Epey zamandır uzun metrajlı film izlemiyordum. Artık filmlere geri dönmek istedim. Bunun için şimdilik haftanın 3 gününü ayırmayı düşünüyorum. Kendime 3 ayrı film listesi yaptım. Bunlardan biri Oscar'lı filmlerdi. Aşık Shakespeare ile başladım, umarım devamını getirebilirim. Film 16. yüzyılın sonlarında…devamıEpey zamandır uzun metrajlı film izlemiyordum. Artık filmlere geri dönmek istedim. Bunun için şimdilik haftanın 3 gününü ayırmayı düşünüyorum. Kendime 3 ayrı film listesi yaptım. Bunlardan biri Oscar'lı filmlerdi. Aşık Shakespeare ile başladım, umarım devamını getirebilirim.
Film 16. yüzyılın sonlarında İngiltere'de geçiyor. Adından da anlaşılacağı üzere William Shakespeare'i bahse alıyor. Fakat Shakespeare'in tüm hayatını değil, Leydi Viola ile olan aşk hayatını ve Romeo Juliet'i nasıl yazdığını anlatıyor.
Başlangıcı güzel bir dönem filmiyle yaptığım için mutluyum. Film kurmaca mı yoksa gerçekten Shakespeare'nin yaşadıklarını mı anlatmış bu konuda bir fikrim yok. Bir gün William Shakespeare'in hayatını okuyup teyit etmek isterim. Fakat buna henüz daha vakit var. Şimdilik filmden, filmin ben de uyandırdığı hislerden verdiği hazdan söz edeceğim.
Tiyatro tarzında filmleri severim, dönem filmlerini de keza öyle. O yüzden bu film baştan sona benim için oldukça çekiciydi. Sanatı, tiyatroyu, sanatın güzelliğini, engel tanıyamacağını en önemlisi gerçek aşkın doğasını çok samimi, çok güzel, tamamen şiirsel bir şekilde aktarmış beyazperdeye.
Film hüzne boğmuyor, kahkahalar attırmıyor, yüksek aksiyonla pek heyecanlandırmıyor. Fakat muazzam bir haz veriyor. Bunda dönem filmleri sevmemin etkisi büyük olsa da senaryonun güzel bir şekilde yazılmış olmasının ve oyuncu performanslarının da etkisi epey büyük.
Oyuncu performansları demişken değinmek istediğim bir konu var. Ben Shakespeare karakterine hayat veren oyuncuyu pek de Shakespeare oynamaya uygun bulmadım. Kötü değildi, aksine performansı çok iyiydi, fakat Shakespeare denince aklımda böyle bir tip canlanmazdı.
Filmde birazcık fazla erotik sahne var. Bu sebeple aile ile izlemek için pek uygun kaçacağını düşünmüyorum. Beni rahatsız etmedi, aksine adı Shakespeare'ın Aşkı olan filminden beklediğim sahnelerdi. O sahnelerde de tutku pek iyi geçmiş. Bayıldım! İzleyin, fakat ailenizle izleyecekseniz uyarımı baştan yapayım.
Finaline yakın Romeo ve Juliet'ın kısaltılmış bir halini de izleme fırsatı buluyoruz. Bu beni mutlu etti. Eğer Romeo ve Juliet'i sahnede canlandırmasalardı, filmde bir şeyler eksik kalırdı. Kadınların sahnede yer almasının ahlaksızlık olarak görüldüğü ve yasak olduğu bir dönemde muhteşem bir başkaldırış.
Baştan sonra aşk, baştan sona tutku. Şiir gibi bir film...
Filmin bana göre tek eksik kısmı müzikal olmamasıydı. Bu bir eksiklik sayılır mı emin değilim. Lâkin müzikal olsaydı daha fazla tat alırdım. Çünkü izlerken filmi müzikal olarak hayal ettim ve bu filme çok yakıştırdım. Böyle tiyatral filmlerin müzikal olmasını seviyorum. Bu filmde de onu isterdim.
Uzun lafın kısası romantizme, tiyatroya, şiirselliğe en önemlisi sanata doymak isterseniz vakit kaybetmeyiniz.