Kitap Yorumu 📖
Canım Benim,
Bilir misin, "canım" dediğimde canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep.
2024 yılının okuduğum ilk kitabı oldu. Üzerinden günler geçmesine rağmen bir türlü fırsat bulup yazamadım. Bu kitapla beraber üzerimdeki ölü toprağı da atmış olacağım.
Ahmet…devamıKitap Yorumu 📖
Canım Benim,
Bilir misin, "canım" dediğimde canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep.
2024 yılının okuduğum ilk kitabı oldu. Üzerinden günler geçmesine rağmen bir türlü fırsat bulup yazamadım. Bu kitapla beraber üzerimdeki ölü toprağı da atmış olacağım.
Ahmet Arif, bir insan ne kadar sevebilirse o kadar sevmiş Leyla'sını. Okurken "Ne aşklar varmış." dedirtiyor. Ahmet Arif'in sevgisinin yüceliği beni alıp uzaklara götürdü. Bir insanın gelmeyeceğini bilerek beklemek. Kendini boş verip sevdiği için yaşamak. Sevdiğini düşünebildiği için kendini şanslı görmek. Görmeden, dokunmadan sevmek.... Zannımca bir aşık için en zoru budur.
Leylim Leylim'de aşkı, çaresizliği, özlemi, saplantılığı, gurbeti, uzaklığı çok net bir şekilde görebiliyoruz. Ahmet Arif'in kendi içerisindeki boğucu çıkmazları, içini bir virüs gibi kemiren saplantıları öyle bir anlatıyor ki insan okurken boğuluyor. Ahmet Arif, Leyla'sından hiçbir zaman vazgeçmiyor. Hatta Leyla Erbil'in evleneceğini duyunca bile hediye olarak şiir yazıyor. Fakat hiçbir zaman sevmeyi bırakmıyor. Düşünüyorum da sevdiğim adamın evleneceğini duysam ne yapardım diye sanırım aşkımı içimde yaşamaya çalışırdım. Zamanla içimin ağrısının geçmesini beklerdim. Ahmet Arif ise mektup yazmaya devam ediyor. Elbette evli bir kadına mektup yazmanın doğruluğunu ve yanlışlığını tartışacak değilim. Etik bir davranış değil farkındayım ama insan kalbine söz geçiremiyor. Zaman zaman şunu bunu böyle yapacağım gibi keskin cümleler sarf edilse bile kalp işin içine girince olaylar değişiyor. Aşkın insana normal de yapmayacağı şeyleri bile yaptırdığı oluyor. Sanırım aşıkken normal düşünemiyoruz. Sadece karşı tarafı arzuluyoruz. Sadece karşı tarafı düşünüyoruz. Arzular ve isteklerimiz kalbimizi ele geçiriyor ve beynimizin pek de hükmü kalmıyor. Leylim Leylim'i okurken çoğu kez "Böyle bir sevdâya nasıl karşılık verilmez?" diye hayıflandım ama Nazım Hikmet'in söylediği gibi "Yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?" Bazen birini her şeyden çok severiz ama o biri bizi hiçbir zaman görmez ya da sadece arkadaş olarak görür. :)
Bu aşk karşılıksızdı ve Ahmet Arif artık başka birini sevemedi. Leyla'a sevgisiyle yaşadı, Leyla'a sevgisiyle öldü. Zaten Ahmet Arif mektubunda yazmıştı: "Sade, mezara kadar götüreceğim tek sevdâsın." Söylediğini de yaptı.
Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Kitap ile kalın. 🫂❤️