Gözlerimi odaklamayı öğrenince, ezilmiş çimenlere vuran gün ışığına baktım ve hayatlarının tatlı uğraşlarıyla meşgul olan gayretli insanlar gördüm. Ne oldu... ah, eskilerin bütün o gayretkeşliğine ne oldu? -Dune Tanrı İmparatoru, Frank Herbert
Spoiler içeriyor
İçinizi ısıtırken aynı zamanda hayata, insanlığa dair konularda size dokunabilen, yer yer mesajlar veren film çok nadir bulursunuz. İşte o nadir bulunan filmlerden biri de About Time. Türkçesi Zamanda Aşk diye çevrilirken maalesef çevirmenlerin azizliğine uğramıştır. Neden? Çünkü konu sadece…devamıİçinizi ısıtırken aynı zamanda hayata, insanlığa dair konularda size dokunabilen, yer yer mesajlar veren film çok nadir bulursunuz. İşte o nadir bulunan filmlerden biri de About Time. Türkçesi Zamanda Aşk diye çevrilirken maalesef çevirmenlerin azizliğine uğramıştır. Neden? Çünkü konu sadece aşk değil, aşkın ötesinde bir şeyler olan bizleriz, yaşamlarımız veya en önemlisi yaşayamadıklarımız... Bu filmi izlerken kendime sordum. Acaba geçmişe gitsem gerçekten bir şeyleri değiştirmek ister miydim? Elbette! Fakat şunu unutmamalıyız ki etrafımızdakileri değiştiremeyiz, Tim ilk aşkına açıldığında da zaten bunu fark etmişti. Peki kendimizi değiştirebilir miydik? İlk aklıma gelen şark kurnazlığı oldu. Sınavların cevaplarını alıp çok iyi notlar alarak başarıya ulaşmak fakat sonra düşündüm ben o notları aldıktan sonra bu beni daha zeki bir insan yapmayacaktı. Aslında filmde Tim'in sonlara doğru zamanda yolculuk yapmayı bırakması da bu yüzden. Bizi biz yapan deneyimlerimizdir, her şeyi farklı yapsaydık zaten biz olamazdık.
Kim bilir belki de paralel evrenlerin birinde zaten bir şeyleri farklı yapıyoruzudur...
Farklı, alışık olmadığımız türden bir büyülü gerçeklik filmi. Postmodern bir Frankenstein anlatısıyla karşımıza çıkıp feminist bir tonda toplum eleştirisi yapıyor. Filmde cinsellik önemli bir yer kaplıyor ve kadının cinsel gelişimi/özgürlüğü hakkında toplumla bizi karşı karşıya getiriyor. Sadece bunla da kalmayıp…devamıFarklı, alışık olmadığımız türden bir büyülü gerçeklik filmi. Postmodern bir Frankenstein anlatısıyla karşımıza çıkıp feminist bir tonda toplum eleştirisi yapıyor. Filmde cinsellik önemli bir yer kaplıyor ve kadının cinsel gelişimi/özgürlüğü hakkında toplumla bizi karşı karşıya getiriyor. Sadece bunla da kalmayıp kadının entelektüel anlamda ilermesi ve prangalandırılmaya çalışılıp nasıl başarılı olamadıklarını izliyoruz. Saf ve temiz bir beynin ahlâkî normlarla ve gerçek dünyayla karşılaşmadan ki süreçleri seyirciyi düşünmeye itiyor. Ancak şuna da dikkat çekmek gerekir ki filmde rahatsız edici ve özellikle problematik noktalar oldukça var. Pedofiliye kayan kısmı kabul edilemez.
Dipnot: Emma Stone Oscar'ı kesinlikle hak etmiş.
