Bu kitabın youtube'da katıl butonuna özel çıktığını hatırlıyorum. Ne gerek var deyip o zaman almamıştım, şimdiye denk geldi okuması. 3 yıl olmuş çıkalı.
Haluk Tatar'ın okuduğum ikinci kitabı oldu. Ilki Zafer Sızlanarak Kazanılmaz'dı. (O da güzeldi, tavsiye ederim.)
Bizi bize…devamıBu kitabın youtube'da katıl butonuna özel çıktığını hatırlıyorum. Ne gerek var deyip o zaman almamıştım, şimdiye denk geldi okuması. 3 yıl olmuş çıkalı.
Haluk Tatar'ın okuduğum ikinci kitabı oldu. Ilki Zafer Sızlanarak Kazanılmaz'dı. (O da güzeldi, tavsiye ederim.)
Bizi bize bu kadar güzel anlatan günümüz yazarlarından biri bence Haluk Tatar. Diğeri ve ilki de Aret Vartanyan naçizane fikrim. Haluk abinin daha sert bir üslubu var ama tespitleri oldukça yerinde. Yıldız Teknik'te benimle aynı sıralardan geçtiğini bilmek de garip bir his veriyor tabii. Ulan diyorum, bu adam bizim okulda mıymış... sonra cümlelerinin altını çiziyorum falan. Garip.
İçindeki qr kodlardaki linklerin artık çalışmaması üzdü :/
Okurken çeşitli alanlarda genel kültür bilgileri de veren, hikayenin içine sıkıştıran güzel bir anlatımı var.
Koyduğum alıntılara bakınca kişisel gelişim kitabı gibi gözükebilir ama aslında anlattığı bir hikaye var. Bir değil, iki hikaye var. İkisi de okunmaya değerdi.
Beğendiğim yerler:
~ Ama birileri sizi dinlesin ve saygı duysun istiyorsanız, iyi hikaye anlatacaksınız. İyi hikaye anlatmanın bazı kuralları vardır.
Öncelikle o hikaye senin olacak. Başkasının hikayesi ya sana birkaç beden büyük gelir ya da sıkışır kalırsın o hikayenin içinde.
İkinci kural daha da önemli. İyi bir hikayeyi dinlemek isteyecek birileri olacak. Seni dinlemek isteyen, görmek isteyen yok ise, SEN YOKSUNDUR. Brezilya'da bir ormandaki kelebek senin için var mı? Ya da Tibet'teki bir pandanın derdi umrunda mı? Değil. İşte o panda sensin. Ama bu kitap için o panda benim.
~Şarkının devamı şöyledir:
And everything comes with a price
But how much can you sacrifice
You feel when you win you still lose
And no one else is in your shoes
Dur seni çeviri işinden kurtarayım. Ne de olsa kitabın ana konusu bu dörtlük. Diyor ki yani...
Ve her şey bedeli ile gelir sana,
Ama sen ne kadar feda edebileceksin.
Kaybettiğinde bile halen kazandığını hissedeceksin.
Ve hiç kimse senin yerinde olmayacak.
Yani sana patlayacak özetle. :)
~ New York'ta işlenen suçları azaltan efsane belediye başkanı Rudy Giuliani kendi döneminde suçun neden azaldığını söyle anlatmış.
"Kullanılmayan bir bina düşünün. Binanın camlarından biri bile kırılsa, o camı hemen tamir ettirmelisiniz. Yoksa kısa sürede, oradan geçen biri bir taş atıp, başka bir camı kırar. Sonra başka biri başka bir camı. Sonra binanın tüm camları kırılır. Ben ilk cam kırıldığında hemen tamir ettirdim.
Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım.
Yani eğer ki, ilişkinizdeki küçük çatlakları oluştuğu anda onarmazsanız, sonrasında çatlak ilerleyecektir.
~ Kaliteli arabalar gibidir kaliteli insanlar. Onlara güvenerek yola çıkabilirsin. Kaza da yapsanız, o seni korur. Sen de ona iyi bakarsan tabii ki.
~ Yıllar içinde çok şey değişecek. Asla gitmez dediğin insanlar bir anda kaybolacak.
~ Yalnız değilsin, SEN VARSIN!
