Normal şartlarda bu konu hakkında yazmayı asla düşünmezdim ama neden olmasın dedim. Neye nasıl başlayacağını bilmeyenler için yazının sonunda detaylıca bilgi verilecektir. Aslında insanlık olarak gelinen bu çağımızın en büyük problemlerinden birisi, bir önceki gönderimde de dediğim gibi dönem şartlarını…devamıNormal şartlarda bu konu hakkında yazmayı asla düşünmezdim ama neden olmasın dedim. Neye nasıl başlayacağını bilmeyenler için yazının sonunda detaylıca bilgi verilecektir.
Aslında insanlık olarak gelinen bu çağımızın en büyük problemlerinden birisi, bir önceki gönderimde de dediğim gibi dönem şartlarını görmezden gelmemiz. Kronolojik bir sırayla ele alırsak aslında Tevrat, gerçekten de dönemi ve insanlık yapısı göz önünde bulundurulduğunda o kadar kapsayıcı, o kadar evrensel ve tam manası ile tam bir kitap. Özellikle İsrailoğullarının (eski Arap toplumu kadar geri olmaması sebeiyle) bulunduğu toplum için inmiş ve yön gösterilebilecek en iyi kitap diyebilirim. Öncelikle İsrailoğullarını ve Rab ile olan ilişkisini ele almamız gerekiyor. Her ne kadar kabul etmesek bile toplumsal bir evrim gerçeği şuan bile su götürmez bir gerçek. Nasıl ki en yakın tarih olarak Orta Çağ ve Yeni Çağ arasında ki sosyakültürel fark bariz derecede açık ise, Tevrat'tan İncil'e, İncil'den de Kuran'a ve bu kitapların indiği dönem yapısında ki insan profillerinin algılama ve kabul görme kapasitesini kabul etmemiz gerekecektir. Şuan bile 21. Yüzyılda bir çok şeyi bilim ile açıklıyoruz ama açıklanamayan, teorisel bir çok kavram bulunmakta. Ya, en basitinden adı üstünde olan bir Teorik Fizik dalını gösterebiliriz. Bu örnekler belki anlamsız gelecektir ama o dönemin insanı için Rab Fizik, Teori insan zihni, ilk inen metin Tevrat ise Fizik oluyor. Elbette bunun babası da Musa oluyor. Açıkçası Tevrat öncesine dair pek bir bilgimiz bulunmamakta. Bu konu hakkında Kuran bazındaki ek kitaplardan okuduklarıma dayanarak yazıyorum ve onlarda da çok yüzeysel bilgiler bulunmakta. (Bkz: Peygamberler Tarihi/ M. Asım Köksal) Özellikle Adem'den sonra gelen İdris peygamber için bir şeyler bulmak çok zordur ve olanlar da çoğunlukla ucu çok açık yorumlardır. Özellikle Mısır ve Sümer kaynaklarında İdris peygamberden çok ondan sonra gelen Nuh peygamber öne çıkar. Malum, tufan filan ama bu aradaki boşluklar benim hep dikkatimi çekmiştir. Bazı peygamberler insanlık için ama bazıları ise dönemin bir kavmine özel. Bu noktada bir kavime inen peygamberler çok etkili olup bir çok kaynakta kendilerine yer bulurken insanlık için olan peygamberlerin ise net bir kaydı bulunmamakta. Mesela Nuh'dan sonra gelen ve Âd kavmine inen Hûd peygamber ile ondan sonra gelen ve Semûd kabilesinde olan Salih peygamberde de durum aynıdır. Bu iki peygamber kavimlerinden öte olan peygamberlerdir ama herhangi bir kaynak bulunmaz. Ta ki onlardan sonra gelen İbrahim'e kadar. Adem ile İdris arası 700, İdris ile Nuh arası 100, Nuh ile İbrahim arasında ise 1500 yıl farkı var. Kitapta geçen 28 peygamber ele alındığında konu olarak bir kaç kitap bile etmeyecek peygamberlerin varlığı çok dikkat çekiyor. Bu kadarı başı boş kalmışlık mıdır yoksa cidden o dönem iyiydi ve Rab tarafından herhangi bir büyük olay yaşanmadığından mıdır bilmiyorum. Neyse, konumuz Tevrat, oraya dönelim.
