Eski ve büyük bir İspanyol köy evi, taşlık ve yeşillikli avlusu, avluda sıcak ve samimi bir düğün, orkestrayla söylenen şarkılar (özellikle herkesin dans ettiği Se Muere Por Volver..!), birkaç yağmur damlasıyla gelen gece, duvara dayalı uyuyakalan bir çocuk, fena hissedip…devamıEski ve büyük bir İspanyol köy evi, taşlık ve yeşillikli avlusu, avluda sıcak ve samimi bir düğün, orkestrayla söylenen şarkılar (özellikle herkesin dans ettiği Se Muere Por Volver..!), birkaç yağmur damlasıyla gelen gece, duvara dayalı uyuyakalan bir çocuk, fena hissedip odasına taşınan bir genç kız, sarhoşluk içinde esprili konuşmalar, birden ortalığın kararması, telefona sarılıp elektriklerin neden kesildiğinin sorulması, tüm davetlilerin pür dikkat cevabı beklemesi, “yağmur yağıyor, ondan” cevabı (adeta İstanbul :)), gülüşmeler, “Ne yağmuru? belki birkaç damla..” itirazı, başka bir davetlinin “birkaç damladan biraz fazla “ diye ortalığı yatıştırma çabası, kahkahalar, tam mum ışığında pasta kesilecekken elektriklerin gelmesi ve aydınlanan ortamda ortaya çıkan filmin konusu.
Film, filmin konusu olan olay sürecinde yaşanan endişe ve telaş, farklı görüş ve düşünceler, kişiler arası sorunlar, suçlamalar, büyük bir saklı sır ve bunun ortaya çıkışıyla sökün eden diğer saklı sırlar, yüzleşmeler ve pek çok karmaşık duyguların dökülüşünü izliyor.
Herkesin bildiğini en çok bilmesi gerekenin (bilme hakkına en-hatta tek-sahip olanın) bilmiyor oluşu. Seninle ilgili bir sır var, herkes biliyor ama sen bilmiyorsun.
Yer yer uzun bekleyişler ve konuşmalarla yavaşlayan, ana temanın yan öykülerle yerinden salındığı, yine de sürükleyici bir gerilimi ayakta tutmayı başaran filmin vurucu gücü Penélope Cruz, Javier Bardem ve Ricardo Darin gibi görünse de, bence başrol senaryonun (Asgar ferhadi). Bir yönetmen İranlı olur da onda o insan ilişkilerindeki İran kültürü dokusu hissedilmez mi? Tam da bizi İran filmlerine aşık eden o ince gizem, hak, hukuk, duyarlılık ve duygu dolu diyaloglar filmin tamamına sinmiş durumda. Bu da herkesin ağzından çıkan her cümleyi dikkatle ve özenle dinleme isteği yaratıyor (Ama tanıtım değil de eleştiri yazısı yazsaydım, en azından Farhadi’nin bunu “Elly Hakkında”, ”Bir Ayrılık” gibi filmlerinde de yaptığını, geçmişteki başarı referanslarından çaldığının belli olduğunu fark etmemesi –ya da umursamamasının- bir yetersizlik olduğunu söylerdim). .
Son olarak, bitiş müziğinin melodisi hayatta başımıza gelebilecekleri anlatıyor.