Flow filminin Oscar alması ve Türkiye'nin animasyon filmleri üzerine biraz konuşmak istiyorum. Öncelikle Flow Letonya yapımı bir bağımsız animasyon filmi. Letonya'nın dışında Fransa ve Belçika stüdyoları da destek vermiş sanırım. Filmin toplam bütçesi 3,5m$. Bu bir animasyon filmi için düşük…devamıFlow filminin Oscar alması ve Türkiye'nin animasyon filmleri üzerine biraz konuşmak istiyorum. Öncelikle Flow Letonya yapımı bir bağımsız animasyon filmi. Letonya'nın dışında Fransa ve Belçika stüdyoları da destek vermiş sanırım.
Filmin toplam bütçesi 3,5m$. Bu bir animasyon filmi için düşük diyebileceğimiz bir bütçe. Özellikle Disney ya da DreamWorks stüdyolarının bütçelerinin yanında küçük bir bütçe ama bu düşük bütçe yanıltmasın Disney ya da büyük stüdyoların çalışanları kadar kalabalık değil bu ekip. Filmin sonunda cast'ı bekleyenlerdenimdir hep. Bu filmde de bekledim ve tahmin ettiğinden çok küçük bir ekibin yapmış olduğunu gördüm. Bu yapılan işe saygımı daha da arttırdı. Böyle küçük bir ekiple böylesine güzel bir filmi yapmak gerçekten takdire şayan. Özellikle yönetmen Gints Zilbadolis sadece yönetmenlik yapmakla kalmamış senaryo, sinematografi, sanat yönetmenliğini ve hatta müziğe kadar el atmış. Özellikle filmde uzun planların tek bir elden çıktığını bize çok bariz gösteriyor. Gerek hikayesi gerek tarzı gerek kurgusu olsun çok profesyonel bir iş. Bunu sadece bizim gibi kalitesiz animasyonlar yapan ülkeler değil animasyonun lokomotifi diyebileceğimiz büyük stüdyoların bile örnek alacağını düşünüyorum. Zira son üç yıldır Oscar en iyi animasyon ödülünü, almasına alışkın olduğumuz Disney ya da benzer bir stüdyo almıyor. Bu aslında animasyon filmlerine olan bakışın biraz değiştiğini gösteriyor bize. Zira Disney ve benzeri stüdyolar genelde belirli bir kalıpta yapılan benzer hikayeleri bize sunuyor. Artık ödül almak ve adınızı duyurmak istiyorsanız daha farklı işler yapmak zorundasınız.
Gelelim Türkiye'den çıkan animasyon filmlerine. Özellikle yakın zamanda çıkanlara değinmek istiyorum. Çünkü hemen hemen her stüdyo iyi kötü bir film yapıyor ve vizyona giriyor. Türkiye'deki animasyon filmlerini ben aslında biraz Recep İvedik vb. saçma sapan komedi filmlerine benzetiyorum. Çünkü düşük bütçelerle, kısa zamanda ve kalitesiz bir şekilde yapılıyor. Bunun nedeni tamamen ticari olması. Sinema'nın yedinci sanat olarak adlandırıldığı düşünürsek animasyon filmlerinin çok daha sanatsal olması gerektiğini düşünüyorum ama gel gelelim Türkiye'de bundan söz etmek çok zor. İçinde bulunduğumuz ekonomik ve sosyal krizin sonuçlarını aslında her alanda her sektörde sertçe bir şekilde görüyoruz. Yapılan işler tamamen şu güdü ile yapılıyor "Bir koyalım üç alalım." Animasyon filminin garanti gişesi var gözüyle bakılması da cabası çünkü bir çocuk artı bir ebeveyn bileti olarak bakıyor yapımcılar. Yani 1+1 gibi. Neyse öncelikle Türkiye'deki animasyon stüdyoları çoğunlukla TRT'nin tekelinde. Stüdyolar düzenli para ödemelerinden dolayı TRT ile çalışmayı tercih ediyorlar 2000'lerin sonu 2010'ların başı sektör(Tv'de yayınlanan yerli içerikler) henüz çok yeni iken işten anlayan ya da anlamayan farketmeksizin bu sektöre girdi. İlerleyen zamanla TRT yapımcı stüdyoların parasını kısmaya başladı daha sonra çoğunlukla kendi adamlarının bulunduğu yapımları almaya başladı diyebiliriz. Bir