İttihatçılar ve ittihatçılık üzerine fazlasıyla konuşulabilir ancak bu kitabı okuma amacım Ermeni meselesine bakıştı . Kitap Alman belgeleri referans alınarak yazılmış . Yıllardır bir tarafın soykırım , bir tarafın tehcir dediği 1915 olaylarına , üçüncü gözler nasıl bakıyor diye merak…devamıİttihatçılar ve ittihatçılık üzerine fazlasıyla konuşulabilir ancak bu kitabı okuma amacım Ermeni meselesine bakıştı . Kitap Alman belgeleri referans alınarak yazılmış . Yıllardır bir tarafın soykırım , bir tarafın tehcir dediği 1915 olaylarına , üçüncü gözler nasıl bakıyor diye merak ettim açıkcası .
Aslında Ermeni meselesinde üçüncü göz diye bir şey yok . Bence işin bu saatten sonra çözülmesi de olanaksız . Çünkü diğer devletler bugün bu olayın soykırım olup olmadığına hukuka , gerçeğe göre karar vermiyor . Olay tamamen politikleşmiş durumda .
Peki 850 yıl beraber yaşamış iki halkın , bu olayın çözümü için üçüncü şahıslara ihtiyacı var mı ? Daha birkaç kuşak önceden doğan Ermeniler , şu an Amerikada , Kanadada , Ermenistanda yaşasalar da gidip nerelisin diye sorulsa Adana , Van cevabını alabileceğiniz insanlar . Aynı toprakların insanları olarak bu işi çözememiş olmamız , en azından bir iletişim kanalı oluşturulmaması çok büyük bir ayıp . Bence olaya bakışımız sorunlu . Çünkü iki taraf da kendisinin ak , diğer tarafın ise kara olduğunu söylüyor . Halbuki o tarihlerde yaşananın bir iç savaş olduğunu unutuyoruz . İç savaş , herhangi iki devletin birbiri ile savaşmasından bin kat daha kötü bir mesele . Yıllarca komşuluk , arkadaşlık yapan insanların birbirlerinin canına kast eder hale gelmesi çok korkunç bir şey .
Milliyetçi gözlükler çıkarılarak olaylara bakılırsa , ortada çok acı bir hadise olduğu söylenebilir . Ancak buna soykırım demek ne kadar doğru bilmiyorum . Çünkü soykırım planlı bir şekilde , devlet eliyle bir topluluğun yok edilmesi olarak tanımlanıyor . Kitapta anlatıldığı üzere Talat Paşa'nın yayınladığı altı maddelik tehcir kanununda " Ermeni " kelimesi bile geçmemekte . Hatta tehcir sırasında Ermenilerin öldürülme haberleri gelmeye başlayınca Talat Paşa bu hususa daha çok dikkat edilmesini istiyor . Ama bu da bizim " ak " olduğumuzu göstermez . Çünkü ortada hiçbir şey yoksa bile çok yanlış bir karar var . Ülkede savaş ve sefalet hakimken 1 milyon civarında insanı yürüterek ülkenin bir ucundan diğerine göndermek akıl işi değil . İç karışıklığı çözmüş olabilir ancak bugünlere kadar uzanan başka bir sürü soruna yol açtı . Bu göç sırasında insanların açlıktan , hastalık geçirerek ölmesi işten bile değil . Dolayısıyla olayları sadece bir tarafa yıkmak , suçlu - suçsuz diye ayırmak , daha da korkuncu olaylara rakamlar üzerinden bakmak çok yanlış ve iğrenç .
Her ne kadar birinci dereceden sorumlu olarak gösterilse de Talat Paşa'nın bu kararı almakta isteksiz olduğunu , Enver Paşa'nın ve diğerlerinin diretmesiyle bu kararı almak zorunda kaldığı yazıyor kitapta . Talat Paşa İttihatçılar arasında okunmaya değer iki bilemedin üç adamdan birisi . Enver kadar gerçeklikten uzak , Cemal kadar politika , siyaset , bilmeyen bir adam değil . Ayrıca bu iki adamdan 5-0 geride başlıyor , çünkü asker değil . Sivil kanattan olmasına rağmen , otoritesini kabul ettirmiş . Ayrıca şunu da unutmamak lazım ki cumhuriyeti kuran insanlardan birçok isim Talat Paşa'nın kadrolarından . İzmir suikastından sonra bu kadrolar tasfiye edilmiş olsa da kurucu meclisin önemli parçalarından biridir .
Bonus : Teke Tek programında 2010 senesinde Sevan Nişanyan - Yusuf Halaçoğlu tartışması var . İki program halinde . İlki o kadar hararetli ki ikinci programa ortamı yumuşatması için Murat Bardakçı da getirilmiş . Tabiki iki isim de herhangi bir tarafı tek başına temsil etmiyor ancak en azından farklı fikirler dinlenebilir .