📚 "Korkmamalıyım. Korku aklın katilidir. Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben…devamı📚 "Korkmamalıyım. Korku aklın katilidir. Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım."
Bilim-kurgu yazarı Frank Herbert'ın efsanevi Dune serisinin 1965'te yayımlanan ilk kitabını bitirme şerefine erişmiş bulunuyorum. Dokuz günde bitirdim.
Bu kitap MÜ-KEM-MEL!!!
Frank Herbert'ın çoğu insanın kafasındaki bilim-kurgu imajını yıkan bu hikayesi, uzak bir gelecekte, "Dune" adıyla bilinen Arrakis gezegeninin etrafında şekilleniyor. Suyun hayati önem taşıdığı çöl gezegeni Arrakis, imparatorluğun yönetim merkezi olmasa bile, onun kalbi sayılıyor. Çünkü bu gezegende, "melanj" isimli çok değerli bir baharat çıkarılıyor. Melanj, evrenin başka hiçbir köşesinde bulunmuyor ve hiçbir şekilde sentezlenemiyor. Yıldızlararası seyahati de mümkün kılan ve bildiğimiz anlamda bir baharat olmayan maddeyi kullanan kimselerde; uzun ömür, farkındalık artışı, algılarının açılması ve olası gelecekleri görebilme gibi birtakım etkiler gözlemleniyor. Ayrıca melanj bağımlısı olan kişilerin gözleri, akı dahil, mavileşiyor. Yirmi gramıyla gezegen satın alabileceğiniz ve evrenin en değerli maddesi sayılan bu maddenin çıkarıldığı Arrakis gezegenini ise Harkonnen Hanedanı yönetiyor. Ta ki bilinen evrenin hükümdarı Padişah İmparator IV. Shaddam, yönetimi Atreides Hanedanı'na devretmeye karar verip evrenin kaderini değiştirene kadar...
Öncelikle Frank Herbert'ın oluşturduğu "Dune" evrenine ne kadar hayran kaldığımı söylemek istiyorum. Herbert oluşturduğu evreni, karakterleri ve hikayeyi layığıyla işlemiş. Ayakları yere sağlam basan derin bir evren yaratmış.
"Dune" evreninin; kendi tarihi, dinleri, ideolojileri, müzikleri, kıyafetleri, yiyecekleri, sosyolojisi, hanedanları, halkları ve ırkları var. Yani öyle gezegenin birinde geçen alelade bir hikaye okumuyoruz. Arthur C. Clarke, Dune için; "Yüzüklerin Efendisi ile kıyaslanabilecek tek şaheser kurgu romandır." demiş.
Kitap bölümler halinde ilerliyor ve her bölümün başında okuyucuyu karşılayan alıntı bir metin bulunuyor. Bu metinler, evren içi yazıtlar olduğu için hem Dune evreninin temelini kuvvetlendiriyor, hem de kitabın felsefesini oluşturuyor.
Yazarın betimlemelerine bayılmamak mümkün değil. Yeni bir bölüme girdiğimizde, genelde mekanlar birkaç satırda kısa ve öz bir şekilde betimleniyor. Kafanızda mekanı çok rahat bir şekilde canlandırabiliyorsunuz. Kitabı bitirdiğimde, daha ilk bölümlerde betimlemenen mekanları bile ince ayrıntılarına kadar hatırlayabildiğimi farkettim. Kısacası, mekan betimlemeleri harika.
Mekanlar gibi karakterlerin dış görünüşleri de çok iyi betimlenmiş. Dolayısıyla, hiçbir şekilde Dune filmlerindeki görüntülere veya konsept resimlere rastlamadan bu kitabı okuyacak olursanız dahi, karakterleri kafanızda oluşturmakta ve canlandırmakta hiçbir zorluk çekmeyeceksiniz. Ben kitabı okumadan önce filminin görüntülerine maruz kaldığım için, görüntüsünü gördüğüm karakterleri kafamda ister istemez hep filmdeki oyuncularının yüzleri ile canlandırdım. Ama bu beni pek de rahatsız etmedi. Sebebi ise filmin cast seçiminin mükemmel olması. Kitaptaki karakterlerin tasviri ile filmdeki oyuncuların görünüşü büyük ölçüde örtüşüyor. Bu yüzden karakterleri kafanızda canlandırma sıkıntısını yaşamayacaksınızdır.
Aynı şekilde karakterlerin ruh hâlleri, motivasyonları iç çatışmaları okuyucuya çok ayrıntılı ve anlaşılır bir şekilde anlatılıyor. Karakter gelişimleri de 700 sayfa boyunca okuyucuya tane tane sunuluyor.
Dediğim gibi kitabın temeli çok sağlam: Atreidesler, Harkonnenlar, Bene Gesseritler, Fremenler, Sardaukarlar, Landsraad, CHOAM ve Spacing Guild gibi "Dune" evreninin bu temel unsurları öylece anlatılıp geçilmiyor. Hepsinin hikayede yeri çok büyük ve köklü geçmişlere sahipler. Zaten kitabın sonunda "Dune Ekolojisi" ve "Dune Dini" başlıkları altında bazılarının geçmişi çok ayrıntılı bir şekilde açıklanıyor.
Başlarda kitabın 1965 yılında yazıldığına inanmakta zorluk çektiğimi söyleyebilirim. 2021 yılında yaşayanlar olarak, bazılarımızın günümüz kafasıyla bile hayal edemeyeceği bazı şeyleri Frank Herbert 1965'te hayal ederek yazıya dökmüş.