~ Bizdeki sıkıntı da bu zaten. Zeki insanı tanımlayamıyoruz. Sadece çok para kazanan birisi bizim için hemen başarılı oluyor. Bir şey icat etmesine gerek yok. Ya da orijinal bir fikir ile dünyaca tanınmasına gerek yok.
~ İnsanlara vereceğiniz, verebileceğiniz en değerli şey dakikalarınızdır. O insan bunun farkında ise ve ona ayırdığınız vaktin değerini biliyorsa, şanslısınız. Neden mi? Çünkü tüm ömrünüz boyunca tanışacağınız her 10 insandan belki bir tanesi bunun değerini bilecek. Siz ona kendinize ayıracağınız zamanı vereceksiniz. Onun dertlerini düşüneceksiniz. O gülsün, o üzülmesin diye çabalayacaksınız ama karşılığında koca bir hiç alabilirsiniz.
Biz insanlar nankörüz maalesef. Her geçen gün, her geçen dakika yaşamak daha pahalı ve zor oluyor. Bu zorluklara karşı da suyun üstünde durup, batmamak için başkalarını harcayabiliyoruz. Bencil olmak güzeldir. Eğer sağlıklı bir bencillik ise. Sağlıklı bencillik, kendini başkaları için harcamamaktır. Ama aynı zamanda başkalarını da kendi mutluluğu için harcamamaktır. Yani kimse kaybetmemeli. En az biriniz değil, mutlaka ikiniz de kazanmalı.
~ Mahmut boşanmış. Melis terk edilmiş. Burcu ayrılmış. Burak aldatılmış. Fatih şiddet uygulamış. Uzatabilirim daha bunu. Lakin başkalarının ilişkileri kötü diye, seninki de kötü olacak düşüncen çok saçma. Volvo neden dünyanın en güvenli markası? Çünkü kaza yaptığı zaman sağlam çıkıyor. Yani kaza yapmıyor değil. Yapınca sağlam çıkıyor. Çünkü her kazadan ders alıyor Volvo mühendisleri. Ve bir sonraki çarpışmada daha da güçlü bir Volvo çıkıyor ortaya. Anladın mı?
~ İnsanlar neden kanatsız, hiç düşündün mü? Ben bunu Hollanda'da bir felsefe hocasından öğrendim. Aslında onun yorumu çok hoşuma gitti. İnsanlar eğer kanatlı olsaydı, o zaman aşk olmazdı demişti. İnsanlar kimseye bağlanmazdı. Yaratıcı insanları kanatlı yaratsaydı, çok az insan diğeri ile bir ömür geçirirdi. Sürekli dünyayı keşfetmek için uzaklara giderdi.
~ Demek istediğim eğer gidecek bir yerin ve sebebin yoksa, o zaman nereye gideceksin? O yüzden kendine sebepler yaratmalısın. Umutlar üretmelisin. Yarın gidecek bir yerin yoksa, dünden öteye gidemezsin.
~ O kadar çok güzel yer var ki. Hepsi İstanbul'a en fazla iki saat uzakta. Bolu veya Orhaneli bile demiyorum bak. Bu tip yerlere gidince video çekmiyorum. O yüzden benim gittiğimi az kişi bilir. Çünkü böyle ortamlara sadece instagram için gelenlere uyuzumdur. Kaldır başını bir bak doğaya yok. Adet oldu. İlla ki o küçük telefon ekranına sığdıracak anı. Tüm amacı insta için poz yakalamak. Yaşamak, sidik yarışı oldu artık.
~ Hayatta bazen birisi sana güvenir ve sen onun tarafına geçersin. Neden bilmem ama bazen seçimler, seni seçer.
~ Sen ne zaman vazgeçtin?
Ne zaman vazgeçtin ilk hayalinden? Peki hayallere inanmaktan? Peki daha ötesine gidip, kendine inanmaktan ne zaman vazgeçtin? Hani reklamda soruyordu ya, "Ne zaman bir köpek ya da kedi sahibi olmaktan vazgeçtin?"
Soruyorum sana neden vazgeçtin? Daha iyisine, daha güzeline sahip olmaktan neden vazgeçtin? Hile yapan ve önüne kaynayan adiler yüzünden mi? Ailen mi destek olmadı? Sorun para mı?
NE SORUN? Kim seni daha güçlü olmaktan alıkoyuyor?
