Çok uzun zaman önce okuduğum bir kitaptı İtiraflarım ve 2 gün önce sabit olarak gittiğim bir sahafta kendisi ile tekrardan karşılaştım. Özellikle HAY baskısı tükendiği için ve şans eseri bu baskısı bir anda önüme çıktığı için direkt kaptım ve eski…devamıÇok uzun zaman önce okuduğum bir kitaptı İtiraflarım ve 2 gün önce sabit olarak gittiğim bir sahafta kendisi ile tekrardan karşılaştım. Özellikle HAY baskısı tükendiği için ve şans eseri bu baskısı bir anda önüme çıktığı için direkt kaptım ve eski günleri yad etmek adına bir kez daha okumaya başladım. İlk okuduğum dönemlerde kendisini başucu kitabım ilan etmiştim ve Tolstoy'un görüşlerini, yaşantısını, hayata bakış açısını ve felsefesini kendime uygun gördüğüm için en iyi yazarlar sıralamama adını altın harflerle yazdırtmıştım. Gel zaman git zaman kitabı tekrar elime alıp okumaya başladığımda ise düşüncelerimin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Hala birçok şeyi beni anlatıyor, birçok düşüncesi benle uyuşuyordu...
Yukarıda da dediğim gibi, Tolstoy benim nazarımda dünya edebiyatı klasmanında ilk 5'de rahatlıkla kendine yer bulabilecek bir yazar. Kendi iç dünyasında kapanan bir yapı, soğuk kış sabahları veya kasvetli, beş parasız, ağzı kokan Rus ayyaşlarını çok fazla işlemez. Hayatı, basiti, insanı ve insanın doğasını anlatır. Benim için Tolstoy bir nevi bilim adamıdır. İnsan pskilojisi ve yorumlama yeteneğini okuduğum her satırdan almak ve bunu hayatımın her alanında kullanmaya çabalamak bile başlı başına keyif verici. Bunun yanında dilinde ki samimi hava ve toprağın kokusunu hissetmek okurken daha da keyiflendiriyor. Bu keyifle beraber derin bir arayışa, sorgulamaya ve hayatın amacına götürüyor. "Neden biz, neden yapıyoruz ve biz kimiz ki" sorularını bolca sorabileceğiniz bir eser. Kendisininde çocukluğundan bu yana yaşadıklarını, insanlarla ilişkilerini, Tanrı arayışındaki çıkmazları (Özellikle bu kısımlar çok dokunaklı ve güzel bulduğum yerlerdi) ve bunun hayatını nasıl şekillendiğini kısacık kitapta, takdire şayan bir anlatımla bir kez daha okumak gerçekten beni geçmişime, tek tük dünya edebiyatına giriş için hevesle kitap aldığım dönemlerime götürdü.
Neyse efendim, kitapla devam edelim. Şahsi fikrimce her satırının dikkatli bir şekilde okunarak, sindirilerek, üstünde düşünülerek devam edilmesi kanaatindeyim. Elbette bir çok eseri var lakin bu kitap kesinlikle diğerlerinin yanına koyulamayacak bir kalem ile anlatılıyor. Anlattığı fikir, bunu dile getiriş tarzı, istemsizce onunla beraber taşrada yürüyorsunuz hissi uyandırıyor gibi. "Evet, Mehmet... Sahi ya, nedir hayatımızın amacı? Nedir bu boşluk hissi ve bir yere adanma arzusu? Neden bizler bu kadar basiretsiz bir soy olduğumuzu kabullenemeyecek kadar kibirli ve bu kibirden gözü kör olmuş insanlar topluluğuyuz" sorusunu her satırda hissettim. Tolstoy gibi bir insanın bu sorularını yanıtlamak ise benim için biraz zor oldu diyebilirim. Bunun yanında bir çok alanda fikirlerini iletiyor; eğitim, sanat, savaş, bilim, din ve aile kavramlarını kitapta işlemesine karşın bu kadar konunun içinden ana vurgu hep "hayatın ve yaratanın anlamı" oluyor. Velhasılkelam, benim gözümde kesinlikle çağının ötesinde bir yazar olduğu kesin Tolstoy'un...