Selamlar...
Güldürmeye gelince her ne kadar çok karşımıza çıksa da, güldürürken düşündürmek ve hatta alttan alta da eleştirmek günümüzün en büyük eksiği sanırım...
Aziz Nesin'i çoğu zaman sözleri ve farklı çıkışları ile gündeme getirseler de birçok insan aslında ne demek…devamıSelamlar...
Güldürmeye gelince her ne kadar çok karşımıza çıksa da, güldürürken düşündürmek ve hatta alttan alta da eleştirmek günümüzün en büyük eksiği sanırım...
Aziz Nesin'i çoğu zaman sözleri ve farklı çıkışları ile gündeme getirseler de birçok insan aslında ne demek istediğini bilmiyordur. Ben tanısam dahi hiç kitabını okumamıştım. Sadece yıllar öncesinde izlediğim zübük filmi hariç eserleri ile içli dışlı değildim...
Taki bu güne kadar diyelim...
Eleştiri özellikle bizim gibi toplumların tahammül edemediği bir kavramdır. Hatta olumlu olumsuz tüm eleştirileri hakaretmişcesine değerlendirip direk tavır alır çoğu insan. Bu nedenle eleştirileri güldürü içerisinde vermek bir yöntem olarak günümüze gelmişti. Gelmiş olmasına ama günümüzde buna bile katlanamayan büyükler çıktı piyasaya...
Hatırlarım da eskileri baya baya eleştiri yapılırdı. Taklitler, dalga geçmeler ve laf sokmalar uçuşurdu. Ama günümüzde insan değil eleştirmeye twit atmaya korkar oldu. Bu da bizim ayıbımız yahut kanıtı gelişemeyeceğimizin...
Çünkü bir toplumun daha iyiye gitmesi için eleştirmek şart. Özgürce irdelemek ve karşı tez sunabilmek şart. Eğitimde de böyle olmalı, ailede de, toplumda da, en ufak ilişki de bile bu böyle olmalı. Yoksa kalıplaşmış ezbere yaşamların ve dahi geçmiş tarihin hatalarının benzerleri olup çıkmamız muhakkak....
Sosyal mesaj verildiğine göre kitaba geçebiliriz. Kitabımızda usta yazarın aslında bir çocuk mektuplaşması olarak ele alıp yetişkinlerin yalancılığını, iki yüzlülüğünü, yanlışlarını nasıl da yüzlerine vurduğunu görüyoruz. Farkında değiller zaten anlamazlar daha küçük cahiller diye bugüne dek yetiştirilemeyen çocukların aslında herşeyin bir zati farkında olduklarını biliyoruz. Öyle çocuklar harika falan demeye lüzum dahi yok. El kadar çocuğun bir tableti kullanması ve hali hazırda orta yaş üzeri bir insanın bunu kullanırken zorlanması zaten herşeyi gözler önüne serdi bile. Çocuklar herşeyin farkında ve anlıyorlar...
Yalanlarınızı da biliyorlar, her duygudan da etkileniyorlar...
Eleştiri burda yalnızca ailelere değil öğretmenlere de aynı oranda eleştiri var. Büyük insan diye lanse edilen nutuk atan insanlara da eleştiri var. Ee eleştiri olup da benim sevmemem olur mu elbette olmaz...
Diğer yandan komedi de kitabı süsleyen bir parça. İzlerken gülmek kolay bir şey olsa da okurken gülmek bir nebze zor gelir bana. Ama bu kitabı okurken bazı bölümlerde gerçekten güldüm. Bunu da başardı yazar...
Değinmek istediğim bir noktada o zamanın eğitim sisteminde mevcut olan konuların, ki daha orda bahsedilen çocuklar daha 5. 6. Sınıf, günümüze kıyasla daha eğitici ve dolu dolu olduğu ortada. Günümüzde zor diye çıkarılan konuları görünce o zamanın müfredatı daha dolu geldi bana. Gerçi kitapta da kimi zor diyordu buna kimisi kolay. Bunu standarta koymak zor olmalı belki de. Ama kanaatim olay eğitmekse gerçek akla uygun müfredat şart....
Sonra baktığımızda iki çocuğun mektuplaşma fikri de çok güzel. Zaten mektuplaşma çok güzel. Hep imrendim bu mektuplaşmaya. Günümüzde kısa mesajlar bana kalırsa dilimizi kısıtlayan bir araç oldular. Elbette kolaylıkları yadsınamaz ama uzun cümle kuramaz olduk. Uzun cümleler kuramayınca ne bağlaç kalır dilde ne de edatlar. Büyük kolaylık ama duyguları emojilerle anlatmak !!! Ama bu birşeyleri kolaylaştırsa da birşeyleri de öldürdüğü kesin...
Yine uzattım galiba... Neyse çok harika bir kitaptı kısaca. Belki kimisine basit gelebilir kimisi edebi demez ama altta yatan eleştiriler bence dikkate alınması gereken sorular barındırıyor. Bir çocuk kitabı olarak bilinse de asıl hedef kendini biliyor...
Herkese bol okumalı günler dilerim....