Herkese selam raf ahalisi. Bana şöyle çok uzun olmayan, çıtır çerez filmler önerir misiniz? Her tür olur, ağır filmler izleyecek bir ruh halinde değilim bu aralar ama çok bomboş hikayeler olmazsa da sevinirim. Şimdiden teşekkürler✨
Mental olarak hassas bir dönemde olmak ve bunu bilmek çok garip bir his. Bunu tam olarak nasıl anlatacağımı bilemiyorum ama çok ufak şeylere çok üzülebilirim çok ufak şeylere çok sinirlenebilirim... Bunu hissetmekten ziyade biliyorum o yüzden çok ufak çatışmalardan bazen…devamıMental olarak hassas bir dönemde olmak ve bunu bilmek çok garip bir his. Bunu tam olarak nasıl anlatacağımı bilemiyorum ama çok ufak şeylere çok üzülebilirim çok ufak şeylere çok sinirlenebilirim... Bunu hissetmekten ziyade biliyorum o yüzden çok ufak çatışmalardan bazen diyaloglardan bile kaçınıyorum. Korkak olduğumdan ya da tartisamayacağımdan değil aksine iyiyim bu konuda ama anlatacak, karşı tarafın anlamamasına tahammül edecek ya da herhangi bir kalp kırıklığını kaldırabilecek mecalim yok gibi geliyor. Hiç böyle dönemlerinin oldu mu?
Derry Girls Sezon sayısı: 3 Toplam bölüm sayısı: 19 Bölüm uzunluğu: 30dk Dizi Kuzey İrlanda'da İngilizler tarafından işgal edilmiş minik bir kasabada yaşayan bir grup liseli gencin hayatını olabilecek en absürt ve en komik şekilde anlatıyor. İzlemesi keyifli, uzatmadan hikayesini…devamıDerry Girls
Sezon sayısı: 3
Toplam bölüm sayısı: 19
Bölüm uzunluğu: 30dk
Dizi Kuzey İrlanda'da İngilizler tarafından işgal edilmiş minik bir kasabada yaşayan bir grup liseli gencin hayatını olabilecek en absürt ve en komik şekilde anlatıyor. İzlemesi keyifli, uzatmadan hikayesini tadında bırakmayı bilmiş bir dizi. Netflixte yalnızca ilk iki sezonu var (Ben izlediğimde böyleydi şu an eklenmiş olabilir bilmiyorum) üçüncü sezona internetten ulaşabilirsiniz.
"Memleketimle alakalı, karışık bir ilişkim olduğunu söylemek mümkün. Yani Derry'de yaşamak şöyle bir şey: saklanacak hiçbir yeriniz yok, herkes herkesin herkes hakkında her şeyi bildiğini biliyor. Ve bazen tek istediğim sadece yalnız başıma bırakılmak." -Ne hissettiğini çok iyi anlıyorum Erin:)-
Michelle'in bir sözüyle bitirmek istiyorum: "Being a derry girl is a f*cking state of mind"
👉Bakmak isterseniz Instagram'da @yasamin_ucuna isimli bir blogum var, beklerim.👈
Mr Iglesias nam-ı diğer çevremdeki herkese zorla izletmeye çalıştığım comfort dizim. Kısaca konusundan bahsedecek olursam çeşitli sebeplerle kıyıda kalmış öğrencilerinin başarılı olması için çabalayan fazlasıyla komik bir öğretmenin hikayesini anlatıyor dizi. Bölümleri yaklaşık otuz dakika ve 26 bölümden oluşuyor. İzlerken…devamıMr Iglesias nam-ı diğer çevremdeki herkese zorla izletmeye çalıştığım comfort dizim. Kısaca konusundan bahsedecek olursam çeşitli sebeplerle kıyıda kalmış öğrencilerinin başarılı olması için çabalayan fazlasıyla komik bir öğretmenin hikayesini anlatıyor dizi. Bölümleri yaklaşık otuz dakika ve 26 bölümden oluşuyor. İzlerken kahkahalarınız yüzünden yan odadan "Neye gülüyorsun sabahtan beri?" tepkisi almanız muhtemel. (Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır :) Lafı uzatmadan hem iç ısıtıcı bir hikaye izleyeyim hem komik olsun hem de çok uzun olmasın diyorsanız eminim çok seversiniz.
Selamm bu sıralar Instagram'da açtığım minik blogumda vakit geçiriyorum. Bazen dizi film kitap öneriyorum bazen kendi yazılarımı paylaşıyorum. Gelmek isterseniz hepinizi beklerim. @yasamin_ucuna
İçimi döküp gideceğim. Her şey o kadar çirkin geliyor ki. Dışsal bir çirkinlikten bahsetmiyorum ruhsal bir çirkinlikten bahsediyorum. Herkes o kadar çirkin ki. Cümleleri ve ruhları kötü, fikirleri çirkin ve düşüncesiz. Sanki ulvi olana iyi olana hiç yer yok. Cevremde…devamıİçimi döküp gideceğim.
