9,5/10 'Ama biz sizden kadınlar ve kurgu üzerine konuşmanızı istemiştik, bunun insanın kendisine ait bir odası olmasıyla ne alakası var diyebilirsiniz.' cümlesiyle başlayan ve ilerleyen sayfalarda bunu açıklayıp, temellendirmeye çalışan bir yazar ile karşınızdayım: Virginia Woolf. Şimdi öyle bir zaman…devamı9,5/10
'Ama biz sizden kadınlar ve kurgu üzerine konuşmanızı istemiştik, bunun insanın kendisine ait bir odası olmasıyla ne alakası var diyebilirsiniz.' cümlesiyle başlayan ve ilerleyen sayfalarda bunu açıklayıp, temellendirmeye çalışan bir yazar ile karşınızdayım: Virginia Woolf.
Şimdi öyle bir zaman düşünün ki kadınların yazmasını bırak okuması bile sertçe karşılanan ve alaya alınan bir dönemdesiniz ve bir kadın olarak yazmaya çalışırken binbir zorlukla karşılaşıyorsunuz. Yazarımız da bunu bir örnek üzerinden şöyle anlatmış, şüphesiz Shakespeare büyük bir yazardır, acaba bir kadın, veyahut kız kardeşi onun yazdıklarını yazabilir mi diye düşünüp bunun cevabını hayır diye nitelendirmiştir. Çünkü en başta bir kere Shakespeare'nin aldığı eğitimleri alamayacak, toplumca üzerinde baskı hissedecek ve değeri mütemadiyen bilinmeyecek ve muhtemelen hazin bir şekilde yaşamını sonlandıracaktır.
Pekâla o zamanda yaşamış olsaydım şüphesiz ki böyle bir gönderi yazmaya yeltenemeyecektim çünkü elimin altında bakmam gereken birçok çocuğum ve kendi egosunu yükseltmek için beni bastıran bir kocam olmuş olacaktı. Yani böyle bir ortamda 'kadın yazar yok ki bu yüzden erkekler daha iyi yazar.' gibi bir çıkarımda bulunup, kendi cinsini övmek boş argümandan başka bir şey olmayacak benim gözümde.
Yazarımız İngiltere'deki kadınlar üzerine birçok yazardan birçok kitap kitap okur ve değişmeyen tek bir şey vardır: Erkeklerin kadınlara olan öfkesi. Gerçekten düşününce diyor ki insan; haklara sahip olan sensin, istediğin ortamda istediğin gibi konuşabilirsin,yönetici olabilir ve bana istediğini yapabilme yetkin var. Pekâla neden benden nefret ediyor bana bu denli öfke duyuyorsun? Yazar ise bu öfkeyi inceleyip arkasına baktığında görüyor ki aslında bunun ardında bir korku var. Korkmalarının da çok normal olduğunu belirtiyor çünkü o dönemdeki bir erkeğin hiçbir şey yapmadan,herhangi bir efor sarf etmeden nüfusun yarısından otomatik olarak kendisini daha üstün görüyor, kadın da aslında erkekleri olduklarından iki kat büyük gösteren bir ayna gibiler ve ellerinden bu aynanın alınmasından korkuyorlar. Dolayısıyla kadınların iyi bir mevkiiye gelip, iyi bir yazar olması bile onları korkutup öfkelendiriyor.
Kitabımız aslında bir teşvik yazısıdır; kadınlara, genç kızlara yazması için teşvik etmektedir çünkü ancak yazarak entelektüel bakımdan erkeklerin egemenliğinden kurtulup kendi istediklerini yapabilme hakkına kavuşabilecektir.Ve kitabı okuduğum zaman, üslubun bu kadar basit olmasına da şaşırdım ancak daha sonrasında bunun sebebini anladım. Sebebi bunun kitap olarak yazılması değil, Virginia'nın bir öğrencisiyle(?) olan konuşmasının birleştirilmiş hâli olmasıdır. Ayrıca kitabı okurken Jane Austen ve Emily Bronte gibi kadın yazarları görmek de oldukça hoşuma gitti.
Genel anlamda kadınların entelektüel hayata nasıl girebileceğini anlatan bir kitaptı. Ayrıca yazım dilinin sade olması ve oldukça kısa bir kitap olması dolayısıyla herkesin listesine çekinmeden ekleyeceği bir kitap bence. Şimdi daha fazla yazmadan alıntılara geçeceğim, hepinize iyi günler dilerim.
📚"Sonuç olarak ortaya son derece garip ve karmaşık bir varlık çıkıyor. İmgesel olarak kadın son derece önemlidir; gerçek ise tamamen önemsiz. Şiiri baştan sona kaplar, tarihte hiç görülmez. Kurgularda kralların ve fatih'lerin hayatlarına hükmeder,gerçek hayatta ailesinin parmağını bir yüzük takdığı herhangi bir gencin kölesidir. Edebiyatta en ilham verici sözler, en derin duygular onun dudaklarından dökülür;gerçek hayatta okuyup yazması neredeyse yok ve kocasının malıdır."
📚"İsterseniz kütüphanelerinizi istediğiniz kadar kapatıp kilitleyin; ama benim zihnimin özgürlüğüne vurabileceğiniz ne bir kilit, ne bir kapı, ne de bir sürgü var, diyebilmesi için delifişek olması gerekirdi."
📚"Her şeyden önce, 19.yüzyıl başlarına kadar, bir kadının ailesi çok zengin ya da çok soylu olmadıkça, sessiz ya da ses geçirmeyen bir odası olmasını geçtim, sadece kendine ait bir odaya sahip olması bile söz konusu değildi."