nevi tekelleşti. Bunu şu an dizi sektöründe de yapmaya çalışıyorlar. Kültürümüz geleneğimiz vs derken evrensellikten uzak yapay ve sığ projelerle doldu taştı sektör. Çizgi filmin asıl amacından çok bir propaganda aracına dönüştürüldü. Sanat tarafını da bir kenara atıp ticari boyutuna önem verdiler. Haliyle bir nebzeden sonra izlenmemeye başlandı. Şu an TRT çocuk kanalına bakarsanız artık eskiye oranla dış yapımların arttığını söyleyebilirim. Bunun nedeni artık çocukların izlerken sıkılması, iyiyi ve kötüyü bariz bir şekilde ayırt edebilmeleri. TRT'nin sıkıcı ve propagandalı çizgi filmleri yerine eğlenceli, izlerken keyif aldığı cartoon network veya Disney channel izlediğini görebilirsiniz. İzlenmeler azalınca TRT tarz değiştirmektense benzer içeriklerine devam etti ama buna devam ederken enflasyonla beraber masrafları artan stüdyolara eskilere nazaran daha az para teklif etmeye başladı. Bir kaç stüdyo yönünü daha çok para getirisi olan sinemaya yöneltti. Bununla beraber bu sefer marka telif haklarına sahip olan TRT, sinemaya da el attı.Sinema filmlerine destek veren TRT dizilerde yaptığı benzer propaganda ve kısıtlamarı sinema filmlerinde de yapmaya devam etti. Bu da filmlerin giderek daha az izlenmesine sebep oldu. Başlarda yerli animasyon filmlerine izleyiciler tarafından desteklenirken düşen kaliteyle beraber bu destek azaldı. Özellikle sinema bilet fiyatlarının artışı izleyicileri daha seçici yapmaya yöneltti diyebiliriz. Bizim buradan çıkartmamız gereken ders aslında çok basit. Türkiye'deki animasyon stüdyoları çok kalabalık ekiplerden oluşmuyor. Çok fazla bütçeleri olmuyor fakat içerisinde bulundurduğu senaristinden tutun yönetmenine kadar çoğunluğu alaylı işten anlamayan yandaş kişilerce tarafından yapılıyorlar. Bu durumu hepsi için söylemiyorum ama çoğunluğu böyle maalesef. Daha güzel senaryo yazabilen senaristlerimiz var daha iyi yönetmenlerimiz daha iyi sanatçılarımız var ama yeteri kadar destek görmediği sürece bizim gelişmemiz imkansız.Propagandaları bir kenara bırakıp evrensel ve insanlığa hitap eden sanatsal çalışmalar yapmadığımız sürece bir arpa boyu yol alamayacağız gibi duruyor.
Flow filmine tekrardan bakacak olursak daha önce belirttiğim gibi ekip gayet mütevazı diyebileceğimiz şekilde çok az kişiden oluşuyor. Türkiye'deki stüdyolarla hemen hemen aynı diyebiliriz. Bunun dışında Flow tamamen ücretsiz bir yazılım olan Blender ile yapılmış. Ülkemizde hala Maya veya 3Ds Max kullanılıyor çoğunlukla. Bedava olan bu yazılımla yapılmış filmler oldukça az ülkemizde. Stüdyolar bütçelerinden kısacaksa çalışanların maaşlarından değil bu tip uygulamalara giderek azaltmalı bence. Yani özetlersek üretilen içeriğin evrensel ve benzersiz olması diğer etkenlerin önüne geçerek onu ileriye taşıyor. Sadece taşımakla kalmıyor arkasından geleceklere ise yön gösteriyor. Bütçeler veya diğer bahanelerin arkasına saklanmaksızın bunu yapabilirsek eğer ileriye doğru gidebileceğimizi düşünürum. Tabi bunun için yerli ve milli içerik diyerek propaganda içerikli liyaketsiz işleri yapmayı bir kenara bırakıp özgün ve evrensel işler yapmaya başladığımızda ilerlemiş olacağız.
Türkiye'den Oscar alacak bir film çıkamaz mı peki? Elbette çıkar, biz bu işi gerçekten iyi yapabilen insanlara sahibiz. Onlara sahip çıkıp destek verildiğinde yapamayacakları şey yok emin olun.