri...
Öncelikle çok beğendiğim bir deneyim oldu diyebilirim. Zaten çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir hocanın böyle tavsiyelerini tenkitlerini okumak iyi geldi diyebilirim...
Kendisi tarihçi olması nedeniyle sosyal bilimler ağırlıklı tavsiyeleri ve görgüleri daha fazla ama her okuyanın kendi hayatı açısından da bir fayda sağlaması muhtemeldir. Yaşayan bir hazine gerçek bir entelektüel olan hocanın yeri geldiğinde yapmış olduğu eleştiriler de yöneticilerin dikkate alması gereken hususlar ayrıca. Bizler açısından hayatı yaşayın demesi dahi yeterli. Boşa geçirecek zaman yok...
Hocanın bazı tavsiyelerine katıldığım gibi bazı konularda da ters düştüm. Bazı kişisel tercihler üzerine bunu bilmek zorundasın gibi tabirleri bana kalırsa çok iddialı sözler. Ama eğitim öğretim konusunda söylemleri yıllardır düşünüp zikrettiğim yöntemler. Ülke olarak hayata geç atılmalarımız ve uzun bitmek bilmeyen okul hayatı benim yıllarca canımı sıktığı gibi hocanın da canını sıkmış görünüyor. Tabi kimisi destekler kimisi karşı olur o kişisel fikirlerdir...
Bazı insanlara hayat daha nazik davranıyor. Yurtdışına gitmek belki bazıları için kolay olsa da Anadolu çocukları için ne yazık ki hayalden öte gitmiyor. Hele ki şu anımızda...
Hocanın film konusunda önerileri kısmında ve bazı ismini dahi duymadığım yakın dostları ile ilişkilerini anlatırken sıkıldım. Zaten öyle ki hocayı bazen dinlerken de uyuduğum doğrudur. Ne yapayım durağan monoton ses tonu nedeniyle bundan kendimi alıkoymak zor oluyor. Müzik konusunda klasik müzik ve senfoni sevdiğim türlerdir. Tiyatro konusunda katılıyorum ama roman konusunda bana kalırsa Rus edebiyatı iyidir ama bir Fransız edebiyatı etmez...
Öyle ya da böyle kendini geliştirmek gerekliliğini boşa geçen her vaktin ömürden gittiğinden dem vuruyor hoca. Ama ne yazık ki bize bir gençlik borçlu olan birileri var. Çok şey çaldılar ama asıl çalınan koca bir gençlik var. Ona çare yok...
Sağlık Bilimleri alanında olsam da sosyal bilimlere tarih coğrafya ve sanata olan ilgim nedeniyle müzeler arkeolojik bahislerden sıkılmadım. Gittiğim şehirlerde müze ve şehir sokakları gezmeyi avm gezmeye tercih eden biri olarak özellikle son bölümlerde tavsiyeleri anlattıkları beni sevindirdi...
Bir de son olarak yalnızlık konusunda söyledikleri de dikkate değer. Biraz pragmatik durabilir ama insan yalnızlığa alışınca gerçekten daha iyi düşünüyor...
Herkese tavsiye edilir kısacası. Gerçek bir hazineden entelektüel bir insandan böyle bir hayat tecrübeleri okumak inanın herkese birşeyler katacaktır.
Herkese keyifli okumalar. Bol kitaplı günler...