"mide" veya doritos kokan ayak = eksi bir
hamsiye paluk diyenler = sıfır
şalran = bir
ketçap soslu çikolatalı puding = iki
ketçaplı döner = üç
hamburger = dört
BİM çiğköftesi = beş
pek muhterem -marulla yenileninden- çiğköfte = altı…devamı"mide" veya doritos kokan ayak = eksi bir
hamsiye paluk diyenler = sıfır
şalran = bir
ketçap soslu çikolatalı puding = iki
ketçaplı döner = üç
hamburger = dört
BİM çiğköftesi = beş
pek muhterem -marulla yenileninden- çiğköfte = altı
(bol tarçınlı ve üzerine Eti(klasik) kakaolu bisküvi kırıntıları serpilmiş) keşkül = yedi
bol pul biberli mükellef bi' patlıcan dolması/zeytinyağlı Denizli usûlü sarma = sekiz
bomba(Mundo'dan alınmış) = dokuz
dondurma = on
hünkârbeğendi = on bir
Bundan sonra bu sayfada tüm film, dizi, kitap, albüm vs. ne varsa "Görüyorsunuz sayın seyirciler, anlatmaya gerek yok." bu son derece mantıklı kıstaslara göre seviyelendirilecektir inşallah, güzel insanlar.
Sâdece bu mühim ve hayâtınızda köklü değişimlerin kökü olacak bilgiyi sizinle paylaşmak istedim.
........................................................................
* @mr.dumaan_ ve @kalliopepoly 'nin kıymetli tevcîhleri netîcesinde sizin de teveccüh etmenizi isterim ki son derecede mantıkla yoğrulurken iyice pişmiş derecelendirmemizin değerli esasları değişmiştir. Daha öncesinde düz tavuk döner beşinci, düz lokum altıncı seviyeyi temsîl ediyordu. Onları adadan selâmetle uğurluyoruz efendim, ayranla kalsınlar.
* @hey.catnip de hamsiler husûsunda yardımlarını esirgemeyerek iftihâr edilecek bir çalışmaya imzâ attı.
benim okuduğum 2002 basımıydı ve ya tercüme ya redaksiyon çok kötüydü. sizin okuduklarınızda nasıldı?
ayrıca hakikaten böyle bir hadise gerçekleşmiş mi merak ediyorum, endonezya tarihini araştırmalıyım galiba.
.
.
tarçınlı muhallebi gibi geldi galiba
on bir şaban bin dört yüz…devamıbenim okuduğum 2002 basımıydı ve ya tercüme ya redaksiyon çok kötüydü. sizin okuduklarınızda nasıldı?
ayrıca hakikaten böyle bir hadise gerçekleşmiş mi merak ediyorum, endonezya tarihini araştırmalıyım galiba.
.
.
tarçınlı muhallebi gibi geldi galiba
on bir şaban bin dört yüz kırk beş
bir numara
çok güzel, bu okumayı bitirdiğimde ilk aklıma gelen.
ikincisi de şu: okuduğum açık ara en acayip, tuhaf, manyakça manga.
ve ben böyle şeyleri seviyorum.
tatsuki fujimoto tamamen japonca ve tamamen kendisince bir sanat yapmış, film gibi anime dizisi izlemiştim(neon genesis…devamıçok güzel, bu okumayı bitirdiğimde ilk aklıma gelen.
ikincisi de şu: okuduğum açık ara en acayip, tuhaf, manyakça manga.
ve ben böyle şeyleri seviyorum.
tatsuki fujimoto tamamen japonca ve tamamen kendisince bir sanat yapmış, film gibi anime dizisi izlemiştim(neon genesis evangelion) ama hakikaten film gibi denecek bir manga okumak henüz nasip olmamıştı.
chainsaw man'in manyaklığı sizi çektiyse ve bu iğrenç dünyanın bu iğrenç çağında yaşıyorsanız sevebilirsiniz. sevmeyebilirsiniz de. galiba bi' şeyler tavsiye ederken kendime güvenmek çok yaban, el işi geliyor bana. neticede benim okuduklarım, seyrettiklerim, nihayetine kadar izlediklerim, dinlediklerim ve yaşadıklarım herkese gitmeyebiliyor ama bana gidiyor o yüzden bu günçeleri yazmayı seviyorum, ne demiş athena: kafama göre!
selamlar ve belki bol şekerli kelamlar, hey ya!
.
