"All I want is to live, dream, hope, to be everywhere at the same time. Life, my dear man, is short and we must live it as best we can." Uzun zaman sonra bir gönderi atmaya karar verdim çünkü Çehov…devamı"All I want is to live, dream, hope, to be everywhere at the same time. Life, my dear man, is short and we must live it as best we can."
Uzun zaman sonra bir gönderi atmaya karar verdim çünkü Çehov hakkında konuşmak, duygularımı paylaşmak ve onunla daha tanışmamış olanların benim gibi onunla geç tanışmasını engellemek istiyorum...
Ben Anton Çehov'la 6. Koğuş kitabı aracılığıyla tanıştım ve o incecik kitaba sığdırabildiği şeylere hayran kaldım. Sonrasında başka öykülerini okuma ihtiyacı duydum, acaba o öykü ustalık eseri mi yoksa kalemi hep bu kadar güzel mi merak ettim. Ve en son bu öyküsünü okudum, iyi ki de okumuşum...
Yine o kadar güzel yazmış ki... öyle güzel yüreğe dokunuyor ki, etkisinden çıkamıyorum. Ya kısacık bir kitaba sığdırabildiği bunca detay ve duyguya inanamıyorum. Okurken içim yandı, karakterlerin acısını hissettim, onlar gibi ben de yolumu bulamadım okurken. Bölümler arası geçişlerine de bayılıyorum, sürekli hikayenin başka bir boyutuna geçip ona odaklanıyor ama bunu öyle güzel yapıyor ki akışı hiç bozmuyor.
Bu öyküyü, Çehov, Moskova hayatını anlatmak için kaleme almış, aynı zamanda bir aile hayatı üzerine yoğunlaşmak istemiş (zaten isim düşündüğünde ilk aklına gelen isimler şu şekilde: Scenes from Family Life, From Family Life). Kitabımız da ana karakterimiz Alexei Laptev'in aile bağları, arkadaşlık ilişkileri ve gönül ilişkilerine odaklanıp Moskova'daki yaşamından bazı bölümler içeriyor.
Laptev, bana göre çok pasif ve aciz ama duygusal olarak da bir o kadar güçlü bir karakter. Zenginliği onu fakirleştirip yalnızlaştıran biri. Yaşadığı mutsuzluk ve etrafındaki insanların anlayışsızlığı onun içindeki iyiliği soldurmamış ama hayat sevincini elinden almış, amaçsız bir hayata sürüklemiş. Hikaye boyunca Laptev başkaları için uğraşıyor ama kendi yolunu bulmak için asla uğraşmıyor. Bir yandan ona acıdım, bir yandan da çok kızdım çünkü ne istediğine karar verebilecek kadar kendini tanımıyor ve bunun için çaba sarf etmiyor. Bence etrafımızda bizi düşünen birileri yoksa bizim herkesten önce kendimizi düşünmemiz gerek yoksa bir o yana bir bu yana sürüklenip dururuz. Laptev de tam da bu şekilde sürüklenip duruyor...
Bir diğer hakkında konuşulmaya değer karakter de Julia Sergeyevna... Size bu kadını anlatmak için 500 days of Summer'daki Summer, The Great Gatsby'deki Daisy desem onları tanıyanınız direkt nefret eder diye düşünüyorum. Ben ona olan nefretimin sebepleri hakkında birkaç şey söylemek istiyorum: Laptev'in tam aksi bir karakter olduğunu düşünüyorum. Bencil, hayat dolu ama bir o kadar da samimiyetsiz. Laptev'e hayat verebilecekken onun içindeki hayatı çürütürken bir de kendi hayatını çürüttü bence. Verdiği kararların bencilliği altında ezildi, kendine yazık etti. Tabii ona acımadım hiç çünkü yaptığın her şeyi tamamen kendin için yapıp herkesi hiçe sayıyorsan sonuçlarını da hak ediyorsundur. Julia ona verilen şansları değerlendiremedi, belki de bunların önemini hiçbir zaman anlayamadı...
Kitabın sonunda karakterlerin tavrını ve değişimlerini gösterip ucu açık bir şekilde son vermiş Çehov. Çok buruk bir şekilde bitiyor ama kitabın süreci boyunca o burukluğu hissettiğimiz için aslında realist bir son olmuş. Ben sonuna da, kitaptaki son dokunuşlara da bayıldım ve Laptev'i kalbimin bir köşesine kazıyıp onun hikayesinden kendime çok şey kattım. Umarım siz de okur ve sever, Çehov'un dünyasında benim kadar yoğun duygular yaşayıp onunla başka yolculuklara çıkmak istersiniz.
Dipnot: ben kitabın ingilizce çevirisini okudum, dili çok hafif ve güzeldi. İngilizce okumak isteyenler Çehov'un öykülerine bakabilir bence.
------------------------------------------
"If you would agree to be my wife I would give anything. Just anything. There's no price I wouldn't pay, no sacrifice I wouldn't make."
"I'm rich, but what has money given me up to now? What has this power brought me? In what way I'm happier than you? My childhood was sheer purgatory and money never saved me from birching. Money didn't help Nina when she fell ill and was dying. If I'm not loved I can't force anyone to love me, even if I were to spend a hundred million."
- Alexei Laptev
"It's not much of a life without love."