Salam♡ Bir süre önce kendi kendime "Ya acaba ben sevmeyi bilmiyor olabilir miyim?" diye düşünüp, ChatGPT’yle biraz muhabbet ettikten sonra bana bu kitabı önermişti. Kitap beni hissiyat olarak üniversite zamanına götürdü. Başlarda psikoloji değil de sanki sevmenin fizyolojisini okuyormuş gibi…devamıSalam♡
Bir süre önce kendi kendime "Ya acaba ben sevmeyi bilmiyor olabilir miyim?" diye düşünüp, ChatGPT’yle biraz muhabbet ettikten sonra bana bu kitabı önermişti.
Kitap beni hissiyat olarak üniversite zamanına götürdü. Başlarda psikoloji değil de sanki sevmenin fizyolojisini okuyormuş gibi hissettim, çünkü çok açıklayıcı bir şekilde neden ve nasıl yaptığımızı anlatmış. Hasta sevgi türlerini okurken yalan yok, "3. sınıf hastalığım" kabardı. Neredeyse her örnekte kendimden şüphe ettim: "Galiba ben de böyle yapmışım, bende de bu durum var mı?"
Sevmeyi her zaman aşktan ayrı tutmuşumdur; aşkı bir duygu, sevmenin ise bundan çok daha fazlası olduğunu düşünürdüm. Ama daha önce sevmenin öğrenilebilecek bir sanat olduğu fikrine hiç yaklaşmamıştım. Hep arkadaşıma birine yürümenin bir sanat olduğunu söylerdim: Ne o öyle "selam, naber?" falan. Bu değil, bunları herkes yapıyor :)
Şimdi artık sevmenin bir sanat olduğuna kitap beni ikna etti diyebilirim.
Aklımda yer etmesini istediğim, görünce üzerine tekrar düşünmemi gerektirecek kısımlara parça parça değinmek istiyorum.
Aslında sevme eyleminin karşıdaki insanla değil, tamamen kendimizle ilgili olduğu fikrinden ilerliyoruz. Birine "Seni seviyorum" demek değil mesele; mesele sevebilme yeteneğine sahip olmak.
📍𝙾𝚕𝚐𝚞𝚗𝚕𝚊ş𝚖𝚊𝚖ış 𝚜𝚎𝚟𝚐𝚒, "𝚂𝚎𝚗𝚒 𝚜𝚎𝚟𝚒𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖, çü𝚗𝚔ü 𝚜𝚊𝚗𝚊 𝚐𝚎𝚛𝚎𝚔𝚜𝚒𝚗𝚒𝚖𝚒𝚖 𝚟𝚊𝚛" 𝚍𝚎𝚛. 𝙾𝚕𝚐𝚞𝚗𝚕𝚊ş𝚖ış 𝚜𝚎𝚟𝚐𝚒𝚗𝚒𝚗 𝚜ö𝚢𝚕𝚎𝚍𝚒ğ𝚒 𝚒𝚜𝚎 "𝚂𝚊𝚗𝚊 𝚐𝚎𝚛𝚎𝚔𝚜𝚒𝚗𝚒𝚖𝚒𝚖 𝚟𝚊𝚛, çü𝚗𝚔ü 𝚜𝚎𝚗𝚒 𝚜𝚎𝚟𝚒𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖."📍
Anne ve baba sevgisi hakkında söylenenleri çok düşündüm. Sevginin bile fazlasının zararlı olduğunu, yokluğunun da psikolojimizde nelere yol açtığını az çok biliyoruz. Ama burada altta yatan nedenin, anne sevgisinin kopyalanamaz ve üretilemez, baba sevgisinin ise koşullu sevgi olduğu fikrine daha önce hiç bu açıdan bakmamıştım.
Çoğu zaman karıştırılan cinsel istek ve sevgi arasındaki farkı çok basit bir ayrımla açıklamış:
📍"𝚂𝚎𝚟𝚐𝚒, 𝚌𝚒𝚗𝚜𝚎𝚕 𝚋𝚒𝚛𝚕𝚎ş𝚖𝚎 𝚒𝚜𝚝𝚎ğ𝚒 𝚢𝚊𝚛𝚊𝚝𝚊𝚋𝚒𝚕𝚒𝚛. 𝙱𝚞 𝚍𝚞𝚛𝚞𝚖𝚍𝚊 𝚋𝚎𝚍𝚎𝚗𝚜𝚎𝚕 𝚋𝚒𝚛𝚕𝚎ş𝚖𝚎𝚍𝚎 𝚑ü𝚔𝚖𝚎𝚝𝚖𝚎 𝚢𝚊 𝚍𝚊 𝚑ı𝚛𝚜 𝚢𝚒𝚝𝚎𝚛, ş𝚎𝚏𝚔𝚊𝚝 𝚘𝚛𝚝𝚊𝚢𝚊 çı𝚔𝚊𝚛." 𝚈𝚊𝚕𝚗ı𝚣𝚌𝚊 𝚊𝚛𝚣𝚞 𝚟𝚎 ç𝚎𝚔𝚒𝚖 𝚎𝚜𝚊𝚜𝚕ı 𝚌𝚒𝚗𝚜𝚎𝚕 𝚜𝚎𝚟𝚐𝚒, 𝚜𝚊𝚍𝚎𝚌𝚎 𝚒𝚔𝚒 𝚔𝚒ş𝚒𝚕𝚒𝚔 𝚢𝚊𝚕𝚗ı𝚣𝚕ı𝚔𝚝ı𝚛.