دنيامه خوش گلديڭز.
.
さよなら、絵梨。
.
.
イズミルボンブ
love me or not./ 11.8.1445/ 21.2.2024
1 numara, duatepe, istanbul
düşbükü/ ferhan şensoy (kitabı eklemeyi unutmuşum o anki heyecan ve kafa dağınıklığıyla.)
"ferhan şensoy, benim için evvela büyük yazardır, sonra usta tiyatrocu. aktörlüğüyle meşhur olmuş şensoy da kendisini "önce yazar' diye tanımlıyor. bütün kitaplarını hatmetmiş biri olarak düşbükü'nü ayrı yere…devamıdüşbükü/ ferhan şensoy (kitabı eklemeyi unutmuşum o anki heyecan ve kafa dağınıklığıyla.)
"ferhan şensoy, benim için evvela büyük yazardır, sonra usta tiyatrocu. aktörlüğüyle meşhur olmuş şensoy da kendisini "önce yazar' diye tanımlıyor. bütün kitaplarını hatmetmiş biri olarak düşbükü'nü ayrı yere koyarım. 17 muhteşem hikâyenin dördü lise yıllarında (1968-1970) dergilerde yazdıkları. kapı, sonradan hastası olacağım hemşerim, rahmetli salah birsel'in "sanat sevgidir, yaya cenkçiliğidir' notuyla açılıyor. uyuza yakalanıp taksiciyle birlikte kardeşçe kaşınanların, bıktım usandım sokaklarının, cevize mağlup olup dişi kırılanların ve artık on para verilmemesi gereken şişmanların öyküleri bunlar. 1988'de basılan kitabı, 2002 yazında izmir karşıyaka'da satın alıp, bir bankta kahkahalarla okumuştum. düğüne davetliydim, iki saatim vardı. hayatımın en güzel saatlerinden ikisiydi. düşbükü, edebiyat nedir, hikâye nedir, mizah nedir, üslup nedir, özgünlük nedir sorularına neşeyle cevap vermeye başladığım dönemi açar. kitabın kapağındaki kediye benzetilmiş kırlent hatırına, ne zaman bir kırlent görsem kediye benzetesim gelir."
-bahadır cüneyt yalçın
daha kitabı okumadan yazı çok hoşuma gitti.* düşbükü'nü acilen ele geçirmeliyim ya da düşbükü elime geçmeli, neyse işte bunlardan biri olmalı mutlaka.
bu arada yancım @mont sıkıştırıp duruyor, albüm günçelerine bi' göz atın da sevinsin yavrucak, albümcükleriyle alakalı düşüncelerini başkalarına da açmak istiyormuş.
sağlıcakla, edeple ve edebiyatla kalın 🌷
.
.
*bu tarz raf gönderilerini de çok seviyorum galiba. kendim bu tarz gönderiler yazabildiğimi düşünmesem de...
on üç receb bin dört yüz kırk beş; beş numara, duatepe, istanbul
kubrick bu film sebebiyle öldürülmüş diyorlar, aranızda bu hususta bilgi sahibi olan var mıdır acep?
.
.
on bir receb bin dört yüz kırk beş, pazar ertesi, sabah
beş numara, rumelihisarı, duatepe, istanbul
doğrusu birkaç sene sonra/ içinde 3. sezon çıksa şaşırmam.
.
.
üstüne bol pul biber atılmış kuru denizli usulü patlıcan dolması
on receb bin dört yüz kırk üç, pazartesi, gece
beş numara, rumelihisarı, duatepe, istanbul
•unutulanları hortlatma vakti¹: bizim ninniler (raf'ta ekli olmadığı için böyle paylaşıyorum.)
çizgisiyle en çok aklımda kalan iki üç türk çizgi dizisinden biri bu ve muhtemelen maysa ve bulut'u yapan ekip burada da çalışmış ama kendileri hakkında hiçbir bilgi bulunmuyor. bu…devamı•unutulanları hortlatma vakti¹: bizim ninniler (raf'ta ekli olmadığı için böyle paylaşıyorum.)
