Kalbimi bıraktığım satırlardan, "İnsan olmakla değil, âşık olmakla ilgiliyim. Onu seyrederken sebepsiz gülümsüyorum. İkimize de hükmeden bir şey var, diye düşünüyorum. Buna aşk diyelim ve kendimizi bırakalım. İradelerimiz dışında bir gücün egemenliğine girmiş olmanın hafifliğini hissedelim. Gürültücü kaldıktan ve fısıldayan…devamıKalbimi bıraktığım satırlardan,
"İnsan olmakla değil, âşık olmakla ilgiliyim.
Onu seyrederken sebepsiz gülümsüyorum. İkimize de hükmeden bir şey var, diye düşünüyorum. Buna aşk diyelim ve kendimizi bırakalım. İradelerimiz dışında bir gücün egemenliğine girmiş olmanın hafifliğini hissedelim. Gürültücü kaldıktan ve fısıldayan ahlâktan uzak olmanın tadını çıkaralım. Hüznü sadece hüzün olarak değil, dinginlik olarak da yaşayalım. Birbirimizi yavaşça bir gündüz uykusunun derinliğine bırakalım, sonra da bir çocukluk hatırasından geri alalım. Varlıklarımız ânı tamamen doldursun ve zaman, giyinik ya da çıplak, bedenlerimizden başka bir şey olmasın. Zaman bedenlerimizden başka bir şey olmasın."
Şule Gürbüz'ü okurum hatrıma Peyami Safa gelir, Şule Gürbüz'ü okurum hatrıma Rilke gelir... İşte bu üç isim benim hayatıma sindi, koku bıraktı, karanlıklar sundu bir taraftan meşaleyi de elime verdi. Cânım Şule Gürbüz'ü okuduğunuz vakit onun bu iki isme ne…devamıŞule Gürbüz'ü okurum hatrıma Peyami Safa gelir, Şule Gürbüz'ü okurum hatrıma Rilke gelir... İşte bu üç isim benim hayatıma sindi, koku bıraktı, karanlıklar sundu bir taraftan meşaleyi de elime verdi. Cânım Şule Gürbüz'ü okuduğunuz vakit onun bu iki isme ne kadar yakından yürüdüğünü göreceksiniz. Bu dünyadaki soyut kavramları onun sayesinde tatmak ve tadına doyamamak öylesine güzeldi ki... Bu kitabında en çok da acıyı savunduğunu gördüm cânım yazarımın. Acıdan şifâ bulduğumuzu. Acıyla beslendiğimizi... Belki de acıya tapmamız gerektiğini...
Bakın ne diyor:
""Hangi taş ezdi seni tadın böyle güzelleşmiş?"
Ben de kalbimi açıyorum onun sorusuna, duymayı öğrenebilmek için.
Sevgili Erdal Öz ile tanışma kitabım oldu kendileri. Toplumcu Gerçekçi Aydını ele alan bir romanı olan "Yaralısın"da esas olarak bir adamın evinde solcu kitapları bulundurması üzerine hapse atılmasını ve ne yazık ki orada gördüğü insanlık dışı işkenceleri anlatıyor. Bu roman…devamıSevgili Erdal Öz ile tanışma kitabım oldu kendileri. Toplumcu Gerçekçi Aydını ele alan bir romanı olan "Yaralısın"da esas olarak bir adamın evinde solcu kitapları bulundurması üzerine hapse atılmasını ve ne yazık ki orada gördüğü insanlık dışı işkenceleri anlatıyor. Bu roman öyle bir roman ki insanlık nedir bunu tokat misali çarpıyor yüreğimize. Kitaptaki karakterlerin her birinin isminin Nuri olması, bu Nuriler üzerinden yaşanan ağır darbelerin anlatılması çok etkileyiciydi. Bu hikâyeye karşın sevgili Erdal Öz'ün dili oldukca duru ve akışkan. Kitap ayrıca 1975 Orhan Kemal Roman Armağanına da sahip.
