Spoiler içeriyor
Öncelikle lütfen beni yargılamayın. Beyza Alkoç'un kitabının filmi çıkacak sen de gidecek deseler gülerdim. Ama gidiyormuş insan. Büyük konuşmamak gerekiyormuş. Şaka bir yana ben de ortaokul zamanlarında Beyza Alkoç'un Karantina kitabını okumuştum. Ve itiraf edeyim o zamanlar bana o kitap…devamıÖncelikle lütfen beni yargılamayın. Beyza Alkoç'un kitabının filmi çıkacak sen de gidecek deseler gülerdim. Ama gidiyormuş insan. Büyük konuşmamak gerekiyormuş. Şaka bir yana ben de ortaokul zamanlarında Beyza Alkoç'un Karantina kitabını okumuştum. Ve itiraf edeyim o zamanlar bana o kitap çok güzel geliyordu. Bakın ben şeyi anlamıyorum. Bir insanin zamanında okuyup sevdiği şeyi şimdi herkes kötülüyor diye sevdiğini söyleyememesi çok saçma. Çekinmeyin arkadaşlar ya. Wattpad okudum demekten utanmayın. Sonra ekleyin klasik de okuyorum, Wattpad de okuyorum. Bu beni kalitesiz bir insan yapmaz diyin. Susmayın yani. Her neyse 12-13 yaşında okuduğum konusunu bile hatırlamadığım bir kitap benim için Karantina. Bu film de yazarin diğer bi kitabından uyarlama. Bu kitabı okumamıştım. Ama filme beraber gittiğim kuzenlerim okumuştu ve güzel olduğunu söylüyordu. Biz de kızlarla kafa dağıtmak için gittik. Kimse olmaz diye Pazartesi öğlen gittik ama salon dolmuştu. Oppenheimer'ı aynı salonda 7 kişi izlemiştik. Canım memleketim şaşırtmıyor.
Filme gelecek olursak. Eh işte bir filmdi. Yani konu bütünlüğü yok, oyunculuklar kötü, saçma sapan replikler... Yine de kendini izletti. Çıktığımda verdiğim paraya pişman olmadım açıkçası. Başrol oyunculardan Derya Pınar'ın oyunculuğunu beğendim. Ben hatta genel olarak o kızı çok sevdim. Prens'teki oyunculuğu da başarılıydı bence. Geleceği parlak bu kızın(engin bilgilerimle) Başrol erkeğin kasıntı tavrı beni çok sinir etti. En nefret ettiğim karakter tipi gizemli, havalı kasıntı erkek. O kadar sinir bozucu oluyor ki. Bir kere de şöyle komik, içten, eğlenceli bir başrol erkek yapsanız noluyor? İlla filmdeki erkeklerin hepsi mafya gibi takılacak. Sonra da 13 yaşındaki kızlar bu tiplere aşık olacak ve böyle birini arayacaklar🤦
Bu arada diğer oyunculuklar daha da kötü. Yan karakterleri yoldan toplayıp getirmişler sanırım. İzmir'in arkadaşlarının oyunculukları beni bitirdi. Her konuştuklarinda küçülüp mısır kutusunun içine girmeyi diledim. Ama olmadı.
Neyse dedim belki paraları azdır. Konuya bak sen yağmur dedim. Devam ettim izlemeye. Filmin ikinci yarısından sonrasi o kadar saçmaydı ki. Bir kitaptan uyarlama olduğu için bütün her şeyi aynı anda anlatmak istemişler sanırım o da şöyle olmuş.
"Ege sen aynı baban gibisin."
"İzmir ben katilim."
"Ege abin eski sevgilini hamile bırakmış."
"Ha!"
"Bir de katil olan sen değil abin."
"Ha ben boşuna burdayım o zaman."
"Hee buraya gelsene"
"Yok sen gel"
"Tamam peki"
Yemin ederim son yarının özeti bu. Zaten izlemezsiniz diye spoilerlı anlattım.
Bir de kitaptan alınma ve asla "edebi" olmayan edebi diyaloglar var. Onları yazamam ama onlar da çok komikti. Ya biriyle görüntülü konuşuyorsunuz ve şey der misiniz?
"Aramızda 3391 km var dedim."
"Aramızda 4 rakam var dedim."
"Aramızda bi dünya var dedim."
Ben aşık olmadığım için mi anlamıyorum? Siz sevdiğiniz insanla böyle mi konuşuyorsunuz?
Peki Yağmur hiçbir bir şeyini mi sevmedin bu filmin diye soracak olursanız. Sevdiğim kısımlar var. Mesela müzikler güzeldi. Hatta keşke başroller konuşmasa ve hep müzik çalsa dedim. Bi de ne bileyim kendimi genç gibi hissettim izlerken. Uzun zamandır hayatım çok sıkıcı ve çok kötü geçiyordu. Yaptığım tek şey şu lanet sınavı kazanmak için ders çalışmaktı. Sinemaya gidip ordan da hamburger yemeye gitmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki. Bu etkinliği bu filmle yaptığım için bu filmi sevdim sanırım. Bir de gençlik filmi olduğu için bana genç olduğumu hatırlattı.
Beyza Alkoç'u sevenleri linçlemeyin. Çoğu daha küçük bırakın istediklerini okusunlar zamanla klasik de okurlar, şiir de, deneme de... Bırakın gençliğini yaşasın millet.