Türk edebiyatında eşi benzerine rastlanılmamış bir örnek Tersine Dünya. Kadınların erkeklerin yerini aldığı, cinsiyet rollerinin değiştiği bir dünya karşılıyor bizleri kitap başlar başlamaz. Orhan Kemal, toplumcu gerçekçi birçok yazarda olduğu gibi o dönemin halk ağzını üslup ediniyor cümlelerini kurarken. Argo…devamıTürk edebiyatında eşi benzerine rastlanılmamış bir örnek Tersine Dünya. Kadınların erkeklerin yerini aldığı, cinsiyet rollerinin değiştiği bir dünya karşılıyor bizleri kitap başlar başlamaz. Orhan Kemal, toplumcu gerçekçi birçok yazarda olduğu gibi o dönemin halk ağzını üslup ediniyor cümlelerini kurarken. Argo ve küfürler sayfalarca raks ediyor. (Toplumcu gerçekçi olması illa bu kadar argo kullanılacağı anlamına gelmez. Bu biraz da tercih ve içeriğe göre değişen bir durum.)
Orhan Kemal'in yaşadığı dönem; toplumda kadın erkek eşitsizliğinin fazlasıyla hüküm sürdüğü, erkeklerin tabiri yerindeyse krallar gibi yaşadığı yahut karısı ve evlatları önünde kendini öyle gördüğü, kadına şiddetin fazlaca olduğu bir dönem... Orhan Kemal, bu durumu tersine çevirir; Kadınlar gücü elinde tutar. Erkekler, ev erkeği olurlar. Tabak, çanak yıkamakla meşguldürler. Kadınlar, erkeklerin küçük tanrısı olmuşlardır ve kocalarına şiddet uygularlar... Erkekler nazik ve uysal görünürler, mahallede diğer erkeklerle dedikodu yapmaktan çekinmezler. Kadınlarsa, akıllarında ha bire erkekler... sürekli cezaevlerinde geçirirler ömürlerini. Gözü bir erkek gördü mü giderler peşinden ve hâl ne olursa olsun o erkeği elde etmeye çalışırlar...
Ve Orhan Kemal, ataerkil düzendeki şiddettin, baskının, olumsuzlukların, dengesizliklerin hepsini kadınların gücü ele geçirdikleri, toplumun gardiyanından Fabrikatörürüne kadar kadınlar tarafından yönetildiği bir düzende de insanın karşısına çıkarıyor. Mesele gerçekten cinsiyet mi?.. Yoksa mesele "Güç" ten mi ibaret? Okuruna bu soruyu soruyor Orhan Kemal.
Bu sorguyu yaparken de geçmiş dönemlerdeki veya --günümüz olarak da düşünülebilir-- kadınlarla empati kurabilir okur. Fakat bu köprü kurulduktan sonra işler karışıyor... Değişen dünyaya bakıyorsun... E yine aynı dünya; Bu sefer de kadınlar cellat olmuşlar... Bazen insanın sadece insanca bakması gereken şeyler var. Kadın ve erkeğiz. Hepimiz Allah'ın kullarıyız. Fıtrat farklılıklarımızdan kaynaklı bazı özelliklerle ayrılıyoruz ancak mesele "İnsanlık" olduğunda şahsen biriz. Vahşi her yerde vahşi... Günahkâr her yerde günahkâr... Sinsi ve şeytan her yerde öyle... Ne kadınlar melek, ne erkekler iblis...
İncelemenin sonuna yaklaşırken İslam dininde meleklerin cinsiyetinin olmaması ne güzel bir eşitlik örneği. Kadın da erkek de insan ve ikisinin de nefsi var. Arzuları ve iradesi var... Meleklere böyle zaafiyetler verilmemiş, bir tarafı bir taraftan üstün tutan bir şey olsaydı güçlü ve kudretli varlıklar cinsiyet sahibi olurdu dinimizde... Tam bir ahenk ve düzen örneği...
Kitaba yeniden bir dönüş yaparsak Orhan Kemal'den aralara sızıp toplumsal mesajlar vermesini beklemiştim bunu ironi ile yapar diye de düşünmüştüm ancak hikâyeden çıkılmamış, karakterler kadın-erkek cinsiyet rolleri değişse bile iç düşünceleri ve oluşan sıkıntıları değişmeden mizahi bir şekilde anlatılmış. +18 ibaresi mutlaka olmalı kitapta. Çünkü bel altı pek çok unsur barındırmakla birlikte 18 yaş altına hitap eden bir yanı da yok kitabın. Fikir olarak güzel, cinsiyet rollerinin değişmesi konusu... Ancak böyle bir konuda insan daha açık mesaj bekliyor, daha çok düşünmek ve sorgulamak istiyor. Tersine Dünya, bize akıllardan çıkmayacak bir okuma sunmuyor maalesef. Yine de farklı bir örnek olduğu da kesin.