Bong Joon Ho. Bazen film yeni bir film izlemek sıkıcı, kendinden bir parça bulduğun bir filmi izlemek daha zevkli gelebilir. Hatta şu sıralar sosyal medyada bunun muhabbeti bayağı dönüyor. Ne yalan söyleyeyim bazen ben de yeni bir film izlemekten çekiniyorum.…devamıBong Joon Ho. Bazen film yeni bir film izlemek sıkıcı, kendinden bir parça bulduğun bir filmi izlemek daha zevkli gelebilir. Hatta şu sıralar sosyal medyada bunun muhabbeti bayağı dönüyor. Ne yalan söyleyeyim bazen ben de yeni bir film izlemekten çekiniyorum. Çünkü kesin yine aynı senaryo, farklı oyuncular tarafından oynanacak düşüncesine kapılıyorum ki bu çoğu zaman gerçekten başıma geliyor. Komik bir durum. Özellik kendi ülkemizin sinema sanatçıları ya da dizi yazarları birbirisinin aynısının filmini ya da dizisini çekiyor. Ya siz delirdiniz mi demek isterdim ama, Ulan siz manyak mısınız demek daha doğru olur. Yani binlerce fikiri olup, günlerce çalışıp araştıran, belki de benzer bir konuyu farklı bir bakış açısından yorumlamaya çalışan, bunun için kendini geliştiren o kadar çok insan var ki... Şimdi neden ‘manyak mısınız’ sorusunu sordum; çünkü aynı filmin aynısını çekiyorlar. Yahu be güzel kardeşim madem imkanın var, madem sektörün içindesin, neden gidip kendi istediğin şeyleri çekmiyorsun da sinemanın S’sinden anlamayan, para babaları yapımcıların salak salak fikirlerini çekiyorsun? Bunun açıklamasını da “Seyirci ne isterse biz onu çekiyoruz” diye yaparak, kaçacak yol arıyorlar. Çok ciddiyim bu insanların gözü paradan başka bir şey görmüyor. Görmek de istemiyor. Sanat mı? Siktir et zengin olalım, magazin dünyasında yer edineyim, insanlar sürekli beni konuşsun yeter. Medya sektörümüzün özeti bu aslında. Ben Radyo, Televizyon ve Sinema öğrencisiyim. Ama ben ne radyo dinlerim, ne televizyon izlerim ne de yeni gelen salak saçma komedi filmlerini izlerim. Zaman kaybı. YouTuber’lar sinema filmi çekiyor yahu? Hayır bir de oynuyorlar? En kötüsü ama en kötüsü de film yazıyorlar. İğrenç!
Şimdi bu eleştirilerimin filmle bağlantısını açıklamak istiyorum. Bu film bir ‘akli dengesi bozuk’ bir çocuğun bir cinayet işlemesini ve annesinin de oğlunun masum olduğunu kanıtlamaya çalışan bir hikayeyi anlatıyor. Buraya kadar filmi izlerken içimden dedim ki “Yine mi ya?” Bong Joon Ho, Kore Sinema tarihinin en başarılı yönetmeni... Sen de mi ya? Ama bu bütün önyargılarımı kıran, bütün fikirlerimi değiştiren, kendime filmi izledikten sonra “Bunları nasıl düşünürsün? Ne sandın ki? Bu kadar basit bir hikaye olacağına nasıl inanabildin ki?” dedirten olaylara gelene dek. En azından açtım bitireyim bari diyene dek. Hiç öyle değilmiş. Hiç ama hiç öyle değilmiş. Çok başkaymış. Çok güzelmiş. Çok farklıymış. Çok harikaymış. Filmi izlerseniz, bu dediğim olaylara gelene dek gayet masum bir şekilde “‘Bir anne,’ evladı için neler yapar?” Sorusunu soruyorsunuz. Filmin tüm akışını değiştiren kısma geldikten sonra “‘Bir anne’ evladı için neler yapar?”diye sormak aklınıza yine gelebilir. Gelir de. Bundan gayet eminim. Ama bu sefer aynı şekilde gelmez. Bu sefer aklınızda o soruyu farklı tonlarsınız. Farklı tonalamak durumunda kalırsınız. Öyle olunması isteniyor zaten. Oluyor da.
Filmin psikolojisi seyirciye çok iyi bir şekilde aktarılıyor. Benim en çok hoşuma giden şey ise filmde kullanılan mekânların ‘Anne’ psikolojisine çok iyi uyum sağlaması olmuştu. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Yeni bir film izlemeye çekinmek, popüler kültürün absürdlüğü ve saçmalığı nedeniyle işinize gelmiyor olabilir. Bu çok doğal. Fakat bu film -samimi bir şekilde söylüyorum- beni en çok yanıltan film olmuştu. Aynı ama çok farklı bir film izlemek istiyorsanız bu filmi sadece bu cümleyle özetleyebilirim.
“Aynı ama farklı bir film!”