Spoiler içeriyor
Bir korku filmi sever olarak gayet beğendiğim ve tatmin olduğum bir yapım diyebilirim. Birkaç soru işareti bırakan, saçma diyebileceğimiz şeyler var ama izleme zevkini yarıda kesmiyor. Açıkçası imdb puanının bu kadar düşük olması şaşırtıcı. Bana göre filmin başarısı birçok ögeyi…devamıBir korku filmi sever olarak gayet beğendiğim ve tatmin olduğum bir yapım diyebilirim. Birkaç soru işareti bırakan, saçma diyebileceğimiz şeyler var ama izleme zevkini yarıda kesmiyor. Açıkçası imdb puanının bu kadar düşük olması şaşırtıcı. Bana göre filmin başarısı birçok ögeyi bir arada bulundurmasından kaynaklıydı. Bu ögelere gelirsek -benimde en beğendiğim tür olan- folklorik korkudan yararlanması, bölgenin halk inanışları hakkında bilgi vermesi oldu. Bunla yetinmeyip bölgenin sadece doğaüstü yanından değil gerçekten de bir intihar ormanı olmasından bahsetmesiydi. Bildiğiniz üzere bu orman gerçekten de Japonya'da var. Adı Aokigahara ormanı olarak geçiyor, Fuji Dağı'nın kuzeybatısında kalıyor. Ama dediğim gibi hikâye sadece bu ögelerle de sınırlı kalmıyor karakterimizin de arka planda bir hikâyesi, travması var ve bu ormanla bir şekilde bağlanıyor. Hatta onu ölüme sürüklüyor. Gizem, gerilim, folklorik korku ve orman... Bir korku filmi için gayet yeterli tanımlamalar. Gel gelelim soru işareti olan kısımlara. Öncelikle Aiden'a güvenip güvenmemek arasında çok kaldım ki film bunu iyi yansıtmış bence. Ormanın insanın üzerinde oynadığı doğaüstü bir şey seyircinin beynine şüphe tohumları ekti, aynı Sara gibi. Bizde Sara'nın gözünden baktığımızda onun gibi düşündük ama sonda anladık ki hepsi Sara'nın beynine çoktan girmiş. Protein barı kulübede görmesi veya Aiden'ın telefonunda Jess'i görmesi hepsi ormanın büyüsüydü. Sonda Jess'in kurtulmasına sevindim lâkin Sara'nın ölmesine üzüldüm çünkü çok çabalamıştı. Fakat filmin burda bize göstermek istediği diğer şey ortaya çıktı aslında. Jess o travması sayesinde güçlü kalmayı başarmıştı, Sara ise suçluluk ve korku duygusunun kurbanı oldu çünkü beyni buna müsaitti.
Beni avutsun diye de yanımda iki yabancı, beyaz çiçek taşıyorum. Akıl ile güç gittiğinde bile minnetin ve karşılıklı sevgi duygusunun insanoğlunun yüreğinde yaşamaya devam ettiğine tanıklık etsin diye... -Zaman Makinesi, H.G. Wells
Zihinsel çok yönlülüğün değişim, tehlike ve belanın telafisi oluşu, gözden kaçırdığımız bir doğa yasasıdır. Çevresiyle kusursuz bir âhenk içinde yaşayan bir hayvan, mükemmel bir mekanizmadır. Alışkanlık ve içgüdü çaresiz kalmadıkça doğa zekâya asla başvurmaz. 'Değişimin ve değişime gereksinimin olmadığı yerde…devamıZihinsel çok yönlülüğün değişim, tehlike ve belanın telafisi oluşu, gözden kaçırdığımız bir doğa yasasıdır. Çevresiyle kusursuz bir âhenk içinde yaşayan bir hayvan, mükemmel bir mekanizmadır. Alışkanlık ve içgüdü çaresiz kalmadıkça doğa zekâya asla başvurmaz. 'Değişimin ve değişime gereksinimin olmadığı yerde akıl da yoktur.' Yalnızca çok çeşitli ihtiyaçları ve tehlikeleri karşılamak zorunda olan hayvanlar zekâdan paylarını alırlar.
-Zaman Makinesi, H.G. Wells
Yaşamın anlamsız olduğuna karar vermekle, yaşanılmaya değmez olduğuna karar vermek arasında fark vardır. Yaşam anlamsızdır ama yaşamaya değerdir. -Albert Camus
İnsan hayatı gizemli değildir. Çözülecek bir problem değil, deneyimlenecek bir gerçekliktir. -Dune Çocukları, Frank Herbert Kitaptaki bu cümlenin filozof Kierkegaard'ın "Hayat çözülecek bir problem değil, yaşanacak bir hakikattir." Sözünden alıntı olması dikkatimden kaçmadı.
Hayat memat meseleleriyle ilgili karar vermesi gereken kişi ya kararını vermeli ya da sarkaç gibi bir uçtan diğerine savrulmayı kabullenmeliydi. Paul durağanlığın doğal olmayan şeylerin en tehlikelisi olduğunu söylerdi hep. Kalıcı olan tek şey değişkenlikti. Önemli olan tek şey değişimdi.…devamıHayat memat meseleleriyle ilgili karar vermesi gereken kişi ya kararını vermeli ya da sarkaç gibi bir uçtan diğerine savrulmayı kabullenmeliydi. Paul durağanlığın doğal olmayan şeylerin en tehlikelisi olduğunu söylerdi hep. Kalıcı olan tek şey değişkenlikti. Önemli olan tek şey değişimdi.
-Dune Çocukları, Frank Herbert