"Bu kadar acı ve gözyaşı onun hayatının bir anlamı olduğunu kanıtlıyordu " Sizler " PANKREAS NE ALÂKA? " demeden ismin hikâyesini anlatayım (daha doğrusu çalışayım)jsjsjs Başrol kızımız Sakura bir pankreas hastası ve filmin başlarında oğlanımızla arasındaki ufak bir diyoluğunda "…devamı"Bu kadar acı ve gözyaşı onun hayatının bir anlamı olduğunu kanıtlıyordu "
Sizler " PANKREAS NE ALÂKA? " demeden ismin hikâyesini anlatayım (daha doğrusu çalışayım)jsjsjs
Başrol kızımız Sakura bir pankreas hastası ve filmin başlarında oğlanımızla arasındaki ufak bir diyoluğunda
" Geçmişte insanların karaciğerinde bir sorun olunca karaciğer yerlermiş,midesi hastaysa mide yerlermiş.Bunun hastalıklarını iyileştirebeceğini düşünüyorlarmış.Ama sanırım kimse organlarını yememe izin vermez...Pankreasını yemek istiyorum"
cümlelerini kuruyor.
Buysa zaten aralarındaki (onların tabiriyle)
aşk veya arkadaşlık gibi basit kelimelerle ifade edilemeyecek türden bir ilişkinin sonucu.
Fark ettim de...Açıklamaya çalışınca daha da saçma bir hal aldı.Muhtemelen izlerken ismin hikâyesini anlayacaksınız.
Şahsen ismin çeviriden kaynaklı olarak bu hale geldiğini düşünmüştüm, yanılmışım (Keşke öyle olsaymış)
Neyse filmi ilgi çekici yapan başlıca şey bu, diyerekten pek kafaya takmamaya çalışacağım.
( ROMANTİZMİNİZ BATSIN !! hshdhsd)
🌸..
Birbirine iki zıt karakter...
Birbirini tamamlayan iki karakter...
Bunu en iyi açıklayacak şey ise yine kendilerinin ağzından çıkan şu cümleler :
~"Hayal gücüm birinin beni sevip sevmemesinden ibaret.Bana zarar verecekleri bir durum yoksa beni sevip sevmemeleri umrumda değil.Bu yüzden başkalarına ilgi duymuyorum Onlar da bana ilgi duymuyor"
~ "Yaşamak birileriyle bağın olması demektir Birine dikkat göstermek, birini sevmek, birinden nefret etmek, biriyle olmaktan keyif almak, birinin elini tutmak...
Yaşamak budur işte
Yalnız olursan yaşadığını fark etmezsin. Başkalarıyla olan ilişkinin hayatta olmanı tanımlar.Hayatta olmanın nedeni de buradan geliyor işte ,aynı şu an şimdi ve burada yaşamayı seçmemiz gibi."
🌸..
Bence gayet güzel bir yapımdı.
Öyleki "Eğer yaşamak için birkaç yılım kalmış olsaydı BEN ne yapardım? "diye düşünmeden edemiyor insan.
Sanırım benim yapacağım ilk şey Sakura'nınki gibi bir "Ölmeden önce yapılacaklar listesi" oluşturmak olurdu.
Bilmiyorum...belki gelecek beni korkuttuğundan, belki de "elalem ne der" diye düşündüğümden yapmak istediğim ama bir türlü cesaret edemediğim onlarca şeyi tek tek yapmaya başlardım.
Daha çok gezer,daha çok yer,daha çok harcadım
"İlerde pişman olur muyum ? " diye düşünmez. Aksine pişman olacağım şeyler yapardım.
Yıllarım yoktu çünkü, aylarım, haftalarım hatta belki yarınım bile yoktu.
Ve bunu bilerek yaşamak güzel olurdu.
Tabii bir yandan da hayata daha çok tutunacağım gerçeğini göz önünde tutmak gerek.
🌸...
"Ölene kadar birlikte olalım "
Bu cümleyi henüz 17 yaşında, içi yaşama sevinciyle dolup taşmasına rağmen sadece birkaç yıllık ömrü kalmış birinden duyunca fark ediyorsunuz :
Hayatta olmak güzel şey
Yaşıyor olmak güzel şey.
Herkese ve her şeye rağmen...