Her şey o kadar çirkin geliyor ki. Dışsal bir çirkinlikten bahsetmiyorum ruhsal bir çirkinlikten bahsediyorum. Herkes o kadar çirkin ki. Cümleleri ve ruhları kötü, fikirleri çirkin ve düşüncesiz. Sanki ulvi olana iyi olana hiç yer yok. Cevremde çok yakın olduğum birkaç kişi dışında kimseye tahammülüm yok. Midem bulanıyor samimiyetsizlikten, iki yüzlülükten. Bir şey yok gibi davranıyorum ama içimde iyiye güzele inanan taraf çok zarar gördü. Gerçekten iyi olan, samimi olan bir şey gördüğümde ona çok tutunuyorum onun yanında mutlu oluyorum sonra daha büyük bir bosluğa düşüyorum. Kendim çok iyi bir insan olduğumu iddia etmiyorum ama iki yüzlü değilim, kendi dogrularıma göre yaşamaya çalışıyorum ve bana zarar vermemiş kimseye bile isteye zarar vermedim. Sanırım en azından kötü olmadığımı söylemeye hakkım var.
Kendimle kaldığım her an ruhum gördüğü pisliğin altında eziliyor. Tepkisizim, ağzımı açıp tek kelime edecek mecalim yok. O kadar öfkeliyim ki daha fazla öfkelenemiyorum. Midem bulanıyor, midem bulanıyor...
Hep anlamaya çalıştım; neden bu insanlar böyle, kötü dediğim gerçekten kötü mü, her ruh kurtarılamaz mı, doğru ne, yanlış ne? Şimdi fark ediyorum bu çirkinliği asla aklım almayacak. Midem bulanıyor gerçeklikten ve sahte olan her şeyden.
Spoiler içeriyor
Dünyayı keşfetme hevesiyle yanıp tutuşan Van, Terry ve Jeff'in Kadınlar Ülkesi'ne yaptıkları geziyi konu alıyor kitap. Ana kahramanlarımızın yalnızca kadınlardan oluşan bir toplumun nasıl olacağına dair yürüttükleri önyargılı fikirlerle başlıyor hikaye. "Kadın soyut düzlemde gençtir ve dahası çekici olduklarını varsayarız.…devamıDünyayı keşfetme hevesiyle yanıp tutuşan Van, Terry ve Jeff'in Kadınlar Ülkesi'ne yaptıkları geziyi konu alıyor kitap. Ana kahramanlarımızın yalnızca kadınlardan oluşan bir toplumun nasıl olacağına dair yürüttükleri önyargılı fikirlerle başlıyor hikaye. "Kadın soyut düzlemde gençtir ve dahası çekici olduklarını varsayarız. Yaşlandıkça her nasılsa sahneden inip çoğu zaman özel mülkiyete geçerler ya da tamamen ortadan kaybolurlar." diyor 27. sayfada Van. Ama bu kadınlarda onu şaşırtan bir şey var, bu ülkenin "yaşlı" kadınları hiç de sahneden inmiş değiller. Çoğu hala ağır işlerde çalışabilecek kadar atletik ve zeki kadınlar. Bunun yanında bu ülkenin kadınlarında onların zihninde oluşan şekliyle bir "kadınsı çekicilik" yok. Buna karşın hepsi dingin bir güzelliğe sahip. Bu noktada yazar "Nasıl oluyor da tamamı kadınlardan oluşan bir toplum 'kadınsılıktan uzak' olabiliyor?" sorusunu yöneltiyor. Belki de bunun sebebi bugün kadınsılık atfettiğimiz özelliklerin kadınlıkla hiçbir alakasının olmayışıdır. Devamında kahramanlarımız ülkeyi tanımaya ve kendi toplumlarını da onlara tanıtmaya başlıyorlar. Bu noktada benim en çok ilgimi çeken bu kadınların inanışlarını ve tüm yaşamını kaplayan pür "kız kardeşlik" ve ulvi "annelik" kavramları oldu. Onlar için kutsal olan şey annelik ama eğer anne olmaya veya çocuk büyütmeye uygun olmadıklarına karar verilirse içlerindeki bütün çocuk hasretini bastırıp bu karara saygı duyacak kadar önemsiyorlar anne olmayı. Üstelik ülkede her şey çocuklara onları zorlamadan bir şeyler öğretecek, ilgi alanlarında iyi bir eğitim verecek; onlara bilgelik, sevgi, saygı ve kızkardeşlik öğretisi aşılayacak şekilde planlanmış. Yani annelik ve kızkardeşlik sadece bireyle yahut aileyle ilgili değil, tüm toplumla ilişkili. Kitapta ilgimi çeken bir diğer konu, bu toplumda kendilerini yabancı hisseden üç kaşifimizin kendi aralarında hissettiği dayanışma oldu. "Ayrıca erkek geleneği iki bin küsür yıldır devam eden adamlar olarak, kadın geleneğinden gelen bu çok daha kalabalık birliğe karşı küçük ama sağlam bir birliktik." diyor anlatıcı karakterimiz Van. Bu kısmı okurken şöyle bir not düşmüşüm: "Erkeklerin topluma ve toplumun beklentilerine yabancılıkları bir çeşit 'kardeşlik' hissetmelerine sebep oldu. Belki de bizleri "kadın dayanışması"na yiten aynı yabancılıktır." Kitapla ilgili daha söylenecek bir çok şey eminim bir o kadar da benim kaçırdıklarım var. Ama şunu söyleyebilirim toplumca kadına dayatılan roller gayet akıcı bir üslüp ve kurguyla eleştiren kitap eğer sosyolojiyle, feminizmle, ütopyalarla veya yalnızca "kadın olmak" la biraz ilgileniyorsanız favorilerinizden biri olmaya aday. Eğer kitabı okuduysanız ve atladığımı düşündüğünüz bir kısım, katıldığınız ya da katılmadığınız bir cümle varsa yazın. Başka bir okurun bu kitapta gördükleri hakkında konuşmak eminim çok keyifli olacaktır.