Spoiler içeriyor
-Artık yapmam gereken tek bir şey olduğunu anladım: Hiçbir şey. Ne mal mülk, ne hatıralar, ne arkadaş... Ne aşk, ne de bir bağ istiyorum. Bunların hepsi birer tuzak.
-Peki yaşamak için paran var mı?
-Yeterince var, anne.
-Bu önemli. Her…devamı-Artık yapmam gereken tek bir şey olduğunu anladım: Hiçbir şey. Ne mal mülk, ne hatıralar, ne arkadaş... Ne aşk, ne de bir bağ istiyorum. Bunların hepsi birer tuzak.
-Peki yaşamak için paran var mı?
-Yeterince var, anne.
-Bu önemli. Her şeyden de vazgeçmemek gerekir.
Spoiler içeriyor
Bulduğumuz eski bir eser Kral Midas'ın gerçek hikayesini ortaya çıkardı. Bu eser sevgi uğruna fedakarlık adlı bi papirüs. Orda kendisi Apollo için bütün düşmanlarını yenen çok güçlü bir kral olarak gösteriliyor. Apollo da Kral Midas'a üç altın parçası olan bi…devamıBulduğumuz eski bir eser Kral Midas'ın gerçek hikayesini ortaya çıkardı. Bu eser sevgi uğruna fedakarlık adlı bi papirüs. Orda kendisi Apollo için bütün düşmanlarını yenen çok güçlü bir kral olarak gösteriliyor. Apollo da Kral Midas'a üç altın parçası olan bi gerdanlık vererek teşekkür ediyor. Bu öyle bir gerdanlık ki onu takan kişi dokunduğu her şeyi altına dönüştürebiliyor. Tabii Midasta yığınlarla altın biriktiriyor. Elini dokundurduğu her şey o değerli metale dönüşüyor. Ama bu altın dokunuş kısa sürede bi lanet halini alıyor. Kızı ona sarılmak için geliyor ve tabii o da altına dönüşüyor. Midas yıkılıyor ve Apollo'nun yanına gidip merhamet için yalvarıyor. Apollo Midas'a o gerdanlıktan kurtulmasını, üç parçanın her birini dünyanın farklı yerlerindeki maketlerde bı Tanrıya adamasını söylüyor. Midas kızını tekrar yaşama döndürebilmek için büyük gücünden vazgeçerek Apollo'nun talimatlarını yerine getiriyor. Başka bir deyişle sevgi uğruna bi fedakarlık yapıyor.
-Efsaneye göre Apollo Midas'a önemli bir ders vermiş.
-Ne dersi?
- Servetin aslında insanlardan daha değerli olmadığını göstermiş.
- Ve sevginin uğruna fedakarlık yapmaya değer olduğunu.
-Evet, doğru.
Eski bir Kürt hikâyesine göre; gölde yaşayan bir kaplumbağa, her gün etrafında kanat çırparak yükselen kuşlara özenip uçmayı, gölün karşı kıyısına geçmeyi diler. Dileğini kuşlara söyler, kuşlar da: “Uçabilirsin. Kaplumbağalar da uçar.” diye yanıtlar. İki kuş, kaplumbağaya bir dal uzatırlar…devamıEski bir Kürt hikâyesine göre; gölde yaşayan bir kaplumbağa, her gün etrafında kanat çırparak yükselen kuşlara özenip uçmayı, gölün karşı kıyısına geçmeyi diler. Dileğini kuşlara söyler, kuşlar da: “Uçabilirsin. Kaplumbağalar da uçar.” diye yanıtlar. İki kuş, kaplumbağaya bir dal uzatırlar ve ağzıyla dala sımsıkı tutunmasını söylerler. Kaplumbağa tutunur. Kuşlar havalandıkça, ömrü boyunca hiç çıkmadığı kadar yükseklere çıkan kaplumbağanın şaşkınlık ve heyecandan ağzı açık kalır. Ağzını açmasıyla birlikte dalı bırakır ve göle düşer. Hayatının ne bir adım gerisine ne de ilerisine. Sırtında koca bir kambur gibi taşıdığı yüküyle, eviyle, ocağıyla, usul usul yaşadığı, ait olduğu dünyasına…
Spoiler içeriyor
“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! Düşüncemizin katlanması mı güzel Zalim kaderin yumruklarına, oklarına Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter demesi mi?..." 🦜