Tevrat'ın dikkatimi çeken bir diğer özelliği ise Rab ile halkının ve Musa'nın Rab ile ilişkisi. Öncelikle Tevrat'ta Musa'nın yaratanı gördüğü ve onunla konuştuğu rivayet edilir. İncil'de ise Rab kimseye görünmez ve onunla kimse konuşmaz denir ama Kuran'da ise Miraç olayında peygamber Allah'ı görmüştür ya da onun katına kadar çıkabilmiştir (Yoruma çok açık bir konu) denir. Şimdi burada aslında İncil'in handikaplı olduğunu ve bunun da Yuhanna'dan çıktığını varsayarsak değiştirilmiş olduğuna kanaat getirebiliriz. Ama burada ki temel konunun aslında Tevrat'ın değişmediği, dönemine göre indiğini, İncil'in değişmediğini, sadece ilk kez Musa'nın yaptığı gibi yazıya alınmadığını ve yoruma, hafızaya ve insanlığın iğrenç nefsine kaldığını görebiliyoruz. Ben böyle yorum yapıyorum şahsen çünkü son akşam yemeğinden önce İsa'nın, Yahuda'nın kendisine yapılacak olan şeyleri bildiğini hepimiz biliyoruz ve bunun da konuşmasını son akşam yemeğinden sonra yapmıştı. Bence burada İsa kendinden sonra ki topluma Yahuda üzerinden atıfta bulunarak siz bunu değiştirdiniz, yine yaptınız ve ben sizin bu yaptıklarınız karşısında halkımı affediyorum demesinin tezahürüdür. Aslında bu açıdan bakıldığında Tevrat'ın İncil'den çok daha sert olduğunu, çok genel olduğunu ve kapsamlı yapısı sebebiyle insalık adına eksik olduğunu görürüz. İncil ise Tevrat'ı tamamlayan, çok daha minimal düzeyde kapsam sağlayan, tamamen toplumu ilgilendiren ve ilahi mesaj yerine sevgi, bağışlanma, hoşgörü temalarını barındıran daha yumuşatıcı bir kitap olarak karşımıza çıkar. Aslında ne biri değişmiştir, ne de tahrip edilmiştir. Değişen tek şey bizim doyumsuzluğumuz, iğrençliğimiz, kinimiz ve nefretimiz. Aslında İncil'in değişmediğini, Tevrat'ın değişmediğini, Kuran'ın da onlardan hiç bir farkının olmadığını hiç bir toplum kabul etmiyor ve herkes soyuna ihanet ediyor. Zaten İznik Konsili ile beraber de İsa'nın ve İncil'in hak dönemi insanlık tarafından yine kendi elleri ile meczen son buluyor. Elbette bu durumun yoruma açık olduğunu belirtelim ki sıkıntı çıkmasın. Herkesin fikri kendine değil mi :)
Son kale, İslam...
Tevrat'tan bir tık detaylı, İncil'in tamamlayıcı konumunu bitiren kitap. Öncelikle okunması kesinlikle zordur. Öyle açıp mealden girişeyim demek ile okunabilecek bir yapısı bulunmamakla beraber tefsiri ile devam etmeniz durumunda da çok soru işareti bırakabilecek bir yapıdadır Kuran. Hadise hiç girmiyorum çünkü yarısından fazlası uydurma ve kabul etmek akıl mantık işi değildir. Tabi isteyen istediğine inanır bu benim kendi yorumum. Tevrat'ı ilk okursanız, o dönemin insanının kaleme alamayacağını fark edebilirsiniz. İncil ise başkaları tarafından kaleme alındığı için bunu söylemek mümkün değil ama Kuran'a gelince, Tevrat'ın sözlerini ve Musa'nın, Rab ile insanlık için verdiği iletişimini bariz bir şekilde görürken Kuran'da kesinlikle göremezsiniz. Tevrat'ta ki açıklayan, içli dışlı olan ve Musa üzerinden yol gösteren Rab, İncil'de ki bağışlayan ve birleştiren Rab Kuran'da yoktur. Bizlere, insanlığa çoğunlukla 2. Perdeden konuşur. Sanki her şeyini vermiş ve artık verecek sabrı kalmamış, olursa olur ya da olmazsa da kendiniz bilirsiniz tavrında. Perdenin kapanış kitabı hem çok detaylı, hem çok karmaşık farkında mısınız? Ben bunu çok mantıklı buluyorum ve hak veriyorum da. Ne o kadar bağışlama, ne de o kadar yol gösterme barındırıyor. Özellikle Siyer alanında ki okumalarda Muhammed peygamberin yol göstericiliği, genel bir mesajı yoktur Veda Hutbesi dışında. Yapacağı bir kaç mucize ve kutsal atfedilen metin ile beraber yasaları ve kuralları belirtir, son olduğunu dile getirir ve gider. Kuranın iç yapısında da belli başlı insani sayılabilecek ayetler mevcuttur ama bu insanların inanç meselesi elbette. Bunun yanında sadece meal ele alındığında İncil ve Tevrat gibi okunamayan yapısı ile Kuran kesinlikle sağlam bir altyapı istiyor.
Benim önerdiğim kronolojik okuma sırası
1)-Tevrat (Zebur'u pek adamdan saymıyorum)
2)-İncil
3)-Zelot
4)-İsa, Pavlus, İnciller
5)-Bir Hristiyan Doğması Teslis
6)-Meryem Oğlu İsa Nasıl Tanrılaştı
7)-Geçmişten Günümüze Papalık
8)-İslam ve Hristiyanlık
(3-8 arası gerçekten detay ve hakim olmak adına okunmalı.)
9)-Peygamberler Tarihi / M. Asım Köksal
10)-Hazreti Muhammed ve İslamiyet / M. Asım Köksal(Aşırı detaylı, isteyen okuyabilir ama istemeyen 11. Öneriyi okuyup geçebilir)
11)- Allah'ın Elçisi Hz Muhammed'in Hayatı / Salih Suruç
12)-İslam Tarihi / M. Asım Köksal (Deli dehşet detaylıdır, istemeyen 13. Öneriye bakabilir)
13)-Hz Peygamberden Günümüze Kadar İslam Tarihi / Filibeli Ahmed Hilmi
14)-Kuran Yolu Türkçe Meali (Tefsirli) Diyanet
15)-Elmalılı Hamdi Yazır / Hak Dini Kuran Dili
16- Risale-i Nur / Said Nursî