Raf Yorumu: Herkes Değer Verdiğine Müsaittir .. 🙃 (@woody26)

woody26 1 month ago

"İnsanoğlunun bencilliği ve yalan söyleme yeteneği üzerine kurulmuş baş döndürücü ve derinlemesine bir deneme" Akira Kurosawa, taa 1950 yılından sesleniyor bizlere. Rashomon'un çekimlerine başlamak üzeredir ve senaryoyu yapımcı stüdyoya göndermiştir. Stüdyo bir sürü zorluk çıkartır Kurosawa'ya. En başta, senaryoyu fazla…devamı"İnsanoğlunun bencilliği ve yalan söyleme yeteneği üzerine kurulmuş baş döndürücü ve derinlemesine bir deneme" Akira Kurosawa, taa 1950 yılından sesleniyor bizlere. Rashomon'un çekimlerine başlamak üzeredir ve senaryoyu yapımcı stüdyoya göndermiştir. Stüdyo bir sürü zorluk çıkartır Kurosawa'ya. En başta, senaryoyu fazla karışık bulmuşlar ve anlayamamışlardır. Bunun üzerine Kurosawa, onlara şöyle bir açıklama yapar: İnsan, kendisine karşı bile dürüst davranmakta zorlanan bir varlıktır. Kendinden söz ederken, birtakım hayal ürünü yalanlar ekleyerek daha ilginç görünmeye çalışır. Bu senaryo, bu tür insanların bir portresini çizmektedir. Bunlar kendilerini olduklarından daha iyi göstermek için yalan söylemeden duramayanlardır. Hatta ölüp bu dünyadan göçmüş olsalar bile, filmdeki karakterlerden biri gibi, bir aracı ile dünyada yaptıklarını anlatırlarken gene yalan söylerler. Egoizm, insanın doğuştan gelen ve kefareti en güç ödenen günahıdır. Bu film insanın bencilliği ve yalan söyleme yeteneği üzerine kurulmuş, baş döndürücü ve derinlemesine bir denemedir." (Kurbağa Yağı Satıcısı adlı otobiyografik kitabından) Film gerçekten de ormanda gerçekleşen bir tecavüz ve cinayet vakasının, üç kişi tarafından (kadın, kadının samuray kocası ve bir haydut) farklı farklı anlatıldığı bir senaryoya sahiptir. Bu üç karakterin her biri, olayı kendini yücelterek anlatır. Oysa gerçekte yaşananları bir oduncu görmüştür ve gerçekler bambaşkadır. En trajikomiği ise, Kurosawa 1980'lerin başlarında bu anı kitabını yazarken şöyle bir olay olur: Filmi ilk kez tv'de gösterilecektir ve öncesinde yapımcı firmanın /stüdyonun başkanıyla bir röportaj yapılır. Başkan, sanki filme her türlü zorluğu çıkartan o değilmiş gibi, filmi şöyle destekledik böyle destekledik, sinema tarihinde ilk kez bu filmle kamerayı doğrudan güneş ışığına tuttuk falan diye kendisini över de över. Ne Kurosawa'dan ne de usta kameraman Kazuo'dan söz eder. Kurosawa küçük dilini yutar tabii. Filminde anlattığı her şey, 30 yıl sonra da aynen tekrar etmektedir. Usta yönetmen, insanın kendi gerçeğiyle bağını tamamen kopardığı şu günleri görse herhalde hiç şaşırmazdı.