İnsan bazen balık tutar ya, hani o balıklar ağa takılır, bir daha suya dönmemek üzere... Bir ağ vardı, bir sandal ve bir de insan bu hikâyede; balık kurtulmuştu... İnsansa kendi ağına kurban gitmişti; Kuzey Kore'den Güney'e götürecekti bu ağ onu.…devamıİnsan bazen balık tutar ya, hani o balıklar ağa takılır, bir daha suya dönmemek üzere... Bir ağ vardı, bir sandal ve bir de insan bu hikâyede; balık kurtulmuştu... İnsansa kendi ağına kurban gitmişti; Kuzey Kore'den Güney'e götürecekti bu ağ onu. Güneyde Gördükleri karşısında çok büyük afalladı insan, sımsıkı kapattı gözlerini. Şartlar o gözlerin açılmasını sağladı; büyülenmişlikle baktı tüketici toplumun ülkesine Kuzeyli, sonra burnunu kıvırdı; para karşılığında kendilerini satanları, yere bırakılan lezzetli yemekleri gördü çünkü. Sordu Güneyli'ye nedir bu hâl? Güneyli "Özgürlük mutluluk getirmiyor ki" diye yanıt verdi...
Kuzey Kore'den tesadüfi bir kaza sonucu Güney Kore'ye gelmişti bir insan; casus sanmışlardı onu. Soruşturup durdular, bir güzel rahatsız ettiler adamcağızı... Adamın zihnindeyse ailesi... Katlandı bütün zorluklara... Bir gün olup da Kuzey'e tekrar dönünce bu keşmekeşin biteceğini sanmıştı; yine soruşturdular, yine kızıp bağırdılar... Vatan haini misin diye bu sefer. Müthiş bir ortada kalmışlık, çaresizlik...
İnsan değişiyor mu ki Kuzeyde veya Güneyde? Hepimiz Adem'den gelmedik mi? Kabil'in Habil'i şeytana uyarak öldürdüğü dünya içerisinde insan değil miydik biz? Düşünsenize: Kuzeylisin, bir kaza sonucu Güney kıyısına varıyorsun. Orada casus musun diye sorguya çekiliyorsun; geliyorsun Kuzeye, yine sorgular yine siyaset... Çünkü değişmeyen bir şey var: İnsan. Kimisi canavarlaşmış, kimisi temiz kalmış.
Kim Ki Duk, hem Güney Kore'den hem Kuzey Kore'den bize eleştiriler sunmuş. Üstelik bunu olabildiğince objektif yapabilmiş, gerçekten inanılmazdı. Dakikalar ilerledikçe geriliyor ve yerinizde rahat duramıyorsunuz. Nice siyaset ve polemikler ardında özünde kardeş olan insanların birbirine nasıl da düşman kesildiğini görüyorsunuz. Kim diyebilir ki Kuzey Kore'deki bir anne canavar? Ve kim diyebilir ki Güney Kore'de bir anne tertemiz... Hepimiz Adem'den geldik... Kabil, Habil'i öldürdü... Seneler, asırlar geçti bir insan teki Kabil'in diğeri de Habil'in yerine geçti, Kuzey Güney fark etmeksizin...
Eklemeliyim... Bir sahne vardı ki beni derinden etkiledi. Zorla gülümsemek ne zor şey olmalı. Zoraki bir neşe? İçinden kan ağlıyorsun, nefret püskürüyorsun belki; fakat senden gülmeni bekliyorlar... Çok özel bir sahneydi. Filmin başta basit bir hikâyesi var gibi dursa da dümenin Kim Ki Duk'ta olduğunu unutmamak gerek; sizi düşündürecek ve yoracaktır...