Spoiler içeriyor
RAF’taki popüler filmlerden biriydi, 236 gönderi girilmişti. Yorumlar genel olarak iyi olunca bir ay önce rafıma eklemiştim ve dün akşam sonunda izledim. Başroldeki Emily Clark sürekli Büşra Pekin’i hatırlatsa da. Film, 2012’de kendi ülkesi İngiltere’de ve 27 ülkede daha çok…devamıRAF’taki popüler filmlerden biriydi, 236 gönderi girilmişti. Yorumlar genel olarak iyi olunca bir ay önce rafıma eklemiştim ve dün akşam sonunda izledim. Başroldeki Emily Clark sürekli Büşra Pekin’i hatırlatsa da. Film, 2012’de kendi ülkesi İngiltere’de ve 27 ülkede daha çok satanlar listesine girmiş bir romandan uyarlanmış.
Mekanlar, renkler, dekor ve kostüm, planlar, ışık kullanımı, müziğin kullanımı, her şey dört dörtlük, hatta bu denli dramatik bir konu için film fazlasıyla şekerli pasta kıvamında. Bu da elbette arada mizah yönü de olan, neşeli ve romantik anlar da barındıran filmi daha izlenesi kılıyor, izleyiciyi depresyona sürükleyen, karanlık bir yapısı yok filmin. Yutkunmaya başladığınız ve gözlerinizin dolacağı sahneler daha çok son on dakikada mevcut fakat filmin finali bile renkli ve pollyannavari. Emilia Clarke gerçekten çok şirin bir kadın fakat abartılı mimikleri bir süre sonra gerçekten izleyeni yorabiliyor. Öte yandan rolünün hakkını vermiş elbette, keza Sam Claflin de öyle, zira felçli birini oynamak fiziksel açıdan da ruhsal açıdan da zor olsa gerek.
Peki konusu neydi, spoiler içerek şekilde anlatıyorum. Uzun boylu, atletik, yakışıklı, pek çok spor yapan, ve iyi bir ailenin oğlu olan Will sevgilisinin yanından ayrılıp yolda aceleyle bir yerlere koştururken kendisine çarpan bir motosiklet yüzünden sadece yüzünü, azıcık boynunu ve iki parmağını kullanabilecek şekilde felç kalıyor. Hayata küsen Will’in varlıklı ailesi onu hayata döndürmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Kasabada yetişmiş, renkli ve tuhaf elbiseler giyen, Polyanna kılıklı ise o dönem işsiz kalmıştır, ciddi anlamda paraya ihtiyacı vardır ve Will’in annesi oğluna bakıcı olarak onu işe alır.
Çok neşeli, şen şakrak olmakla birlikte sakar ve kendine güvensiz bir tip olan Lou, ilk günler Will ile iletişim kurmakta başarısız olur ama zaman geçtikçe iyi iki arkadaş olmaya başlarlar. Will Lou’nun pozitif enerjisinden beslenirken Lou ise Will ile yepyeni bir dünyaya kapılarını açmaktadır, ondan en sevdiği şehir Paris’i dinler, birlikte daha önce hiç duymadığı filmler izlerler vs. Lou Will’i dışarı çıkarmaya, tiyatrolara, konserlere götürmeye başlar, hatta birlikte bir tatil planlarlar ve aralarındaki arkadaşlık da aşka dönüşmeye başlar fakat Will kararını vermiştir, ötenazi yoluyla hayatına son verecektir, bunun için gerekli kişilerle görüşmüş, imzalar atmıştır. Onu hayata döndürdüğünü zanneden Lou bu karara şok geçirse de Will bir daha eskisi kadar mutlu olamayacağını bilerek yaşamanın bir anlamı olamayacağını ona anlatır. Yıkılan aile de Will’in bu kararına saygı duymak zorunda kalırlar.