Selam. İncelemeye şöyle başlamak istiyorum, İnsanın özü nerededir ve nereye bakar, yönü değişir mi? Yoksa öz bizim öyle hayatı insanı yaşamayı daha da bir romantikleştirdiğimiz kavram geçişlerinden biri mi? En en en anlamlı olana ulaşacağız diye kafayı yiyoruz. Ee insan…devamıSelam.
İncelemeye şöyle başlamak istiyorum,
İnsanın özü nerededir ve nereye bakar, yönü değişir mi? Yoksa öz bizim öyle hayatı insanı yaşamayı daha da bir romantikleştirdiğimiz kavram geçişlerinden biri mi? En en en anlamlı olana ulaşacağız diye kafayı yiyoruz.
Ee insan anlamlı olmalı. Anlam da özünde olmalı...Tarzında halk düzeyinde şiirsel tasvirler.
Pekala, hepsini unutun. Bir etkinliğe katılırken (gönüllü olmakla ilişkiliyse üstelik), yeni bir enstürman çalmaya başlarken, yurt dışına seyahate giderken, tatil için otel bakarken, okul kazanırken, o okulu okurken, yediğiniz yemekten gittiğiniz AVM'ye kadar sizi oralara iten temel güdü "anınızı paylaşmak" mı oluyor? Yok yani böyleyse de üzülmeyin. Ya da gerçekten doğa yürüyüşü yaparken doğayla bir bağ kurmak mı oluyor amaç? Hani o resmi paylaşmak da tamamen anı kalsın diye mi? Yoksa kendinizi kandıran bir sistem mi inşa ettiniz?
Pekala, bunları da unutun.
Gerçeklik algınız nerede başlıyor ve nerede bitiyor? İtalya da renkli evlerin arasından geçerken aklınızdan "lan buralarda bir fotoğraf çekip atsak tam on yıl artık bir havamız giderimiz olur. " Kafasıyla mı yoksa gerçekten küçük ve minnoş italyayı gezmek istediğiniz için mi? Tarihiyle insanlarıyla orayı görmek için mi? Gerçeklik dediğiniz ve o gerçek dediğiniz olay tam olarak nerede başlıyor, nereye kayıyor, sonra nerede durup sırasını tam aksi olan yani gerçek olmayan dünyaya veriyor? "İnstagram kapanınca ağlamak" diye bir deyim var artık.
Tamam, şimdi hepsini hatırlayalım.
Kendinizi öylesine kaptırırsınız ki bu sözde "anı kalsın" olayına, bir süre sonra gerçek olmayan tekdüze bile olmayan, sıradan bile olamayacak kadar aşağılanmış bir hayatınız olur. Film de balıkçılıkla uğraşan bir abimizin kendini bu sahtekar dünyaya öyle yavaş yavaş yedire yedire adadığını görüyoruz ki, "ah be güzel abim, demek insan böyle tokatlanıyor " diyoruz filmde.
Tabi böyle dedik diye dolandırıcılık olayı da sanmayın . Sol kulağınızda çalıp da sağ kulağınızda bir türlü duyulmayan o ıssız tenha sağlıksız bir şarkıya dönüşüyor bu film bizim için. Çünkü hepimizin en zayıf noktası vurulup alnına çiçekler dizilip film diye önümüze konulmuş.
Daha da güzelleme yaparsak, italyanın insanı bile işlenmiş yani. Sosyal alt yapı üst yapı kanalizasyon falan hikaye. Hepsini yönetmen yapmış yani. Ben ortama bayıldım. Film de Allah razı olsun Yavuz abimin dediği gibi çok bilinmeyen ama çok güzel filmmiş. Öneridir izleyin.
Tabi film raf da yoktu. Bu eklediğim yularıdaki filmle aynı yönetmenin "Gerçeklik 2012 - matteo garrone " Filmini izlerseniz bu anlattığım filme iniş yapmış olursunuz.
10 ağustos 24