"Dünle evvelsi gün birbirinden farksızdı, onları birbirinden ayırt edebilmesi olanaksızdı; üç gün önce olmuş bir şey de yirmi gün önce olmuş bir şey de sonuçta ona eskiden olup bitmiş bir şey olarak görünüyordu. Böylece, o ayırdına varamadan, zaman akıp gidiyordu."…devamı"Dünle evvelsi gün birbirinden farksızdı, onları birbirinden ayırt edebilmesi olanaksızdı; üç gün önce olmuş bir şey de yirmi gün önce olmuş bir şey de sonuçta ona eskiden olup bitmiş bir şey olarak görünüyordu. Böylece, o ayırdına varamadan, zaman akıp gidiyordu." (s.73).
Ne kadar da karantina günlerimizin özeti gibi bir alıntı değil mi? Zaman kavramını kenara koymuş gibi hissediyoruz ama aslında o akmaya, bir şekilde bizi ileriye götürmeye devam ediyor...
Aslında kitap hakkında bir post girmeyecektim. Buzzati'nin hayat ve zaman kavramı ile ilgili yaptığı tespitler içinde boğulduğum ve kitapla ilgili söylemek istediğim tonlarca şeyi bir araya getirmeyi beceremeyecegimi düşündüğümden. Ama rahat duramadım yine, buradayım.
Kitabın hikâyesi, kendi isteği dışında, sınırı koruyan bir kaleye atanan asker Drogo'nun burada geçirdiği günleri ve varoluşsal sancılarını konu ediniyor. Kale, ölü bir sınırdadır, yıllardır ne savaş, ne en ufak bir hareketlenme olmuştur. Üstelik sınırın ardında bir çöl vardır; Tatar Çölü... Askerler ümitle düşmanın bu çölden geleceğine ve onların da kahraman olacağına inanırlar. Drogo da bu ümitli bekleyişin esiri olur ve günler o fark etmeden akıp gider.
İnsanın ümitle hayatının değişeceğini beklemesi, bir de üstüne eline bir çok fırsat geçmişken bunun için hiçbir şey yapmaması tuhaf bir paradoks değil mi? Bir bekleyişin, bir ümidin insanın hayatını kendisi bile farketmeden nasıl bir hiçe çevirebileceğinin öyküsü aslında bu. İnsanın zaman ile yaptığı kavga. Ve hep zamanın galip gelmesi... Gençliğine güvenip bir şeyler beklemenin esiri olmayan insan var mıdır? Sanmam. Hayat tam da böyle bir şey.
***
Sevgili Drogo,
İnsan bu hayata, nasıl yaşayacağını ya da bu hayatın kurallarını bilerek gelmiyor. Sen bu kaleden çıkmayı, zamanı yenmeyi ve kendini bulmayı başaramadın diye bunu bir eksiklik zannetme. Bunu başarmak kolay değil. Sen yıllarca savaş meydanında kahraman olmayı bekledin, ama aslında bunun beyhude bir istek olduğunu, hayatın öyle de böyle de silinip gideceğini unuttun. Hepimiz bu hikayeyi yaşayarak öğreniyoruz, sadece sen değil. Bir de ömrümüzdeki en önemli şeyin kariyerimiz olduğunu zannederek aslında nasıl da büyük bir gaflete düşeriz! Sessiz sakin, kendini arayarak, belki bularak geçirilen bir ömür de aslında kahramanlık unvanına layıktır. Sen aslında bir kahramansın, bana gelecek kaygısıyla dolup taştığım şu günlerde ilham oldun. Karantina'nın belki de bizim kalemizden dışarı çıkabilmek, varolusumuzu anlamlandırabilmek için bir fırsat olduğunu bana hatırlattın.
Yalnızlığına da acıma sakın Drogo, bu dünyada yalnız olmayan yoktur.
Hoşçakal Drogo,
uzayda biri.