~ "Kimse benim farkımda değil."
Nasıl aciz bir yalandır? Kimse diye genellemeyelim istersen. Senin umursadığın birileri seni fark etmedi diye hemen küsüyorsun. Oyundan kaçıyorsun. Kimse farkında değil diyemeyiz. Sen insan seçiyorsun. Umrunda olacağın kişileri git bul bi zahmet. Beğenmiyorsun ki, onu ya da ötekini. Sana yapılan insan ayırmayı, sen de başkalarına yapma. Her ruh, her sohbet, her insan sana yeni kapı açar.
~ "Kimsenin onayına ihtiyacım yok."
Doğru olmasını istediğim ve umduğum başka bir yalanın. Eğer gerçekten onayları umrunda değil ise, onlara güvenerek adım atma. Kendi riskini al. Kendi hatalarına sahip çık. İyi olunca "başarı", kötü olunca "şanssızlık" deme lütfen.
~ "Hayata avantajlı gelmemişim ki."
Güzel-yakışıklı ya da zengin olsaydın her şey ne kolaydı değil mi? Toplumda sadece %6 oranında zengin ve %10 oranında kendini senin beğeneceğin oranda güzel-yakışıklı sayılan birileri var. Çık dışarı rastgele 10 kişiye bak bakalım kaçını beğeneceksin. On kişiden birisi belki sana avantajlı doğmuş gibi gelecek. Peki gerisi nasıl tutunuyor hayata? Gerisi nasıl zengin oluyor? Neden bu kadar kolay hep başkalarının başarılarını küçültmek, ucuzlaştırmak. Senin hikayen de güzel olabilir. Tek yapman gereken, mızmızlanmayı bırakmak. Ya da dilersen devam et. "Bende onlardaki şans olsa var ya..."
~ Anılarına sahip çık ama onlara âşık olma. Korkma yenilerini yaparsın.
~ "Kendinizi onun yerine koyduğunuzda, mutlaka yalan söylemek zorunda kalacağınızı bildiğiniz birinin size doğruyu söylediğine inanmak çok zordur." H.L.Mencken
~ Bir şehri tanımak için merkezi bir AVM önüne gidin ve içeri girenlere bakın. O şehir hakkında çok şey öğrenirsiniz. İzmir'de İzmir teyzeleri ile gençlerini görürsünüz. Istanbul'da ise saç ektirmiş Arapları. Mağazaları şuursuzca gezen zombileri. İhtiyacı olmayan kıyafetlere öylece bakan, zaman katillerini.
~ Ben her insanın hayatını senaryolara benzetirim. Hem de dizi senaryosuna. Her sezon yeni karakterler girip çıkmalı. Her sezon yeni mekanlar olmalı. Her sezon izleyici yeni bir şeyler öğrenmeli. Tabii garip olan şu ki, sen hem izleyici, hem yönetmen, hem de senaristsin.
~ Utanma yalnız olan da, yanlış olan da sen değilsin. Onları mutlu etmek için bitireceğin yalnızlık, yanlışlık olabilir.
~ Hayat böyle bir olaya sahip. Hiç tanımadığın insanları kazanıp, tanıdıklarını kaybetmek üzerine kurulu.
~ Biz insanların en büyük başarısız olduğu şey sevmektir. Sevmeyi beceremeyiz. Halbuki yok etmeyi, kalp kırmayı, üzmeyi, korkutmayı başarırız. Hem de tecrübe ile artar bu başarımız. Bir insanı sindiren, diğerini daha kolay köleleştirir. Daha okul yıllarında başlar bu. Kötü insanın maalesef kötü çocukluğu vardır.
Sevmek ise öyle değildir. Başarılı bir ilişki sonrasındaki ilişkilerinin de başarılı olmasını sağlamaz. Çünkü insandan insana değişir senin kendini sevdirebilmen.
~ Mutlaka sana geri dönen ya da senin döndüğün insanlar oluyor. Diğer tanıdığın insanlar ise sadece dolgu malzemesi bu hayatta. Bir iki bölüm hayat dizinde rollerini oynayıp, çıkıp giderler.
İzlenmesi önerilen filmler:
~ Arka Pencere (Rear Window)
~ Telefon Kulübesi (Phone Booth)