Klişe... Bu kelimeyi çok severim. Hatta fazlasıyla çok severim. Değerli arkadaşlar, bu film bir klişedir. Yani emperyalist, kapitalist amaçlı bir film. Ben bu filmi izlediğim zaman senaryonun kurgusuna çok güldüm. Aslında kendime güldüm demek daha doğru. Nedenini açıklamam gerekirse filmin…devamıKlişe... Bu kelimeyi çok severim. Hatta fazlasıyla çok severim. Değerli arkadaşlar, bu film bir klişedir. Yani emperyalist, kapitalist amaçlı bir film. Ben bu filmi izlediğim zaman senaryonun kurgusuna çok güldüm. Aslında kendime güldüm demek daha doğru. Nedenini açıklamam gerekirse filmin senaryo kurgusu aşırı basit bir kurguya dayandırılmış ve sadece ve sadece dikkat çekilebilmesi için birkaç bilim dalıyla eklendirilmeler yapılmış. Yine aynı şekilde ‘yapılmaya çalışılmış’ cümlesi daha doğru bir ifade. Dostlarım, hikaye yazım şekli olarak filmde kullanılan teknik tamamıyla ‘Geleneksel’anlatı biçimi.
Özetle aslında şudur: Karakterin hayatı güzel gider, bir sorunla karşılaşır, bu sorunu sorgular ve çözümleme arayışına girer, sonrasında tüm çabası boşa gider, hikaye başa döner sonrasında karakterin dış bir unsurla hikayeye tekrar geri dönmesi sağlanır ve sonunda karakter amacına ulaşır.
Bu tarz öyküleme üzerine kurulu binlerce film vardır. Filmleri izleriz fakat bunun farkında olmayız. Çünkü filmlerin içerisinde yapılan süslemeler bu hikaye akışını geri plana atar. Oysaki hikaye ilerleyişi iki filmde de aynıdır. Farklı olan sadece konudur. Üzücü bir cümle olacak ama hikaye anlatımı aslında binlerce filmde aynıdır fakat konu farklıdır. Bu tarz anlatım şekillerine örnek filmler verecek olursam akış olarak oldukça bilinen, Who Am I? Filmi ve bu film... İlerleme şekli aynıdır. Şöyle bir klişe vardır ya:”Tam her şey bitti derken birden karakter tüm kötü adamları altüst etti...”
Bu filmde izlediğimiz öykünün temel yapı taşı kriptoloji bilimi. Kriptoloji bilimi şifreleme bilimidir.Tahmin edin bu bilim dalının en iyi örneği hangi kitapta kullanıldı? Dünya çapında satan, Da Vinci Şifresi(Dan Brown). İronik olan bu roman muazzam ve çok satan, bilindik bir roman olmasına rağmen gelin görün ki 2020 yapımı Enola Holmes filmi bu roman ile neredeyse birebir. Da Vinci Şifresi’nin filmi de çekildi, biraz uzundur romanı okumak yerine filmi izleyip değerlendirebilirsiniz. Bu romanda kadın karakterimize şifreleri bırakan büyükbabasıydı. Şifreyi bıraktığı torunu da kriptoloji bilimi uzmanı başrolümüz. Enole Holmes filminde de aynı şifreleme şekli kullanılıyor ve şifreleri bırakan kişi bu sefer kadın karakterimizin annesi. İronik. DV Şifresi filminde kurguya yön veren bu şifrelemeler. Bu filmde de kurguya yön veren, kelimeler üzerine dayandırılmış hikaye kurgusu. Tabii Dan Brown tarihi ve modern bir roman yazdığı için gerçekliğin dozunu iyi bir şekilde ayarlamış. Fakat Enole Holmes filminde sadece üç saniyelik bir görüntüden Enole karakteri filmde kullanılan tüm kavramları analiz ediyor. Yahu film çekiyorsun, kurmaca bir hikaye tamam onu da anladım da Sherlock Holmes bile bir analizi yapabilmek için gözlemler ve tüm gözlemlerini not eder. Bu gözlemleri de Watson ile paylaşır biraz biraz ki Watson sayesinde bizim de fikrimiz olabilsin. Peki buna da tamam.
Bellek dediğimiz kavram insan beyninde boyutlara ayrılır. Bunlar görsel bellek, işitsel bellek vs. Bu kavramları ayırt edebilmek ve değerlendirebilmesini yapıp sonuca ulaşabilmek için analitik zekanın çok üst düzeyde olması gerekir. Zaten farkettiyseniz bunları karakterimizin barındırdığını anlatan replik/sahneler var. Tüm kütüphanedeki kitapları annesi okutmuş,her türlü bilgiyi vermiş vs. Karakter çok zeki olamaz mı sorusu akıllara gelebilir. Fakat bu tarz sorulara her zaman şöyle bir cevabım olur. Bir zihnin kabiliyetinin ortaya çıkarmak için o zihnin, tamamen olgunlaşmış ve tecrübe edinmiş bir zihin olması gerekir. Üst düzey zeka seviyesi olan insanların basit konularda rahatsızlık çektiğini herkes bilir. Madem bu kadar üst seviyesi olan bir karakter yazıyorsun bu karakterin illaki bir zaafı olması gerek. Cevaplayayım filmde karakterimizin zaafı dış dünyayı hiç tanımıyor olması bu soruya bir cevap olarak düşünülmüş. Peki benim filme sorum şu: dış dünya hakkında hiçbir şey bilmeyen bir insanın dış dünya ile ilgili tüm analitik değerlendirmeleri nasıl doğru çıkabilir?
Sanırım bu soru filmle ilgili tüm fikrimi ortaya koyuyor. Belirtmek isterim ki bu bir Netflix projesi. Netflix ya da benzeri platformlar ticari amaçla iş yapar.Ben henüz Netflix’in ticari kaygısız iki projesini izledim.Sonuç olarak kendime gülmemin sebebi bu filmde gerçekleşecek tüm şeyleri bildiğim halde neden bu filmi izleyip başka bir şey yapmıyor oluşumdu.Ticari amaç taşıyan filmlerin açıkları gün gibi ortaya çıkar daima.Çünkü bu tarz filmlerin soru sorulmaya ihtiyacı olmadığı düşünülüyor.Nitekim öyle de oluyor. Basit.Ticari filmleri özetleyen çok sevdiğim bir sözüm vardır:”Bu amacı taşıyan filmlerin kurguları basittir.Fakat süslemeleri olağanüstüdür.”Bu filmde de ‘oyuncular’, mekanlar,kostümler,dekorlar çok güzel birer ‘süs’ örneği.Evet itiraf ediyorum 2 saate yakın bir süremi sadece süs izlemeye ayırdım.
Klişeler sadece olaylardır. Onları anlatanlar, klişeleri klişe olmaktan öteye taşırlar ve böylece klişe kelimesi bir anlam kazanmış olur. Bu sözlerle de değerlendirmemi sonlandırmak isterim.