Kitaba geçmeden önce, Şermin Yaşar hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum. Kendisini, hayat arkadaşını kaybettiği zaman, haberlerden tanımıştım. Çok etkilenmiştim, yasını tutuş şeklinden. Sosyal mecralarda takip etmeye başladım. Instagramda koyduğu fotoğrafların altına yazdığı her paragraf, beni derinden etkilemişti. Ne hissederse,…devamıKitaba geçmeden önce, Şermin Yaşar hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum. Kendisini, hayat arkadaşını kaybettiği zaman, haberlerden tanımıştım. Çok etkilenmiştim, yasını tutuş şeklinden. Sosyal mecralarda takip etmeye başladım. Instagramda koyduğu fotoğrafların altına yazdığı her paragraf, beni derinden etkilemişti. Ne hissederse, ne düşünürse özgürce söylüyordu. Hala çok kaliteli paylaşımlar yapar. İyi bir anne ve ebeveynler için kimi zaman seminerler de veriyor. Magazinsel olaylardan uzak, ürettiği eserlerle sevilen, nadir yazarlardan.
Seneler geçti, hala severek takip ediyorum yaptığı işleri. Çocuk kitapları ile tanırız aslında kendisini. 2 yıl önce çocuklara ve gençlere, türkçe kelimelerin ve deyimlerin anlamını öğretmek için, kelime müzesi açtı. Bu yaptığı, o kadar kıymetli ki. Kadınlara, gençlere örnek bir yazar.
Gelelim kitaba. Karmaşık aile ilişkileri üzerinden, karakterlerin içsel hesaplaşmalarına değiniyor. Okuduğunuz karakterler o kadar tanıdık hissettiriyor ki. Bazen sizi veya çok tanıdığınız birini anlatıyormuş kadar gerçek. Her karakteri kendi ağzından dinliyorsunuz. Onların bakış açılarından, olayları yorumlama hakkı sunmuş yazar. Haksız bulduğunuz kişileri dinlediğiniz de, bir anda gözünüzde haklı olabiliyor. İnsanların göründüğü gibi olmadığını, derinine indikçe anlıyorsunuz.
Anne babaların çocukların hayatında ki rolünü, geçmişte yaşattıkları olayların seneler sonra bile, nasıl hayatlarını etkilediğini gözler önüne seriyor.Ben 2 günde bitirdim, akıcıydı. Zaten lafı dolandırmadan, uzunca betimlemelerden uzak, söylemek istediğini doğrudan ileten bir yazar kendisi. Bu arada kapak tasarımına bayıldım, çok güzel düşünülmüş.
Okuyacaklara, keyifli okumalar dilerim..
📚"İnsan böyle bir şey. Nerede, hangi yaşta olursa olsun kabuğunu kırıp içine baksan yara . Yarasız, dertsiz , sırsız insan yok da, işte kimisi üstünü çok iyi örtüyor. Ben de örttüm. O kadar kapattım ki, kendim bile sormadım kendime."
📚"Bu acıyı bin farklı cümleyle anlatabilirim ben ama hepsi aynı kapıya çıkar."
📚"Neşe bulaşıcıdır falan diyorlar. Yalan. Neşe kolonya gibi bir şey. Dökünüyorsun o an ferahlıyorsun. Sonra uçup gidiyor burnundan, elinden, yüzünden. Kasvet öyle değil ama , zamk gibi, bulaşıyor ve dokunan herkese yapışıyor."
📚"Bilmezden gelmek bazen en iyisi. Bilmemeyi istiyorsun çünkü. Öyle olmamasını istiyorsun. Gerçeğin öyle olmamasını. Ama elinden bir şey gelmiyor. Kendi gerçeğini yaratıyorsun sonra, o gerçeğe öyle bir sarılıyorsun ki, seninle beraber herkes inanıyor. Ama çok bilmek de iyi değil. Söyleme bilmeyeyim.”