Normalde kitaba 7 puan verirdim fakat çok fazla tekrara düştüğünü düşünüyorum, bu yüzden 6. Bununla birlikte her iki yazarın da Filistin - İsrail meselesi üzerine bana çok da makul gelmeyen, "Filistin bir kere kaybetti ve bunu kabullenmeli"ye varan söylemlerinden rahatsız…devamıNormalde kitaba 7 puan verirdim fakat çok fazla tekrara düştüğünü düşünüyorum, bu yüzden 6. Bununla birlikte her iki yazarın da Filistin - İsrail meselesi üzerine bana çok da makul gelmeyen, "Filistin bir kere kaybetti ve bunu kabullenmeli"ye varan söylemlerinden rahatsız oldum. Güncelde belki farklı görüşleri vardır fakat kitabın geçtiği 2008-2011 yıllarındaki bu meseleyle ilgili görüşleri yer yer mantıklı ve "doğru" söylemler içerse de ara ara çelişiyor gibi de geldi bana. Her zaman için avrupalı yazarların (veya avrupalı herhangi bir insanın - fark etmez) orta doğuda olan fakat bir şekilde tüm dünyayı ilgilendiren meselelerde çok da objektif olamadıklarını ve de yapay "çözümler / çözüm önerileri" getirdiklerini düşünmüşümdür.
Bu kitapta da biraz öyle hissettim, her ne kadar Paul Auster 10 Mart 2011 tarihli bir mektubunda "Dünyanın uzak köşelerinde olanları anlamakta çekilen zorluk. Amerika'da burnumun dibinde olanların dışında, bildiğim her şey medyanın (çoğunlukla New York Times ve New York Review of Books, biraz da TV ve radyo) filtresinden geçiyor ve olaylardan ne kadar uzaktaysam, bildiklerimden de o kadar kuşku duyuyorum. (...) ama iş Ortadoğu'da olanlara gelince, hiçbir şeyden emin değilim." söyleminde bulunsa da...
Mektupların skalası çok geniş; birçok durumdan, olaydan ve konudan bahsediliyor. Başlıcaları:
- spor (özellikle futbol ve bunun sistemleştirilmesi, estetik yaklaşımlar vs. tekrara düşüyor dediğim kısımlardan biri de burasıydı.)
- yoksullaşmak, para ve ekonomik kriz (rakamlar ve simgeler ve temsiller, finans kapitalizmi)
- ensest (nerede gerçekleşir? yatakta, zihinde, yazarken)
- dil kime aittir? (konuşan herkese mi yoksa bir ulus devlet anlayışıyla ilişkili mi? insanın ilk dili ana dili olmayabilir mi? [Bu kısım kendi alanımla da ilişkili olduğundan okuması çok keyifliydi.]
- sanatın içsel yaşamımızdaki öncü rolü ve bu rolün yerinde yeller esmesi belki de son yıllarda)
- gelenek haline gelmiş aile yemekleri
- eleştirmenin yazar üzerindeki etkisi
- kendi yarattığımız gerçekliğin sefaletini yaşamak ve buna dair örnekler (1. İsrail-Filistin meselesi-ki hayatımda duyduğum en saçma çözüm önerisi, 2. Amerika'daki eyalet sisteminin sallantısı, 3. Amerika'daki eğitim sisteminin kötülüğü
- kitaplarla kurulan bağ ve bunun geleceği
Bazı bilgiler:
* Paul Auster, röportajlarında söylediği hiçbir şeyi hatırlayamıyormuş.
* Tommaso Debenetti isimli kişi çeşitli yazarların sahte röportajlarını yayımlamış zamanında ve Auster ve Coetzee de o yazarlardan biriymiş.
* Coetzee'nin ilk kitaplık tecrübesi (syf 198)
* Coetzee, okurlarla yapılan soru-cevap tarzı etkinlikleri sevmiyormuş.
* Auster, Forrest Gump'ı kötü bir film olarak nitelendiriyor ve Tom Hanks'tan da kibirli vs. diye bahsediyor.
Hem mektup okumayı sevenlere hem de Auster ve Coetzee'nin yazım tarzından hoşlanıp ikisini daha yakından tanımak isteyenlere önerebilirim bu kitabı.
A. R. Ammans'tan bir şiirle kapatalım:
"Yaşlanmak bile
eskiyor
yeni bir şey bulmak, ve bulmaya çalışmak
eskiyor... yaşlanmak ve her şeyin eskimesi hakkında
konuşmak
eskiyor, sana diyorum, gerçekten eskiyor."