Selamlar...
Yavaş yavaş kendime dönüyorum. Son zamanlarda okuduğum en güzel eserle herkese merhabalar...
Duyanlar vardır elbet ama duymayanlar adına Machiavelli İtalya'da yaşamış uzun süre devlet bürokrasisinde çalışmış kimi zaman senatör kimi zaman danışman kimi zaman elçi olmuş bir dönemin karmaşık…devamıSelamlar...
Yavaş yavaş kendime dönüyorum. Son zamanlarda okuduğum en güzel eserle herkese merhabalar...
Duyanlar vardır elbet ama duymayanlar adına Machiavelli İtalya'da yaşamış uzun süre devlet bürokrasisinde çalışmış kimi zaman senatör kimi zaman danışman kimi zaman elçi olmuş bir dönemin karmaşık İtalyasına hakim bir insan. Dönemin İtalyası bilindiği üzre çok sayıda şehir devletlerinden oluşmakta ve birbirleri ile sürekli savaş halindeler. Bu savaş kimi zaman kanlı olsa da çoğu vakitte siyasi mücadeleler de ön plana çıkmakta. Bir yanda dini gücünün yanı sıra siyasi güç de kazanan Papalık, diğer yanda Floransa da gözü olan Fransızlar, bir yanda sicilya ve napoli yi gözüne kestiren İspanyollar... Ve tabi diğer yandan İstanbul Fethedilmiş ve Rönesans başlamak üzere...
Kafanızda canlandıysa o devrin İtalyası kitaba geçebiliriz...
Yukarıda bahsettiğim şekilde mevcut olan karmaşa dönemi ziyadesiyle politik olmayı gerektirmekte ama ne ki bu politika, nedir bu siyaset Tanrı aşkına...
İşte onun cevabını veren insan Machiavelli oluyor...
Esasında İtalyanın bu dağınık yapısından rahatsız olan devlet adamı Machiavelli dönemin Floransa yöneticisi Medici'ye bir mektup yazıyor. Aslında yazdığı şey tam da bu kitap. Öncelikle başlıyor siyaset nedir, bir prens nelere sahip olur bunları nasıl kullanmalı, halka nasıl olmalı, soylulara ne yapmalı, gaddar zalim mi olmalı, yumuşak başlı mı olmalı diye diye bir çok başlıkta örnekler vere vere anlatıyor kendi tecrübelerini. Her bahsine kendi yorumunu yapması yanı sıra örnekler ile açıklaması ve tezine anti tezler sunarak kendi cevaplaması harikaydı bana kalırsa. Ve bahsettiği çoğu şeyde ne yazık ki haklı olması gerçeği ile yüzleşmek ise zordu...
Görüşlerine bakılırsa bu siyaset çok pis bir iş. Bunu temellendirirken dahi machiavelli insanın doğasının kötü olduğu gerçeğini yüzlerimize vuruyor. Ki okudukça hak verdim. Öyle ne yazık ki öyle insanoğlu...
Aklıma hemen gelen klasik iyi niyet tablosu oluyor. İki hoca ele alalım biri sinirli diğeri sakin ve her ikisini de ödevi var. Birini yapmayacak olsa herkes sakin olan hocanın ödevini yapmaz. Bu böyle çünkü insan sevileni değil korkulanı önemser...
Machiavelli de böyle örnekler ile çok sayıda konuda belki nasihat veriyor ya da bir tür yönlendirme yapıyor...
Dediklerinin hepsinde haklı mı çıkıyor elbette yanıldığı kısımlar da mevcut. Okurken yanıldın Machiavelli dediğim bir nokta oldu benim de. Fransız devleti ve Türk devleti kıyaslaması yapıyorken tezinde "Fransız devletini yenmek kolaydır ama orda kalmak zordur diyordu. Aksine Türkü yenmek zordur ama bir kez yenip ordularını dağıttın mı hükümdar soyu dışında çekinilecek kimse kalmaz ve hükümdar soyunu da ortadan kaldırınca korkulacak kimse kalmaz, çünkü başka birinin halk nezdinde itibarı yoktur" bu şekilde bahseder. Ama Atam yıllar sonra bu tezi çürütür... Yanıldın Machiavelli Mustafa Kemal var dediğim an oldu tam burası...
Kitabı okurken bazı cümleler paragraflarda düşündürdü. Sayfa sayısı az olmasına rağmen yorucuydu. İlk başlarda isimler yorucu gelse de aslolan fikir olduğu için takılmamak en doğrusu olacaktır...
Ne diyor ne düşünüyor Machiavelli bence herkes kendi okuyup karar versin haklı mı haksız mı diye. Bana soracak olursanız haklı mı değil mi bilemem ama adam realist...
Birazcık da farklı türler okumak isteyenlere, yıllarca şaşırdığımız siyasete bir de içinden bakmak isteyenlere tavsiye edilir.
Herkese bol düşünceli okumalar....