çizgisiyle en çok aklımda kalan iki üç türk çizgi dizisinden biri bu ve muhtemelen maysa ve bulut'u yapan ekip burada da çalışmış ama kendileri hakkında hiçbir bilgi bulunmuyor. bu tarz başka bir çizgi dizi çıkarırlar mı onu da bilmiyorum hatta hâlâ böyle bir ekip var mı, ondan dahi şüphedeyim lakin meraktayım ve ümitvarım çünkü türklerde bu kadar farklı bir tarzı bu kadar keyfiyetlice² tatbik edebilen³ başka bi' çizgi film⁴ gelmiyor aklıma. kayıp armağan çok kendine has bir iş ama çok fazla eksiği var. avarya çok kaliteli bir iş ama maysa ve bulut'un veya bizim ninniler'in tarzı gibi niş bir tarzda tamamen türklerin ifade etmek isteyecekleri şeyleri ifade etmiyor, insanlığa sözü olan çok kaliteli bir üç buutlu* çizgi sinema örneği. rafadan tayfa kesinlikle bizden ve kaliteli bir eser ama çizgisi denenmemiş yahut sırf bizi yansıtsın diye seçilmiş bir çizgi değil. bu sebeplerden maysa ve bulut, bizim ninniler benim türk çizgi film tarihinde benzersiz gördüğüm eserler.
neydi bu bizim ninniler? trt çocuk'un nostalji kuşağında yahut kanalın kapanma vakitlerinde yayınlanmış çizgi dizilerin birçoğunun (sinbad no bouken, vikingler gibi) hatırası ayrıydı. hücremde deliler gibi kanım çekiliyor, bugünler hatırlatır, hatıralar hatları karıştırıp gelse; eski manisa'dan geç, ulaş asmalı eve ya da sultan'ın tepesinden atla, düş elime; şemsiyem elimde, geçemediğim yollar ulaşmaz muradiye'ye; doğmadım sanki manisa'da, deli miyim ne? sarı bina da kalmadı, modası geçti deliliğin, inime dönüp inime ulaşmadan önceki hâlimi sordum. hatırlamıyorum. hatırası mı yok? göçmek bana yaramıyor, anlayın beni. derine, derine, daha derine iniyorum. yürü tren yolunun yanından, duy sesini nehrin. kızılköprü... ulaştır beni evime, uzaktayım gayrı. gardaş, beni duymuyoñ galiba. tık tık. or'da mısıñ? gafañda gavak yelleri. derinden gelir sesim, bilmekdeyim de incilipınaa'n ooda söz veedin, veemediñ mi? delireceğim, delireceğim, her șey gelir geri. şincik, uyanıvee gaari.
yazıyı yazarken bi' hatıra çukuruna düştüm önce şehinşah'ın groovypedia'da seslendirdiği karma'yı dinlerken, sonra yine groovypedia'da söylenen nabız ve pinhani'den hele bi' gel'le resmen döndüm geriye. manisa'da sultan, kızılköprü ve muradiye'deki hatıralarım depreşti; sonra denizli'ye döndüm, unuttuğum türkçeyi hatırlamak istedim biraz, çocukken konuştuğum o saf dili. işte böyle bi' şeydi benim için bizim ninniler. çocukluğumun en kaliteli parçalarından biri. benimle birlikte hatırlamak isteyenlere bi' bakmalarını tavsiye ederim, tekniğinden bahsetmek istesem de zannediyorum bu gönderiyi daha fazla sürdüremeyeceğim. hoşça kalın, selamlar efem 🌷
.
.
¹raf'ın saçma kaynak politikalarından dolayı uzun süre trt'nin yayın hayatında yer bulmuş ve bugün de kolayca youtube'da bulunabilen bu çizgi klipler dizisi raf'a eklenmiyor ve muhtemelen eklenmeyecek. @kalliopepoly'nin başka bir nostaljik program için bu başlığı kullanmasıyla ben de bu çizgi diziyle alakalı böyle bir gönderi paylaşmam gerektiğini fark ettim, muhterem @kalliopepoly de başlığı kullanmama izin verdi ve böylece gönderi karşınızda. bir kez daha teşekkürler efem.
²kalitelice, niteliklice.
³uygulayabilen, uyarlayabilen, uydurabilen.
⁴burada animasyon geniş dairesi için kullanıyorum bu sözü, çizgi dizileri ve çizgi sinemayı ise bu geniş dairenin alt daireleri olarak görüyor ve ifade ediyorum.
*boyut kelimesi bu kelimenin çakmasıdır ve buutun verdiği hissi tam olarak vermez. 'buud' uzaklık manasına gelir ama daha derin, ince tariflerini de bulmak mümkündür ve tdk'nin ortadan kaldırmaya çalıştığı kelimelerdendir.