Çocuklar, bu dünyanın karasinekleridir.
Ne kafasından geçeni anlarsın ne haraketlerine anlam verebilirsin. Kendince bir neden ve sonuç bulur ona göre davranırsın ama aslında olan onun aklındakinden çok farklı olur. İyiliğini istersin düşman sanar, sinir olursun aşık atamazsın.
Küçüklerdir, ufaklık dersin…devamıÇocuklar, bu dünyanın karasinekleridir.
Ne kafasından geçeni anlarsın ne haraketlerine anlam verebilirsin. Kendince bir neden ve sonuç bulur ona göre davranırsın ama aslında olan onun aklındakinden çok farklı olur. İyiliğini istersin düşman sanar, sinir olursun aşık atamazsın.
Küçüklerdir, ufaklık dersin halbuki hastalıklı ve çaresi sadece zaman olan sancılı varlıklardır. Hem kendilerine hem dünyaya zarardırlar. Sağlıklı bir şekilde büyüyene kadar ellerine hiçbir güç verilmemelidir. Küçük olduğu sık sık hatırlatılmalıdır çocuk ferdine, ama büyüyeceği de bir tehdit gibi yüzüne savrulmalıdır.
Kitapta bir denizci var, denizin hayatında ona verilmiş en büyük mükafat olduğunu unutan bir denizci. Hani Tarkovskiden bir alıntı var ya, insan 25inde ölür 75inde gömülür diye. O sözün öncesinde der ki 'İnsan 16 yaşındayken dünyayı değiştireceğini düşünür. 18 olduğunda düşünceleri sert bir kayaya çarpar. 20 yaşına geldiğinde hiçbir şey değiştiremeyeceğini anlar. ....' Belki yönetmen başka bir şey anlatmak istemiştir ama benim bu söze bugünki atadığım anlam; insan bunca yıl inandığı yürüdüğü yoldan döndüğünde yaşadığı savrulmuşluktan ötürü ölür. Umutsuzluktan ve hayalsizlikten ötürü ölür. Bocalar, yürüdüğü yeni yolu bilmez, zaman zaman sürüklenir, pişman olur, belki de pes etmeseydi yolundan dönmeseydi hedefini gerçekleştirirmiş gibi gelir. Bu da öyle bir denizci.
Kitaptaki akış da gerçekten böyle olur. Bir gün denizden vazgeçer, kendine heralde ben o yüceliğe ulaşamayacağım der, her şey bi rüya büyü artık der. Denizdeki yalnızlığını bırakır karaya döner, insanlığa. Döndükten bir süre sonra pişmanlıkla dönüp ardına baktığında her şey için çok geç olduğunu görür, veda ettiği şeylerin artık kendisini reddettiği sanrısına kapılır. Artık o da soysuz umutsuz bir ölüme mahkumdur. Biz denizcinin ölümünü ancak deniz ile vedasını kabullendiği an anlarız. 'Ilık, buruk bir çayı' bir kabulleniş içerisinde kafasına diktiğinde anlarız.
Şimdi kafamın içinde tek bir şarkı, bu sefer Teomandan;
Romantikmiş yıldızlara bakarmış
Romantikmiş istemeden vedalaşmış
Romantikmiş rüyalarda yaşarmış
Romantikmiş her filmde ağlarmış
Kitabın kitaplığımdaki yeri çavdar tarlasında çocuklar kitabının yanı.