Barış Bıçakçı'dan okuduğum ilk kitap. Nefisti... İnsan hayatındaki sıradanlıkları, o sıradanlıkların şiirselliğini öylesine güzel bir dille anlatmış ki sevgili Barış Bey etkilenmemek elde değildi doğrusu. Kitap boyunca bizim ne büyük çaresizliklerimiz varmış dedim, bizim ne büyük kaçırdığımız sıradanlıklarımız varmış. İnsan…devamıBarış Bıçakçı'dan okuduğum ilk kitap.
Nefisti... İnsan hayatındaki sıradanlıkları, o sıradanlıkların şiirselliğini öylesine güzel bir dille anlatmış ki sevgili Barış Bey etkilenmemek elde değildi doğrusu. Kitap boyunca bizim ne büyük çaresizliklerimiz varmış dedim, bizim ne büyük kaçırdığımız sıradanlıklarımız varmış. İnsan bazan göremiyor, gözünün önündeki o güzellikleri kaçırıyor. İşte bu kitapta tam da bu güzellikleri gözümün önüne getirdi.
Ve aşk... Aşkın güzelliği, Nihal karakterinin aşka düştükten sonraki ruhunun bedenini göz alıcı bir şekilde değiştirişi öylesine güzeldi ki. En çok da bir öneriyle okuduğu kitapları Ender ile konuşmaları, o odada birlikte kitap konuşmalarını hayranlıkla düşledim. Ben bu kitabı hayranlıkla düşledim. Bir insanla kitap konuşabilmek o insanın kalbini okumaya yeltenmekmiş. Bakın Ender ne diyor;
" Benden okumak için kitap önermemi isteyenlerin kalbimi de istediklerini sanıyordum, hâlâ da öyle!"
Hâlâ da öyle...
İki arkadaşın evlerine kısa süreli kalmak için gelen bir misafire aşık olmalarını anlatan nefis bir kitaptı. Bunun yanı sıra çok da güzel psikolojik tahliller vardı kitapta. Misal bir yerde Çetin diyordu ki;
"Aslına bakarsan Çetin, Nihal, biz ona aşık olduğumuzda varlık kazandı, fiziksel özellikleri belirginleşti, daha bir güzelleşti, çekicileşti; hatırlanır oldu."
Aslında dedim kendime güzel olan beden değil de o bedene öz güzelliğini veren ruh. Bizim o ruha yüklediğimiz anlam dolu aşk.
İyi ki bu kitap gönlüme yer edindi, iyi ki...
An itibariyle bitirdiğim film... Benimçün öyle bir film ki ne desem az kalır. Şiirsel bir yapıt, hele ki film de öyle sahneler var ki oturup saatlerce sürse yine de hiç sıkılmadan izlerim o sahneleri. Petzold ile tanışma filmim oldu kendileri…devamıAn itibariyle bitirdiğim film...
Benimçün öyle bir film ki ne desem az kalır. Şiirsel bir yapıt, hele ki film de öyle sahneler var ki oturup saatlerce sürse yine de hiç sıkılmadan izlerim o sahneleri. Petzold ile tanışma filmim oldu kendileri öyle ki daimi olacağa benziyor.
"Undine" esasında su perisi demekmiş. Bir insana aşık olup insan sureti almış. İnandığı mite göre Undine kendisine aşık olan adamı öldürmeliymiş. Böylesi bir efsaneye yaslanan bu film, "Undine" isimli bir kadının dramını anlatır. Başlarda sevdiği adamın kendisini aldattığını öğrenen Undine kendi yalnızlığına çekilir ve susar. Tam da bu esnada karşısına çıkan Christoph'un aşkıyla yeniden canlanır. İkilinin aşkı üzerine kurulan ve bunun yanında mistik unsurları da bünyesinde barındıran bu film tek kelimeyle şahaneydi. Hele ki o müziği, Berlin'in şiir gibi sokaklarında birleşince bir sanat eseri ortaya çıktı. Sırf o köprüde yürüme sahnesi için bile izlenilir...
