Sahi ya, şiir bahanesi midir aşkın, yoksa bahanesi midir hayatın. Kim bilir, belki de koca bir umut kırıntısından başka hiçbir şey değildir. Sahi ya, kimdir şair? Seven mi, özleyen mi, dakitolusna sarılıp onun içinde hayat bulan mı? Sahi ya, nedir…devamıSahi ya, şiir bahanesi midir aşkın, yoksa bahanesi midir hayatın. Kim bilir, belki de koca bir umut kırıntısından başka hiçbir şey değildir. Sahi ya, kimdir şair? Seven mi, özleyen mi, dakitolusna sarılıp onun içinde hayat bulan mı? Sahi ya, nedir aşk? Hissedilir mi, elde tutulur, kokusu çekilir mi içe. Ümitsizlik? Nedir o his, o çaresizlik. Gözlerden süzülüp de gelen, bütün anıları içine hapsedilmiş ellerden damla damla dökülen yaşların ıslattığı o toprak... Sahi ya, nedir o toprağın kokusu, bastığımızda hissedilen o ıslaklık. Aşk, efendim. Aşk...
Edebiyat ve aşk, sahi ya, nedir bu ikili. Yüreğinin verdiği sızı ile kağıt ve kaleme sarılmak mı? Pervasızca öten bir kuşun damakta bıraktığı o tatlı berraklık mı? Yıllar geçmesine rağmen gün yüzüne çıkan tutkunun o donmuş ellerini ısıtması mıdır?
Hiç biridir. Acı, özlem veya tükenmişlik, ne derseniz diyin aşk hissizliktir, başka bir şey değil. Aşk Rüştü'nün kağıdı, Muzaffer'in daktilosu, Mehmet'in bitap yüreğidir. Kalemin kurşunu, kağıdın barutudur. Bitmek ve tükenmek bilmeyen top atışının altında hayatta kalma mücadelesidir. Sahi ya, güzel şeydir aşk doğru kalpte yaşayana, sarıp sarmalanana...
Uzun zamandır ağlamamıştım bu kadar. Bir çok kişi için anlamsız olabilecek bu film yazar ama meslekten olmayan insanlar içindir belki kim bilir. Kavuşamayan aşıkların, yürek sızlatan sevdaların esintisidir. Edebiyatın ruhudur. Sevip de bir liman kıyısında beklenen mektuptur. Bilmiyorum, bazı şeyler anlatılmaz derler ya. Bu film benim için de anlatılmaz. Ama hani bir özlem hissi vurur ya insana, acır ya o hissizleşmiş sol tarafı, yeniden kanatlandırmak için çırpınıp duran bir emek gibidir bu film. Ne ölüyü diriltir, ne de hissiz bir yüreği toprağa koyar. Sadece git gel ile arafta kalmışlıktır bu film. İzlemeyin efenim, bırakın bu filmi. Tarihin tozlu sayfalarına bırakın. Bırakın tanınmasın şairler. Bırakın kavuşmasın aşıklar. Bırakın Muzafferi kendi halinde vurulsun ve kanasın parça parça Suzan'a. Bırakın Rüştü kaybolsun benliğinde, yazsın duvarlara, savrulup gitsin Mediha'nın gözleri için. Bırakın hepsini...