Spoiler içeriyor
İlk filmi yeğenlerle toplanık izlemiştik. Yoğun istek üzerine ikincisini de izlemeye karar verdik. Bu sefer Groot'a benzeyen yeğenim de bizimleydi ve Groot'un olmadığı her sahnede "Hani nerdeyim ben?, Ben burada da yokum." deyip durdu. Bebek Groot ne kadar tatlıysa Eymen…devamıİlk filmi yeğenlerle toplanık izlemiştik. Yoğun istek üzerine ikincisini de izlemeye karar verdik. Bu sefer Groot'a benzeyen yeğenim de bizimleydi ve Groot'un olmadığı her sahnede "Hani nerdeyim ben?, Ben burada da yokum." deyip durdu. Bebek Groot ne kadar tatlıysa Eymen de en az onun kadar tatlıydı bence. Bir de tüm gün "Adım Groot, adım Groot... " demese iyiydi artık sorularıma cevap alamıyorum sadece adım Groot diyor sanırım işini biraz fazla ciddiye aldı.
Filme gelecek olursak; ilk filmde daha çok sıkıldığımı hatırlıyorum çünkü o ekip olma süreci, aralarındaki ilişki çok samimi gelmemişti ama bu filmde o bağ oluşmuş gibi hissettim.
Görsel olarak da çok beğendim. O renk cümbüşü ve Yondu'nun son yolculuğu beni çok duygulandırdı. Yaa ben Yondu'ya üzülecek insan değidim son sahnelerde öyle bir duygulandım ki ağlamamak için zor durdum.
Ego karakteri de bizi gereksiz ümitlendirdi yaa ne güzel Star Lord'un babası ortaya çıktı diye sevinmiştim. Adının hakkını verdi gerçekten.
Bu arada Ego'nun o değişik mavimsi enerjisi dünyada yayılmaya devam ettiğinde gözüm dünyadaki süper kahramanları aradı. Yani sonuçta onlar da dünyadan sorumlu en azından o sıvının ne olduğunu araştırsalar yaa. (Uzun süredir sadece ve sadece Marvel izlediğim için her yerden onlar çıkacak diye bekliyorum sanırım biraz ara vermem gerekecek ama bırakamıyorum.)
Neysee
Drax'a bu bölümde hem çok güldüm hem de aşırı sinir oldum özellikle de Mantis'e her iğrenç deyişinde "Yaa yaa sen önce kendi tipine bak!" diyesim geliyordu. Önceki bölümde ona çok üzülmüştüm ama artık sevmiyorum.
Mantis çok minnoştu ve Groot ondan da minnoştu. Onu kucağıma alıp sarılmak istiyorum bu normal mi?
Her adım Groot dediğinde Rocket'in ne dediğini anlayıp çevirmesi çok tatlıydı.
Biri de Rocket'in türünü doğru söylesin yaa. Tavşan oldu, fare oldu, tilki oldu... Bi rakun olamadı garibim.
Gamora'yı nedense çok beğeniyorum. Asla sevmediğim o yeşil renk onda o kadar güzel duruyor ki bayılıyorum ona. Nebula ile aralarının düzelmesi, son kısımda sarılmaları o kadar çok hoşuma gitti ki çünkü Nebula'ya da çok üzüldüm; babası yüzünden çok acı çekmişti ve tüm olanların sorumlusunun Gamora olduğunu düşünüyordu. En azından bu konuya açıklık getirdiler de her an bir yerden Nebula çıkacak diye düşünmeyeceğiz artık.
Son olarak Peter Quill. Bu bölümde hayat hikayesini daha çok görüyoruz ve yer yer ona çok üzülüyoruz. En azından ben çok üzüldüm. Tam babasına kavuştu derken babasını kaybetti, her iki anlamda da. Yondu yaa :(
Filmin en sevdiğim kısmı; sahneler ve karakterlerle bütünleşen müzikti. Müziklerini çok beğendim. Bir de filmin komik olmasını sevdim. Yer yer yapılan espriler, herhangi bir karakterin bir olaya tepkisi bile güldürmüştü.
Genel olarak beğenidiğimiz bir filmdi tavsiye ederim.