Uzun bir aradan sonra tekrar gönderi yazmak mı... Ve böyle bir esere yazmak mı... Allah'ım Allah'ım *-* (Bana uzun, çok uzun geldi bu ara. Ne yapabilirim?) Hâlihazırda elimde okuduğum kitap varken onu bırakıp buna başlamamın nereden çıktığını söyleyecek olursam; her…devamıUzun bir aradan sonra tekrar gönderi yazmak mı...
Ve böyle bir esere yazmak mı...
Allah'ım Allah'ım *-*
(Bana uzun, çok uzun geldi bu ara. Ne yapabilirim?)
Hâlihazırda elimde okuduğum kitap varken onu bırakıp buna başlamamın nereden çıktığını söyleyecek olursam; her şey tek bir tiyatro meselesi.
Zaten burada öyle kültürel şeyler pek yapılmıyor ve bir baktım ki turnede olan profesyonel bir ekip Suç ve Ceza' yı canlandıracak. "Böyle bir fırsat kaçmaz Nyc, kesin kitabı 5 günde bitirip tiyatrosuna gitmelisin!!" diyerek kitaba başladım.
Zamanım o kadar yok ki, bitirmem imkansız gibi bir şeydi ama benn... Aması yok yine bitmedi 🥲
Olsun bu önemli değil, %75'ini bitirmiştim zaten üzülmeme gerek yok, öhm evet.
Önce kitabı anlatıp sonrasında tiyatroya değineceğim.
(Tiyatroya yorumlarda değinmem gerektiğini fark ettim)
Dostoyevski'nin dilinin bu kadar akıcı olması, onca bilinç akışı tekniğini kullanıp yine de bu derece kendine bağlaması...fevkalede idi. Okurken gram sıkılmıyor ve Raskolnikov'un psikolojisini özümsedikçe daha da kaptırıyordum benliğimi.
Zaten çökmüş bir ruhun böylesine daha da dibe çekilmesi, hayatı ince bir ipin üzerinde yürümek gibi geçen bir gencin o ipten bile isteye atlaması idi bu ruhiyeti hali. Peki ya bu atlayış sonrası, yeniden o ipi yakalayabilecek miydi?
Bu konu o kadar ince işlenmiş, sık dokunmuş ve bu sıkılıkta sizi bile boğar olmuş ki; etkisine girmeyen çok az insan vardır.
İnsanın iç çözümlemesinin bu kadar iyi yapılması, sizi bulunduğunuz yerden kopararak rüzgarda savurması ve Raskolnikov'un hissiyatını birebir yaşatması..muazzam efendiler, muazzam.
Çok bilindik bir Rus klasiği, iyi ki ve iyi ki...
Rus toplumunun karanlık yüzünü gözler önüne seren, sefaleti olduğu gibi zihninize nakşeden, karanlık ve ıssız sokaklardan küçük bir odadaki daha karanlık düşlerde gezindiren, ardından bir insanın aciz ruhundaki karanlıkla mücadelesini izleten bir eser, bir şaheser.
Evet daha da övebilirim, çünkü kesinlikle hak ediyor.
Bunun yanında elbet şöyle bir nokta var, adam cidden başka bir âlemde yaşıyor. Kafasında kurduğu şeyler, beceriksizliği, değişen ruh hallerine yetişememe hâli, nerden nereye gelebildiği merak konusu olan, bazı yerlerde harbiden saçmalayan, pek çok noktada mantıksızlık adı altında çalışan, ve bazı bazı yerlerde de kafası yerine gelen bir kişidir okuduğumuz. O yüzden içinde bulunduğu her türlü durum, mübah göründü gözüme şahsen.
Ve ve
Raskolnikov ile Porfiriy Petroviç arasındaki diyaloglar mı desem, daha sonrasında Sonya ile aralarındaki geçen konuşmalar mı desem, kendi kendine delirmelerine değinmeme ise gerek yok bile...
Veya Lujin gibi toplumdaki karaktersiz, Svidrigaylov gibi iğrenç insanlara sövebiliriz; bu da bir seçenek.
Daha iyisi aslında, Razumihin hakkında konuşabiliriz.
Dostlar dostlar, velhasıl kelam; beni derin sorgulamalar içine çeken, ve çektiği kuyuda hâlâ tutsak eden bu eser, mutlakiyet içinde okunmalıdır.
Şimdiden iyi ruhsal bunalımlar ✨