Yani bazen kendimi huysuz amcalar gibi hissetsemde yok arkadaş olmuyor, dayanamıyorum. Her boyayı boyamışlar, fıstık yeşili kalmış. İşin kötüsü şu iki yüzlülüğü yiyen de var. Heralde işler kötü olacak ki 3.dünya ülkelerine altı boş sexli dizi 1. dünyadada alt tabakayı…devamıYani bazen kendimi huysuz amcalar gibi hissetsemde yok arkadaş olmuyor, dayanamıyorum.
Her boyayı boyamışlar, fıstık yeşili kalmış. İşin kötüsü şu iki yüzlülüğü yiyen de var.
Heralde işler kötü olacak ki 3.dünya ülkelerine altı boş sexli dizi 1. dünyadada alt tabakayı özendirecekleri, influencerların konuşacağı, sadece lise öğrencilerini şaşırtacak yüzeysel ve taraflı belgeseller satmayı bıraktılarda bu konulara girdiler. Ya da vicdan azabıyla girip beceremediler mi? Yoksa yıllarca bu yapımlarla topladıkları ve pr ile yürüttükleri işlerine çok mu güvendiler? Eğer bu bir iç yapımsa, şu beceriksizlik, kültürsüzlük ve cehaletten sonra orda tuttuğunuz adama ayrı, verdiğiniz maaşa ayrı…
Yok eğer dış yapımsa siz kör müsünüz? Kendi verinizi okumayı mı bilmiyorsunuz (yukarda bahsettiğim stratejiler ile varolan bir platformdan bahsediyoruz) yoksa her işin altından kalkabileceğinizi cidden düşünüyor musunuz?
Hadi sen parana baktın hiç de takmadın. İşin bu. Zaten memlekette zeka sorunu var. Bu iş tavşanın suyu, topladığın izleyici kitlesinin geneli( yukarıda bahsettim) izleyip onu da tam anlamayınca ciddi ciddi tavşanın suyunun suyuna dönüşüyor. Benim aslanlarım da bu gün faydalı birşey izledik, şükür bunu da öğrendik diye ortalarda geziyor. Sorsan kitabını da okumuş gibi yapıyor. Corpolar size birşey vermek derdinde değildir. Siz birşeyleri iyi anlayın bir faydası olsun amacı gütmezler. Ama bunu normalleştiren de canına yandığımın izleyicisi.
Zaten keyfekeder uyarlanmış arada büyük kayıplar var. (Eğer bunun adı uyarlamaysa Breaking Badin uyarlamasıda Abuzer Kömürcüdür) Bunu birde çok da matah olmayan izleyici filtreleyince ortaya alternatif bir tarih ve onun inananları çıkıyor.
Şimdi bir dangalak gelip “yahu bu hayır işi mi kardeşim, niye misyon yüklensin işini yapıyor” diyecek. Biliyorum oradasın. Sadece 3 paragraftan uzun yazıyı anlayamayacak kadar salak, okuyamayacak kadar sıkılgan olduğunu umuyorum. Elinde, yıllık bir kişiden 1.000 lira gelir elde eden, ülkelere yayılmış, big data analizi yapabilen, halkla ilişkileri, sosyal danışmanları, pr birimi ve daha bir çok korkunç imkanlarla donatılmış bir şirket, masum, habersiz, bu sorumluluğu alamaz, sorumluluğu yok. 9/5 çalışan Gamze’nin, Mustafa’nın sorumluluğu var öyle mi?
Cyberpunk vardır bildin mi? Orada Corpo ratler vardır. Gerçek olmayan bir distopyayı gerçekleştirdin az önce.
Peki bir sürü rezillik çektiler niye buna bu kadar yükseldim? Çünkü bu çok bilinen bir eser değil. Sıra buna mı geldi? Dünyayı kasıp kavuran bu savaş ve ona sebep olan, sonuçlarıyla başbaşa kalan insanların samimi düşünceleri bir zahmet doğru anlaşılsın ki gerçeklikle bağımızın koptuğu bu zamanlarda Allah rızası için bir referans noktamız olsun. Zaten suyu çıkmış, herkesin bir fikri var, kendi komplo teorilerine, saklı tarihlerine inanıyor. İki dakika körükleme. O zamanlarda seks nasıldı sen onu anlat, asıl işine dön.
Ben biraz fazla tetiklendiğim için bu kitabın postunda bir büyüğümün yorumlarına bırakmıştım. Filme yorumunu da bırakayım.
“Netflix’in çektiği filmde ise Erzberger gibi politikacılar, köpeklere yemek atan, savaşın son günü kafasına göre piyade hücumu yaptırıp garp cephesinde yeni bir şey varmış dedirten generaller var. Ha bu elit Prusya’lı junker taifesi şatolarda ziyafet çekip haritada bayrakları oynatmıyor muydu, hemi de nasıl, verdun savaşında 1 e 1.1 kayıp oranını insanca bulup savaşı bir yıl sürdürüp içmeyi sürdürmüşlerdi (Erich von Falkenhayn) evet ama işte anlatmaya çalıştığım şey kitabın altmetninin bambaşka olması. Kitapta sorgulanan şey otorite veya komutadaki beceriksizlik vs değil, genel olarak bir üst jenerasyonun gidip kendi alt neslinin hayatını düşüncesizce, kendi istekleri için milyonlarla harcamasıydı. Birinci Dünya Savaşından önce avrupadaki son büyük savaş ondan 43 yıl önce vukua geldiği için savaşı bilmeyen üst nesil alt neslin kuyusunu resmen kazıyor. Çocukların öğretmenlerinden büyüklerine herkes "orduya yazılmayacak mısınız arkadaşlar" kafasındalar. İşte kitapta anlatılmak istenen savaşı yücelten bir üst nesille, koşa koşa gidip demirden duvara çarpan, sonra bunun neden böyle olduğunun farkına yavaş yavaş çok acı bir şekilde varan alt neslin hayal kırıklığıydı. Filmde ise bunun böyle olduğu daha çok elit Prusya’lı bir junkere ve onun eşyanın tabiatına tezat hareketlerine bağlanmış.
O yüzden yine bir güç yüzükleri vakası gibi, kitap okuyanlara gün yüzü göstermeyin tarzı bir yapım olmuş. Filmine ayıracağınız zamanda bence okur bitirirsiniz, üstüne tefekkürü bir ömür sürer. O yüzden ben şahsen kitabını tavsiye ederim.”
Şimdi niye buna takıldığım umarım daha iyi anlaşılır. Bunlar iyi anlaşılmayıp aman canım dendiğinde(ki burada kötü niyet var hiç eğip bükmeyelim) bir anda ortaya neyin ne olduğunu bilmeyen, aşırı gazlı “82 Şam 83 Humus 84 Atina” sloganlı ciğeri beş para etmez köpekler türüyor. Yaşamadık mı bunları? Tek tek bağlantıları kurayım mı? İnsanların canı sik değil ki canınız istediğinde oynayasınız.
~Johnny Silverhand