Ve herkes görünene aldanmaya hazırdı. Çünkü görünene aldanmak, hayatı dayanılır kılmanın ilk şartıydı." Diyebilirsin ki bir insanı fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim... Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark…devamıVe herkes görünene aldanmaya hazırdı.
Çünkü görünene aldanmak, hayatı dayanılır kılmanın ilk şartıydı."
Diyebilirsin ki bir insanı fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim... Seni az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin küçük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece 2 harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri Başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi.
Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum demek, seni kendimden çok biliyorum demektir. Bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım demektir. Belki de az her şey demektir. Ve Belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
☆Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur..
Zaten her şey bir umutla başlamamış mıydı ?
"Ruhumdaki düğümler fazlasıyla sıkı. Kimsenin onları çözecek kadar ince tırnakları yok. Bense çoktan vazgeçtim tırnaklarımı uzatmaktan." Hayatın kulislerinde gezdiği için sahneden nefret eden biri gibi. Uzaktan bakabilmek olup bitenlere onu yaşayan değil, var olan değil, gören ve iğrenen haline getiriyor.…devamı"Ruhumdaki düğümler fazlasıyla sıkı. Kimsenin onları çözecek kadar ince tırnakları yok.
Bense çoktan vazgeçtim tırnaklarımı uzatmaktan."
Hayatın kulislerinde gezdiği için sahneden nefret eden biri gibi. Uzaktan bakabilmek olup bitenlere onu yaşayan değil, var olan değil, gören ve iğrenen haline getiriyor. Belli bir süre sonra iğrenmenin yerini duygusuzluk ve kayıtsızlık alıyor. Dünya üzerinde oynanan gündelik hayat oyununun kurallarını, onlara uymayacak kadar iyi tanıyor.
"Yanıtı olmayan bir soru olarak geldim dünyaya. Ve sorusu olmayan yanıt gibi de gidiyorum."
“ İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun, yine de hafiftir hayat. Çünkü altı deliktir. Delikse ölümdür! Bütün kazançlar bu delikten kayıp gider!!!”
Hissetmek---ne renktir acaba? Her şeyim çoktan ölmüş bir çocuğun eski fotoğraf albümüne yapıştırılmış, renkli bir prenses tipografisini anımsatıyor. İstemeden varım ve istemeden öleceğim. Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum. Bir insanın…devamıHissetmek---ne renktir acaba?
Her şeyim çoktan ölmüş bir çocuğun eski fotoğraf albümüne yapıştırılmış, renkli bir prenses tipografisini anımsatıyor.
İstemeden varım ve istemeden öleceğim. Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum.
Bir insanın aklının biraz kıt olduğunu, en iyi, başkalarına zarar vermeden espri yapamamasından anlarsınız.
Anlamak için, kendimi yok ettim. Anlamak, sevmeyi unutmaktır.
"Bana sayılı günlerde bir sonsuzluk verdin ve bu küçük sonsuzluk için sana ne kadar minnettarım bilemezsin" "Kendin olmakla o kadar meşgulsün ki ne kadar eşsiz olduğunun farkında değilsin." Bazen ilk görüşte bilirsin, o insan senin kaderindir. Bazen bir ömür ararsın……devamı"Bana sayılı günlerde bir sonsuzluk verdin ve bu küçük sonsuzluk için sana ne kadar minnettarım bilemezsin"
"Kendin olmakla o kadar meşgulsün ki ne kadar eşsiz olduğunun farkında değilsin."
Bazen ilk görüşte bilirsin, o insan senin kaderindir. Bazen bir ömür ararsın… Bulunmaz.
'Görünüşe göre dünya dilek gerçekleştiren bir fabrika değil. Bu diyarlarda kalmaya çalışıp sana gıcıklık yapmaya devam edeceğim'
"eğer gökkuşağı istiyorsan yağmurla başa çıkman gerekir."
"Bu bir metafor. Öldürücü şeyi dişlerinin arasına koyuyorsun ama ona seni öldürme gücünü vermiyorsun"
Denizin tek hüneri şiddetli darbelerdir. Ve ara sırada olsa, kendini daha güçlü hissetme şansı. Ve yine hayatta güçlü olmanın çok gerekli değil fakat kendini güçlü hissetmenin önemli olduğunu, en azından bir kere bile olsa kendini tartmanın, bi kere bile olsa…devamıDenizin tek hüneri şiddetli darbelerdir. Ve ara sırada olsa, kendini daha güçlü hissetme şansı. Ve yine hayatta güçlü olmanın çok gerekli değil fakat kendini güçlü hissetmenin önemli olduğunu, en azından bir kere bile olsa kendini tartmanın, bi kere bile olsa kendini insanlığın en antik koşulları içinde bulmanın ,tek başına yüzleşmenin gerektiğini biliyorum. ''
kavurucu güneş'te, bir parça gölge gibiydi, uçsuz bucaksız çölde, bir vaha, yaralı kalbe ise, yumuşacık bir merhem gibiydi. korkup, kuyudan öteye gidemezken biz, korkmadan, nehirlere daldı o, akıntıya karşı yüzmekten hiç çekinmeden. bir bulut gibi yalnız dolaşırdı, ama yine de…devamıkavurucu güneş'te,
bir parça gölge gibiydi,
uçsuz bucaksız çölde, bir vaha,
yaralı kalbe ise,
yumuşacık bir merhem gibiydi.
korkup, kuyudan öteye gidemezken biz,
korkmadan, nehirlere daldı o,
akıntıya karşı yüzmekten hiç çekinmeden.
bir bulut gibi yalnız dolaşırdı,
ama yine de bizim en iyi arkadaşımızdı.
nerelere kayboldu...
bulalım onu...
" Doğru kişinin yanında duruyorsanız yerdeki 1.257 fitlik bir tümseğin bir çan kulesinden daha yüksek hissettirebileceğini öğrendim.” "Günleri hatırlamayız anları hatırlarız." " Bu hayatımızın en güzel yanı herkesten farklı biri olabilmek." "Bu korkunç günleri atlatamaycakmışız gibi hissediyorum."
"Yüzümde bir gülümsemeyle kollarınıza koşuyor olsaydım, o zaman siz de benim şu anda gördüklerimi görür müydünüz?" "Ve biliyorum ki yaşamda asıl önemli olan ne kadar güçlü olduğun değil, kendini ne kadar güçlü hissettiğindir." Eğer hayatta bir şey istiyorsan, peşini bırakma…devamı"Yüzümde bir gülümsemeyle kollarınıza koşuyor olsaydım, o zaman siz de benim şu anda gördüklerimi görür müydünüz?"
"Ve biliyorum ki yaşamda asıl önemli olan ne kadar güçlü olduğun değil, kendini ne kadar güçlü hissettiğindir."
Eğer hayatta bir şey istiyorsan, peşini bırakma ve ulaştığında sıkıca sarıl ona."
"Televizyon olmadığı için pencereden bulut seyretmeye başladım. Oradaki yayın çok iyi, haberleri daha güvenilir."
"
“Zaman ve mekanı aşabilen tek şey sevgidir.” Eskiden gökyüzüne bakar, yıldızlar arasındaki yerimizi merak ederdik. Şimdi yere bakıp topraktaki yerimiz için endişeleniyoruz.