Bu filmden sonra Thomas More'nin Ütopya'sını okumak şart oldu. Her Devrin Adamı filmi ağır ağır işleyen, fakat çarpıcı ve ilgi çekici diyolagları, içinde barındırdığı çatışmalar silsilesi ile sizi kendine çekebilecek biyografi filmi. Biyografi filmlerini sevmeseniz bile bence bu filme bir…devamıBu filmden sonra Thomas More'nin Ütopya'sını okumak şart oldu.
Her Devrin Adamı filmi ağır ağır işleyen, fakat çarpıcı ve ilgi çekici diyolagları, içinde barındırdığı çatışmalar silsilesi ile sizi kendine çekebilecek biyografi filmi. Biyografi filmlerini sevmeseniz bile bence bu filme bir şans vermelisiniz. Thomas More'nin düşünceleri ve kararlarını izlemeye değer. Tabii bunun çevresinde gelişen olayları. Böyle net, kararlı ve değerli bir adamın kitaplarını da okumak gerek. Neyse biraz filmden söz edelim.
Film Thomas More'nin idama giden sürecini anlatıyor. İnandıkları doğrultusunda geri adım atmadığı için vatana ihanetten yargılanıyor ve boynu vurularak idam ediliyor.
Pekala bu süreç nasıl başlıyor? O dönemin İngiltere Kralı olan 8. Henry erkek çocuğu olmadığı gerekçesiyle karısını boşamak istiyor. Dönemin Papa'sı 7. Clemens bu evliliğin reddine izin vermiyor. Bunun üzerine 8. Henry İngiltere'deki kiliseyi (Anglikan Kilisesi) Vatikan'dan ayırıp krallığa bağlama girişiminde bulunuyor. İşte Thomas More'de burada devreye giriyor. Yazar olmasının yanı sıra bir rahip ve hukukçu olan More, Kral'ın bu eylemine karşı çıkıp asla geri adım atmıyor. Thomas More olsun, Sokrates olsun -aklıma gelmeyen ya da bilemediğim çok isim vardır- inandıkları şeyin doğrusunda ölüme bile gitmeyi göze almışlar. Asla inançlarından geri adım atmamışlar. Biz de beyazperdenin ışığında bu geri adım atmayışı tiyatrovari bir havada, muazzam oyunculuk performanslarıyla izleme şerefine nail oluyoruz.
Dediğim gibi film biraz ağır ilerliyor. Fakat rahatsız edici bir ağırlık değil bu. En azından beni rahatsız etmedi. Filmi büyük bir ilgiyle izledim. Dönem işlerini sevmemin de herhalde bunda ilgisi vardır. Din, devlet yönetimi, adalet, hukuk düzeni, siyaset, felsefe... Aklınıza gelebilecek her konuda bir şeyler var filmde. Moore'nin ikna edilmeye çalışılma sürecinde onun akıllıca düşüncelerine tanık oluyor, dinliyoruz.
More'nin bir ailesi, çok sevdiği bir kızı var. Onların da özel yaşamını izliyoruz filmde. More'nin inançlarına, Katolik mezhebine ne denli bağlı olduğunu da özel hayatıyla da net bir şekilde görebiliyoruz. Kızının sevdiği adamla evlenmesine müsade göstermiyor. Sebebi de müstakbel damat adayının Luteryan olması. Neden dinler kendi içinde bu kadar çok bölünüyor? Bu da başka bir soru, ama filmle çok da ilgisi yok. Ya da var mı yoksa? Neyse, inancına bu kadar bağlı olan More sanırım Ütopya kitabında dinsiz bir toplum tasvir etmiş. İlginç. Bu bilgiyi öğrenince daha çok merak ettim.
Filmi sadece More'nin düşüncelerinden ibaret sayarsak hata etmiş oluruz. Neticede More' ölüme getiren ve ölümünden yıllar sonra 'Aziz' ilan edilmesini sağlayan mesele 8. Henry'nin özel hayatıydı. O sebeple sadece More değil, Papa'nın otoritesini reddedip kendi kurallarını yazmak isteyen krallıkta çok önemli bir yer tutuyor filmde.
Vicdani ve ahlaki sorgulaması, doğrular ve yanlışlar, inançlar ve mezhepler... 8. Henry'nin özel hayatından Thomas More'nin Katolik Kilisesi'ne olan bağlılığına, mahkemedeki savunmasından Rich'in yanardönerliliğine kadar pek çok şey çıkarabileceğimiz bir hayat öyküsü. İnandıklarınızın ne olduğu önemsiz, bu filmi izlemelisiniz.
Son olarak Her Devrin Adamı ismi hakkında yazıp bitireyim yazımı. Ben burada Her Devrin Adamı'nı her yere, her düşünceye, her zamana uyum sağlayan tabiri caizse 'bukelamun' olan bir adam olarak anlamıştım. Bu isimde filmde tek bir kişiyi akla getiriyor Richard Rich. Kendisi filmin başlarında More'ye iş için yalvarıp sadıklık sözü verirken daha sonraları mevki, makam para için onun aleyhine yalancı şahitlik yapmayı kabul ediyor. Bunu yaparken zerre utanmada duymuyor. (Türk siyaseti kısa özet.) Fakat filmin adının onunla bir ilgisi yokmuş. More'nin yakın arkadaşı olan Desiderius Erasmus, Thomas More için omnium horarum homo (her mevsime dayanan adam) demiş. Filmin adı da bu deyişten alınmış.
Filmi izleyenlere ya da More'nin hayatına araştıranlara sorum. Sizce More, Angelikan Kilisesi'ni hukuka aykırı olduğu için mi reddetti yoksa inançları için mi?