Turgut Uyar, İkinci Yeni akımının önde gelen temsilcilerinden birisidir. Onun "Göğe Bakma Durağı" şiir kitabı içerisinde de yine bu akıma bağlı kalarak yazdığı birçok şiirine rastlarız. Uyar'ın şiirleri bağlı olduğu akım dolayısıyla oldukça kapalıdır. Dildeki sapmaları, kelimeleri oldukları anlamlarından çıkararak…devamıTurgut Uyar, İkinci Yeni akımının önde gelen temsilcilerinden birisidir. Onun "Göğe Bakma Durağı" şiir kitabı içerisinde de yine bu akıma bağlı kalarak yazdığı birçok şiirine rastlarız. Uyar'ın şiirleri bağlı olduğu akım dolayısıyla oldukça kapalıdır. Dildeki sapmaları, kelimeleri oldukları anlamlarından çıkararak soyutlaştırması bu zorlaştırmaya tabi tutulabilir.
"Göğe Bakma Durağı" nı okumak benimçün çok ayrıydı. Genel mânâ da çok zorlandığım şiirlerdir onun şiirleri zâten. Ama öte yandan onun şiirlerine sinmişlik hissi tarifsiz. O kadar çok sevdiğim ve kalbimde taşıyacağım şiiri var ki...
Mesela "Geyikli Gece" enfes bir şiirdir. Hepimizin gecesini sarmış sarmalamıştır sanki o gece de...
Mesela "Kan Uyku" şiiri. Orada der ki Uyar,
"Bir biz ikimiz varız güzel öbürleri hep çirkin."
Ve daha nicesi...
Turgut Uyar hep başkaydı benim için. İyi ki geçmiş dizeleriyle bu dünyadan, iyi ki... 🌿
Okurken Cahit Zarifoğlu'nun kalbi olmak istediğim bir kitap. Bu kitap bir günce, ama yaşamanın da kitabı aynı zamanda. Zâten biz insanların tuttuğu günceler her birimiz için yaşamın da bir kitabı olmaz mı aslında?.. Zarifoğlu'nu anlamak zordur, en azından benimçün hep…devamıOkurken Cahit Zarifoğlu'nun kalbi olmak istediğim bir kitap. Bu kitap bir günce, ama yaşamanın da kitabı aynı zamanda. Zâten biz insanların tuttuğu günceler her birimiz için yaşamın da bir kitabı olmaz mı aslında?..
Zarifoğlu'nu anlamak zordur, en azından benimçün hep böyle olagelmiştir. Onun, buzdağının görünmeyen kısmında atan kalbini duyabilmek için yeşertmemiz gereken bir kalp olduğunu düşünürüm hep. Bu kitap da benimçün böyle bir kitap oldu işte. Kalbimin yeşerdiğini hissettim, kalbimin açıldığını ve acıyarak açıldığını hissettim. Zarifoğlu'nundaha çok daha çok sevdim. Ve bir kez daha Türk Edebiyatı içerisinde şairlerimizi, yazarlarımızı anlayabilmek ve anlamlandırabilmek adına güncenin ne kadar önemli olduğuna şahit oldum. Evet günce türü ne kadar izin dâhilinde basılmış dahi olsa yine o insanın yatak odasına izinsiz girmek gibi gelir bana. Ama onların kalbini anlayabilmemiz dahası edebiyat üzerindeki kimliklerini anlamlayabilmemiz açısından da büyük öneme sahip oluyorlar. Misal vermek gerekirse, bu kitapta Zarifoğlu aynı zamanda kimi şiirlerini de paylaşmış. Aynı zamanda sanat üzerine, şiirin "ne" liği üzerine düşüncelerini de paylaşmış. Bu düşünceleri okuyabilmek çok kıymetlidir bana kalırsa. Yer yer derince soluk alıp dinlenmek istediğim ama yorulduğum, yer yer gözlerimin dolduğu, yer yer zarif olmak böyle bir şeymiş işte dediğim o satırlarda atan kalp olmak istediğim şahane bir eser bu kitap.