Başta da belirttiğim üzere; Herbert bize bilim-kurgunun öyle uzayda "çiyuv çiyuv" diye yapılan lazer savaşlarından ibaret olmadığını göstermiş. Tamam, bu kitapta da bunun gibi bazı bilim-kurgu unsurları yine var, olsun o kadarı da. Ama bu unsurlar, hiçbir zaman okuyucuyu Dune'a çeken unsurlar ve hikayenin ana odağı olmuyor. Okuyucuyu Dune'a çeken şey hikayenin epikliği, ölçeği, olay örgüsü ve ana karakteri genç Paul Atreides.
Dune, bir bilim-kurgu romanından beklemeyeceğiniz derecede; siyaset, din, mitoloji, psikoloji, sosyoloji, ekonomi, edebiyat ve felsefeden besleniyor. Özenle hazırlanmış altı kitabın 3200 sayfasının temelini de, bu unsurların yarattığı derinlik oluşturuyor.
Bütün bu saydıklarım yüzünden Dune'un elinizde akıp gitmemesi işten değil. Elbette 700 sayfayı öyle bir çırpıda bitiremezsiniz, sonuçta kitabın bir ağırlığı var. Ancak sıkı bir okuyucuysanız bu kitabı birkaç günde bitirmeniz çok olası.
Kitabın dini yönünden bahsedeyim: Hikayede Hıristiyanlık'tan, Budizm'den ve özellikle İslam dininden fazlasıyla esintiler görüyoruz. Dune dini İslam ile büyük benzerlikler taşımakla beraber, Dune'da özellikle Arrakis yerlisi olan Fremenler tarafından kullanılan pek çok terim ve isim, çoğunlukla İslam terminolojisinden ve Arapça dilinden geliyor. Örnek olarak; Şeyh Hulud, şüheda, cihat, seyyidina kelimelerini verebilirim.
Terimlerden bahsetmişken; kitabın arkasında geniş bir sözlük bulunuyor. Terim karmaşası yaşamamanız adına, kitapta anlamını bilmediğiniz terimleri gördüğünüzde son sayfalardaki Dune Terminolojisi bölümünü açıp, oradan terimin anlamına bakabilirsiniz. Bu sözlük bölümü spoiler içermiyor, içiniz rahat olsun.
Son olarak kitabın çevirisine değinmek istiyorum: Kitabın çevirmeni Dost Körpe, Dune serisini zamanında Kabalcı Yayınları'nda çevirmiş. 2015'ten sonra da İthaki Yayınları'nın yeniden bastığı -benim de okumuş olduğum- seriyi bir daha çevirmiş. Yani, Kabalcı Yayınların'na yaptığı çeviriyi bir daha yaparak ve hataları düzelterek İthaki Yayınevi'ne sunmuş. Ayrıca yeni çeviride, eski çeviriye göre bazı basitleştirmeler yapılmış, okuyucunun kitabı daha kolay anlaması sağlanmış. Ben bu basitleştirilmiş çeviriye sahip olanı, Yani İthaki Yayınları'nın çıkardığı seriyi aldım ve okuyorum.
Ekşi Sözlük ve benzeri bazı sitelerde, bahsettiğim iki çeviriyi yapan çevirmen Dost Körpe hakkında bazı kötü yorumlar okudum. Büyük bir kitle Körpe'nin yaptığı Kabalcı ve İthaki çevirisini beğenmemiş ve Sarmal Yayınları'nın çevirisini daha beğendiklerini söylemiş. Sarmal ve Kabalcı çevirileri eski çeviriler ve bildiğim kadarıyla yazım ve noktalama hatalarına sahipler. İthaki çevirisi ise en yeni çeviri. Ayrıca eski basımları bulmak çok zor. Dediğim gibi ben İthaki Yayınları'ndan okuyorum. Herhangi bir yazım ve noktalama hatasına denk gelmedim. Çeviriden de bir rahatsızlık duymadım açıkçası. Bunun sebebi referans alacağım bir başka çeviriyi okumamış olmam olabilir. Sarmal'ın çevirisi daha iyidir belki de, bilmiyorum. İki çeviriden de okumuş olanlara danışmak lazım.
Bu arada serinin bu ilk kitabı kendi içinde güzel bir şekilde sonlanıyor. Bu yüzden Dune'u tek bir kitap olarak da, seri olarak da bitirebilirsiniz. Devam kitaplarını okumak size kalmış. Ancak kitabı bitirdikten sonra Paul'u bir kahraman olarak gördüyseniz bence siz Dune Mesihi'ni de bir okuyun. Sonraki kitaplara da oradan devam edersiniz.
Serinin hiçbir kitabında, kitabın arka kapağındaki yazıları okumayın. Bazen spoiler sayılabilecek yazılar yazılıyor. Bu yazıları okuduğunuz takdirde kitabın heyecanını biraz kaçırabilirsiniz.
Sözü fazla uzatmayayım: Kendimi Herbert'ın oluşturduğu bu derin evreni gerek felsefi yönden, gerekse dini yönden daha ayrıntılı bir şekilde eleştirip, inceleyecek kadar donanımlı birisi olarak görmüyorum. Söyleyecek tek bir şeyim var: Dune'u okuyun, okutturun...
📝 Kitaptan birkaç alıntı:
"Dünya dört şeyin üzerinde durur: Bilgelerin ilmi, yücelerin adaleti, haklıların duası ve yiğitlerin cesareti."
"Bir şeyi kim yok edebiliyorsa, onun gerçek kontrolüne o sahiptir."
“Dilekler balık olsa, hepimiz ağ atardık."
👤 Yazar: Frank Herbert
📅 İlk Basım Yılı: 1965
📄 Sayfa Sayısı: 712
Kitapta beğenmediğim yer veya eksik gördüğüm bir şey yok. "Şu şöyle olsaydı daha iyi olurdu." dedirtecek bir yerle de karşılaşmadım. Dolayısıyla puan kıramıyorum.
🔎 Puanım 10/10