Uyku vaktin geldi, lilla gumman...
Süt Dişleri uzun zamandır merak ettiğim kitaplar arasındaydı. Yeni korku yazarlarının neler yazdığını araştırırken konusu itibariyle ilgimi çekmeyi başarmıştı. Olay 3 kişilik bir aile etrafında dönmekte: Geçmişinde çok ciddi sağlık sorunları yaşamış, ailesi tarafından yanlış…devamıUyku vaktin geldi, lilla gumman...
Süt Dişleri uzun zamandır merak ettiğim kitaplar arasındaydı. Yeni korku yazarlarının neler yazdığını araştırırken konusu itibariyle ilgimi çekmeyi başarmıştı. Olay 3 kişilik bir aile etrafında dönmekte: Geçmişinde çok ciddi sağlık sorunları yaşamış, ailesi tarafından yanlış yetiştirilmiş ve bunun sonucunda özgüven problemleri yaşayan Suzette, babasının gözünde hanım hanımcık, annesinin gözünde bir şeytan ve annesini; babası ile arasına giren bir engel olarak gören 7 yaşındaki Hanna, tüm bu olaylara kör kalan Hanna'nın babası Alex. İlk bakışta oedipus kompleksinin daha şeytani bir uyarlaması olarak beklemiştim kitabı fakat pek de öyle değilmiş.
Süt Dişleri ödüllü oyun yazarı ve eski film yapımcısı Zoje Stage'in ilk kitabıdır. Yazarın geçmişinde çok aşırı başarılı işleri bulunmasa da kitabın yorumları fazlasıyla iyi olduğunu söylüyordu. Çok büyük bir beklentiyle okumadım ve bunun sonucunda bana beklediğim kadarını verdi. Sanırsam...
Kitabı okurken aklımda 3 film canlandı: "We need to talk about Kevin", "Orphan" ve "The Prodigy". Kitap heyecanlı bir başlangıç yaptıktan sonra ortalarına doğru bu saydığım 3 filmin harmanlanmış bir biçimine dönüşmeye başladı ve "Yine klişe bir hikaye mi okuyacağım?" düşüncesine kapıldım. Sonlarına doğru toparlayan kitap "İdare eder" diyebileceğim bir sonla bitti.
Kitabın klişe olmayan güzel özelliklerinden birisi bir bölümde olaylara Suzette gözünden bakarken diğer bölümde olayların Hanna'nın bakış açısına geçmesiydi. Bu iki karakter arasındaki psikolojik çatışmayı ve sorunlu aile yapısını anlatmak için uygun bir teknik fakat psikolojik derinliğin hikayeye yeterince yedirilmediği de ortada. Yazarımızın kullandığı dil ilk kitabı olmasına rağmen gayet başarılı -çevirmen için aynı şeyi söyleyemem maalesef, ufak da olsa bazı yerler rahatsız etti beni- ve hikayeye merak uyandırmayı başarıyor. Fakat hikayenin gidişatına fazla odaklanıldığı için çevre tasviri gibi diğer unsurların da biraz geride kaldığını düşünüyorum. Bunların yanında odaklanılan "Çocuk aklı her zaman düşündüğümüz kadar masum mu çalışır?" ve "Aile içindeki iç çatışmanın korkunçluğu" temaları harika bir şekilde anlatılmış.
Eğer okuyacaksanız beklentinizi yüksek tutmayın. Kitaba kötü diyemem fakat yorumların abartılı olduğunu düşünüyorum. Beklentiyi yüksek tutmazsanız kitabı zevkle okuyabilirsiniz.