"Ölüm keder doğurmaz, cançekişmelerin ortaya yaydığı bir sessizlik vardır ama, ölü toprağa sevgiyle verilir."
Rûhu şâd olsun. 🌹
"Herkes İçin Siyer" Siyer okumaya ilk giriş yapmak için oldukça uygun bir kitap bana kalırsa. İnsanın kafasını karıştırmayan, soru cevap şeklinde ilerlemesiyle daha sakin ve düzenli ilerleyen bir kitap. Kitap iki cilt halinde tasarlanmış bu ilk ciltten sonra muhakkak ikinci…devamı"Herkes İçin Siyer"
Siyer okumaya ilk giriş yapmak için oldukça uygun bir kitap bana kalırsa. İnsanın kafasını karıştırmayan, soru cevap şeklinde ilerlemesiyle daha sakin ve düzenli ilerleyen bir kitap. Kitap iki cilt halinde tasarlanmış bu ilk ciltten sonra muhakkak ikinci cildi de okuyup siyer okumalarımı artık daha da derinleştirir hale gelmek istiyorum. Şimdi biraz da ben siyerden neler öğrendim bundan bahsetmek istiyorum;
Öncelikle kendi hayatımda kasvetli bir süreçten geçerken siyer okuması yapmak bana ve ruhuma şifâ gibi geldi. İnsan hayatında çeşitli zorluklarla karşılaştığı vakit kendisine dayanak olacak birisini arıyor oluyor. Bu kişi bazan bir yazar, bazan bir şâir oluyor benimçün. Bu defa bu isim bir peygamber oldu yaşamımda. Onun yaşamından öylesine çok şey öğrendim ki... Öncelikle kendisinden aşkı öğrendim. Hem hayatında inancı uğruna çektiği çileleri bile yeşerten bir aşkı. Hem de Hatice validemize duyduğu o berrak aşkı. Ona dair söyledikleri beni çok ama çok etkiledi. Diyor ki, Hatice Validemiz için:
"Her kapı yüzüme kapanırken onun kapısı bana açıktı. Her yüz yüzüme ekşirken onun yüzü bana gülerdi. Ben Hatice'nin sevgisiyle rızıklandırıldım."
Şimdi yazarken bile ilk duyduğum, ilk okuduğum heyecanı taşıyor kalbim. Ondan bir diğer öğrendiğim şey ise ailenin sâadeti oldu. Ailesine böylesi sadık bir kimse, bir birey, bir baba. Güzel kalbiyle ikmal ettiği bir yuva. Saygı duyduğu, sevdiği ve beslediği her geçen gün yeşillendirdiği eşi ve evlatları.
Ben ondan gecenin hikmetini de öğrendim. Kendi hayatıma baktığım vakit şunu gördüm her daim, beni en bir derinden etkileyen tabloları, müzikleri, şiirleri hassaten de müzikleri hep gece keşfetmişimdir. Şimdi Efendimizin de gece keşifler yapabilmek için gözün açık olması gerektiğini gece çalışmak gerektiğini, az uyumak gerektiğini öğrendim. Ve en önemlisi de bir şeye inanıyorsak o inanç uğruna pes etmeden yola devam etmek gerekliliğini öğrendim. Belki o yolda bize taş atanlar olacak, ki muhakkak olacak, belki en yakınlarımızdan bir destek göremeyeceğiz ama kendi kalbimizle inandığımız zaman bütün bu zorluklara katlanmak gerekliliğini öğrendim. Bu bir süreç sonsuza uzanan bir açlık, daha yolun çok başındayım henüz bitmedi öğrendiklerim. Yaşamımda nefes aldıkça, okudukça onu anlamak ve görmeye nail olmak istiyorum.
Rahmet olsun.