En çok etkilendiğim bölüm - kendini sevme kısmındaki anlatımdı. Hep başkalarını bu kadar severken, hatta tanımadığımız insanlara bile bu kadar şefkatliyken, neden bunun yarısını bile kendimiz için yapamıyoruz?
Kitap şöyle diyor:
📍"𝙱𝚊ş𝚔𝚊𝚕𝚊𝚛ı𝚗ı 𝚜𝚎𝚟𝚎𝚋𝚒𝚕𝚖𝚎 𝚢𝚎𝚝𝚒𝚜𝚒𝚗𝚎 𝚜𝚊𝚑𝚒𝚙 𝚒𝚗𝚜𝚊𝚗𝚕𝚊𝚛𝚍𝚊 𝚔𝚎𝚗𝚍𝚒𝚗𝚎 𝚜𝚎𝚟𝚐𝚒 𝚍𝚎 𝚟𝚊𝚛𝚍ı𝚛. 𝚈𝚊𝚗𝚒 𝚔𝚎𝚗𝚍𝚒𝚗𝚒 𝚜𝚎𝚟𝚖𝚒𝚢𝚘𝚛𝚜𝚊𝚗, 𝚊𝚜𝚕ı𝚗𝚍𝚊 𝚋𝚊ş𝚔𝚊𝚕𝚊𝚛ı𝚗ı 𝚍𝚊 𝚐𝚎𝚛ç𝚎𝚔𝚝𝚎𝚗 𝚜𝚎𝚟𝚖𝚒𝚢𝚘𝚛𝚜𝚞𝚗𝚍𝚞𝚛. Çü𝚗𝚔ü 𝚋𝚞, 𝚝𝚎𝚖𝚎𝚕𝚍𝚎 𝚜𝚎𝚟𝚎𝚋𝚒𝚕𝚖𝚎 𝚢𝚎𝚝𝚎𝚗𝚎ğ𝚒𝚗𝚒𝚗 𝚎𝚔𝚜𝚒𝚔𝚕𝚒ğ𝚒𝚍𝚒𝚛." 📍
Bu bölümde bencillikle kendini sevmenin farkı da güzelce anlatılmış ve kendini sevmenin de temelinde ilgi, sorumluluk, saygı ve bilginin olduğundan söz ediyor.
Aslında farklı sevgi türlerinin (anne-baba, kardeş, cinsel, tanrısal sevgi) ortak noktasının bir olma deneyimine dayandığından bahsediyor. Aynı zamanda sevme sanatında önemli özelliklerden olan yoğunlaşma sorununun da kendimizle yalnız kalamamaktan kaynaklandığını söylüyor. En son ne zaman sadece oturup salt düşüncelerimi dinlediğimi hatırlamıyorum bile, hep bir şeylerle meşgulüm.
Çocukluk elementlerine bağlı hastalıklı sevgi türlerinde çok açıklayıcı örnekler vardı. Anne odaklı hastalıklı sevgide narsist erkeğin aldatmaya uzanan yolu, baba odaklı versiyonda kadınlarla anlaşamamanın nedeninin aslında küçük kızlara gösterilen baba sevgisine karşı gizli nefret olması ilginçti. Ama bana en garip gelen şuydu: Kavga ve geçimsizliklerini gizleyen sevgisiz anne-baba ilişkisiyle büyüyen kızlarda, ileride sakin bağlılığın şüpheciliğinden kurtulmak için zaman zaman kavga çıkarmak amacıyla eşlerini bilerek kışkırtmaları.
Uygulama bölümünde, sevmeyi tam bir sanat şeklinde ele alarak gereken nitelik ve gereksinimlerden bahsediyor. Adeta "Ben sevmek için doğru kişiyi bekliyorum" klişesini yıkıyor.
Kitabın sadece bu kısmını okusaydım, bana birazcık duygusuz gelebilirdi. Ancak, ilk kısımlarla ilişkilendirilince ne demek istediği anlaşılıyor ve arada verdiği kitap önerileriyle de bunu pekiştiriyor.
En son kafamda ampul yaktıran cümle:
📍"𝙱𝚒𝚕𝚒𝚗ç𝚕𝚒 𝚘𝚕𝚊𝚛𝚊𝚔 𝚜𝚎𝚟𝚒𝚕𝚖𝚎𝚖𝚎𝚔𝚝𝚎𝚗 𝚔𝚘𝚛𝚔𝚊𝚗 𝚋𝚒𝚛𝚒, 𝚊𝚜𝚕ı𝚗𝚍𝚊 𝚋𝚒𝚕𝚒𝚗ç𝚊𝚕𝚝ı𝚗𝚍𝚊 𝚜𝚎𝚟𝚖𝚎𝚔𝚝𝚎𝚗 𝚔𝚘𝚛𝚔𝚝𝚞ğ𝚞𝚗𝚞 𝚏𝚊𝚛𝚔 𝚎𝚝𝚖𝚎𝚕𝚒𝚍𝚒𝚛."📍
Hələlik...