Spoiler içeriyor
Öncelikle şunu belirtmem gerek: Usher Konağı'nın Çöküşü Poe' nun en sevdiğim eseridir. Poe kitaplarındaki atmosferi, gerçeklik ve delilik arasındaki o ince çizgide yürümeyi en çok hissettiğim hikayedir. Diziden de aynı atmosferi bekledim ama maalesef bunu bulamadım.
Fakat eğriye eğri doğruya…devamıÖncelikle şunu belirtmem gerek: Usher Konağı'nın Çöküşü Poe' nun en sevdiğim eseridir. Poe kitaplarındaki atmosferi, gerçeklik ve delilik arasındaki o ince çizgide yürümeyi en çok hissettiğim hikayedir. Diziden de aynı atmosferi bekledim ama maalesef bunu bulamadım.
Fakat eğriye eğri doğruya doğru Mike Flanagan gotik edebiyat eserlerini günümüz sinemasına uyarlamakta inanılmaz başarılı. Bir Poe eseri olmadan bakarsak ortaya koyduğu yapım birçok açıdan kaliteli. Canımı sıkan tek şey eski dizilerinde olan durumu görememem. "Haunting of The Hill House" gerçekten Shirley Jackson hikayesi gibiydi. "Bly Manor" ise Henry James'in "Yürek Burgusu" ndan daha iyiydi benim için. Ama konu Edgar Allan Poe olunca ve bunu günümüze uyarlamaya çalışınca bana bir tık uzak kaldı.
Şikayetçi olabileceğim diğer bir konu ise birçok karakterin Poe'nun kitaplarındaki gibi hissettirmemesi ve yerinde kullanılmaması. Örneğin Dupin diyince direkt akıllara "Morgue Sokağı Cinayetleri" gelir fakat o bölümde neredeyse etkisi yoktu. Ayrıca Dupin'in analitik zekası bir yana, inanılmaz sönük bir karakter olmuş. Dizide en çok yakıştırdığım karakter Gordon Pym oldu. Gerçekten hikayelerdeki gibi hissettiren nadir karakterlerdendi.
Biraz da güzel yanlarına bakalım. Her bölüm Poe'nun hikayelerini harmanlamakla kalmayıp bunlarla bir Poe Evreni yaratılmış adeta. Ayrıca Poe'nun gerçek hayatındaki durumları hikayeye yedirebilmeleri beni en çok etkileyen şey oldu sanırım.
"Roderick Usher aslında şair olabilirdi, ama muhtemelen fakir bir şair olurdu. Zaten çoğu öyle değil mi? "
Poe'nun birçok şiirinde gördüğümüz güzel bir kadının ölümü teması "Annabelle Lee" şiirinde de bulunmakta ve bu şiiri Roderick Usher'ı karısı Annabelle'e okurken sürekli görüyoruz. Direkt Poe'ya olan bu atıf beni her seferinde duygulandırdı.
Bir diğer özellikle beğendiğim gönderme ise Griswold olayıdır. Poe ile arasındaki çekişmeyi ve yaşanan tartışmaları bu hikayeye daha güzel uyarlayabileceklerini sanmıyorum.
Son olarak şunu belirtmeliyim ki normalde şiir okumayı seven bir insan değilimdir. Fakat Poe'nun hayatı açısından şiirlerini merak içinde okumuşumdur. Özellikle son bölümde Raven'ı okuyup bunu betimlemesi beni alan son sahne oldu.
Sonuç olarak diziye bir Poe hikayesinden ziyade Mike Flanagan hikayesi olarak bakmak daha makul geliyor. Yine de gotik eserlerin günümüze bu şekil uyarlanmasından memnun olan birisi olarak dizinin hakkını vermek lazım.