Spoiler içeriyor
"Acı çekmek bir şey değil, ama neyin acısını çektiğini bilmemek kahrediyor insanı."
bazen vazgeçemezsin. gerçekleri duymak ve yüzleşmek istersin. acı da olsa, aklını yitirecek de olsan istersin. çünkü gözlerin, kulakların ve aklın aldatılsa bile ruhun aldatılmak, gerçeklerden kaçmak istemez.
bir…devamı"Acı çekmek bir şey değil, ama neyin acısını çektiğini bilmemek kahrediyor insanı."
bazen vazgeçemezsin. gerçekleri duymak ve yüzleşmek istersin. acı da olsa, aklını yitirecek de olsan istersin. çünkü gözlerin, kulakların ve aklın aldatılsa bile ruhun aldatılmak, gerçeklerden kaçmak istemez.
bir demirkubuz filmi; erkek egemenli, kadının kötü, acımasız, kalpsiz ve fahişe olduğu, aynı zamanda ancak bir erkeğin yardımıyla kadının kurtulabildiği o filmlerinden yine biri evet. biraz filmin konusundan bahsedip karakterler üzerinde yoğunlaşmaya çalışacağım ki bence üzerinde durulması gereken yer burası
Harun'un Nilgün ile ilişkisi vardır. Nilgün de Taylan'in, harun'un arkadaşının karısıdır. Ilişkilerinin olduğundan şüphe duyan Taylan intihar eder ve bu ölümün ağırlığı harun ve Nilgün çiftinin kucağına bırakılmış olur. Harun, hep Nilgün'u suçlayarak, onun kötü bir kadın olduğuna kendini ikna etmeye çalışarak, yeri geldiğinde hem psikolojik hem de fiziksel şiddetle inandırmaya çalışır. arkadaşına yaptığı ihanetin ağırlığını biraz olsun hafifletmeye çalışır, ancak bu ihanetin sorumluluğunu hiçbir zaman üstlenmeye kalkmaz. aradan zaman geçer ve harun Nilgün'den kendisini aldattığı hakkında şüphe duymaya başlar. Harun acı çekiyordur. Hem sormaya cesaret edemiyor, hem de sadece gerçekleri duymak istiyordur. buna karşın Nilgün ona bu istediğini vermek yerine gerçekleri söylemeyerek, susarak fiziksel şiddete maruz kalmasına rağmen harun'un acı ve merak içerisindeki kıvranışını seyretmeyi tercih eder. Nilgün Harun'u terk eder, Harun'u aldattığı adama gider, bir vakit sonra yaşananlardan dolayı onu da terk etmek zorunda kalır ve karnında bebeğiyle bir gecekonduya yerleşir. Bu süreçte harun'sa iç huzurunu biraz olsun kazanabilmek için taylan'in ailesine gidip özür diler, affedilmeyi bekler fakat tabii ki beklediği şey olmaz, oradan da yaka paça kovulur. Harun tek başına kalmıştır artık. Bir süre kendi içinde kavga ettiyse de soluğu yine Nilgün'un yanında almış ve ona "benimle gelir misin" demiştir. Burada anlıyoruz ki iktidar hep Nilgün'un elindeydi. Harun'un ona vurması onun hep acizliğindendi ve en sonunda işte tüm kibrinden sıyrılıp geri dönmüştü.
izledikten sonra aklınıza düşmüştür belki harun'un gerçekten sevip sevmediği sorusu. Bana kalırsa evet, seviyordu. Hatta aşıktı. Zaten sevmek ve aşık olmak da farklı kavramlar bana kalırsa. Aşkın içinde tutku, bağımlılık vardır. sevgininse bu denli güçlü duygular barındırdığını düşünmüyorum pek. harun'un Nilgün'e geri dönüşü de bu yüzden. Ona bağımlı, kopamıyor. Uğradığı ihanet ona geri dönmekten alıkoyamiyor. basit bir sevgiden ibaret olsaydı hisleri, geri dönebilir miydi? Buradan sonra biraz daha Nilgün'un üzerine yoğunlaşmak isterdim fakat demirkubuz onun iç dünyasını yansitmamak için çaba sarf etmiş neredeyse. demirkubuz, neyse:d Twitter'dan sonra hesabı varsa buradan da engelleyecek beni, susuyorum. Sonuç olarak aşk her şeyi affeder mi bilmiyorum fakat her şeyi yaptırır onu anlıyorum