Crossing - Geçiş
Levan Akın’ın yönetmenliğini üstlendiği Geçiş filmini 43. İstanbul Film Festivali’nde izleme şansı yakaladım. Yönetmenin diğer bir filmi olan Ve Sonradan Dans Ettik filmini Mubi sayesinde keşfetmiştim. Crossing filminin ilk gösterimini Türkiye’de festivalde yapılmasını deneyimlemek ve oyuncuların neler…devamıCrossing - Geçiş
Levan Akın’ın yönetmenliğini üstlendiği Geçiş filmini 43. İstanbul Film Festivali’nde izleme şansı yakaladım. Yönetmenin diğer bir filmi olan Ve Sonradan Dans Ettik filmini Mubi sayesinde keşfetmiştim. Crossing filminin ilk gösterimini Türkiye’de festivalde yapılmasını deneyimlemek ve oyuncuların neler hissettiğini görebilmek çok ayrı bir duyguydu. Gerçekten de Levan Akın gibi yönetmenler sayesinde LGBTQ+ bireyler göz önüne gelebiliyor.
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse Crossing, kardeşine verdiği sözü yerine getirmeye çalışırken kendisini beklenmedik durumların içerisinde bulan bir kadının hikâyesini konu ediyor. Ve bu durum bizleri İstanbul’un Kadıköyü’nden Taksim’ine kadar büyük bir yolculuğa çıkartıyor. 3 ana oyuncudan söz edecek olursam da Mzia Arabuli, kaderimizin ön yargılarını yıkmak istemesi ile başlayan performansının her bir karesiyle hem güldürdü hem de yerin kat ve kat altına indirerek gözyaşlarına boğulmamıza neden oldu.
Komik diyaloglarıyla bir bütün olan Lucas Kankava ise Mzia Arabuli’nin başarılı bir yardımcı oyuncusu olmuştu. İkili bütün İstanbul’un her noktasına benim için çok anlamlı sözler ve anılar bıraktı. İkilin diyalogları arasından aldığım bir sözle filmi anlatacak olursam da: “Sanırım İstanbul insanların kaybolması için geldikleri bir yer.” derim. Film aslında buydu, bir teyzenin yeğenini araması ile başlasa da tüm önyargılarımızı kırmamız gerektiğini de anlatıyordu. Bu sözü binlerce farklı duruma uyarlayabiliriz lakin asıl mesele yaşama hakkımızın elimizden alınmasını oldukça yerinde detaylandırabilmesiydi.
Deniz Dumanli’yi ise şaşıracak kadar fazla sevdim. Kendisinin aşk hayatına girişi ve karakteri ile tamamlanan dil ve beden bütünlüğünü yansıtmasına bayıldım. Yönetmen Levan Akın'ın ise teknik olarak anlatılmak istenen senaryo boşlukları ve detaylandırma yapılarının ayrıntılarını özenle su üstüne çıkarması ve aktarması güzeldi. Bu temel olarak filmdeki tüm pürüzleri ortadan yok etmişti. Filmin sinematografisini yeterli bulduğumu da söylemek isterim.
İncelememin çok uzun olduğunu biliyorum ama değinmeden edemeyeceğim, bu filmin ilk gösterimi Türkiye’de idi. Türkiye ve Gürcistan arasında bir farkın olmadığını gözler önüne seriyordu ve Ve Sonradan Dans Ettik filmi ile bağdaşıyordu. Böyle bir yönetmeni tanıdığım için çok mutlu oldum. Onu yakından izlemek ve sohbetini tatmakta ayrıca güzeldi. Zamanı olanın Festival’de kaçırmamasını öneriyor ve mutlaka listenize alın diyorum. Keyifli izlemeler.