Sunucuda bu dizinin konusu geçtiği zaman "hadi izleyelim" geyiği döndürmüştük. Gerçekleştirdiğimize hâlâ inanamıyorum. @leomenci'nin zamanında lise arkadaşlarıyla izlediği diziyi şimdi Martı, Hafsa ve benle tekrar izleyip ilk günkü gibi tepki vermesi harikaydı. (Aradan geçen onca zamandan sonra dizi detaylarını unutmuş…devamıSunucuda bu dizinin konusu geçtiği zaman "hadi izleyelim" geyiği döndürmüştük. Gerçekleştirdiğimize hâlâ inanamıyorum. @leomenci'nin zamanında lise arkadaşlarıyla izlediği diziyi şimdi Martı, Hafsa ve benle tekrar izleyip ilk günkü gibi tepki vermesi harikaydı.
(Aradan geçen onca zamandan sonra dizi detaylarını unutmuş olması da büyük bir etken tâbi)
Şimdi sizlere dizinin konusundan bahsedip karakterleri inceleyerek ilerleyen bir yazı yazabilirim. Ama bunu yapmak istemiyorum. Çünkü ben dizinin işleyişini ve sonunu sevmedim. Müsadenizle aynı dizi karakteriyle oluşturmuş olduğum kendi senaryomu paylaşmak istiyorum.
(Hikaye yazısı okur gibi okumanızı tavsiye ederim.)
(Bu yazıyı spoiler olarak işaretlemeyecem çünkü nerelerde diziyle aynı olup nerelerde ayrıldığımı anlamayacaksınız)
Hadi başlayalım.
≖‿≖
HENRY'NİN YAŞADIKLARINI ELE ALIRKEN KUBLER-ROSS'UN ÖLÜM EVRELERİYLE BERABER İLERLETECEM.
BİRAZ KARMAŞIK OLABİLİR AMA OLSUN.
EN SON AÇIKLARIM.
BU DA BENİM TARZIM ULEYN.
Henry Morgan isimli bir insan evladı var.
(Geçmişini birebir aynı alıyorum.)
(O kadar değiştirmeye gerek yok.)
Şimdi bu abimiz gemide vurularak öldürülüyor ve ölmediğinde hayatının şokunu yaşıyor. Ölümsüz olduğunu bir müddet inkar ediyor.
1-İNKAR VE YALITILMIŞLIK
Eşinin yanına dönüyor. Kadın nasıl hayatta kaldığını sürekli sorguluyor ama adam olayların mantık çerçevesinde bir cevabının olduğunu düşündüğü için sorulara karşı sessiz kalmakla yetiniyor. Aradığı cevapları bulamayan kadın ve adam bir süre daha bu şekilde yaşamlarına devam ediyorlar. Sonra çiftimiz talihsiz bir kaza geçiriyor ve Henry'nin ölmediğine şahit oluyoruz.
2-ÖFKE
Hem eşini kaybetmek hem de ölümsüz olduğunu kabul etmek zorunda kalan Henry bir süre için şok yaşıyor. Uzun süre insanlarla iletişime geçmiyor. Olayları düşünüp anlamaya çalışıyor falan. "Neden ben?" temalı düşüncelere sahip. Kısaca deliriyor işte. Yemeden içmeden kesildiği için bir müddet sonra da bu sağlıksız yaşam yüzünden hayata gözlerini yumup tekrar açıyor.
3-UZLAŞMA
Henry'nin hayata her veda edişinde en yakındaki su kaynağında tekrar dirildiğini bilmelisiniz.
Balık gibi yüzerek yeni yaşamına ilerleyen Henry'i bu sefer bir adam izliyor. Ona arkadaşlık ediyor ve evini açıyor. Henry de zaten başından geçenleri biriyle paylaşmak isteğiyle içten içe çıldırıyor. Bir güzel konuşuyorlar. Henry ölümsüz olduğunu anlatıp üstüne intihar ederek adama kanıt da sunuyor.
Veee bu adam Henry'in ölümsüz olduğunu anlamakla kalmayıp onun seçilmiş kişi olduğuna inanıyor. Çünkü düşünsenize, adam ölmüyor lan. Neyse işte, sonunda yaşadıklarını paylaşabileceği bir insan görmek Henry'i felaket mutlu ediyor. İlk müridini bulan Henry yavaş yavaş insanların arasına karışıyor. (Burdan sonra ne geleceğini çok iyi biliyorsunuz) Ve belli bir süre sonra Henry tarikatını kuruyor.
(Güvenin bana, insanların onu Mesih ilan etmesi uzun sürmez çünkü.)
Uzuuuuun bir süre boyunca dünyayı kontrol etmenin heyecanı içerisinde olan Henry asla yaşlanmıyor oluşunun da getirisiyle felaket hırslanıyor. Ordan oraya koşturup kendi kurallarına göre oyun oynuyor.
Ancak bir gün tarikat içerisinde en yakını olmayı başarmış bir kişiyi kaybediyor. Evet, ona tekrardan insan olduğunu hatırlatmış birinden bahsediyorum.
4-DEPRESYON
Ve Henry her şeyin ne kadar da anlamsız olduğunu fark ediyor. Ölüm olmadan ne yaptığının bir anlamı yok. Ve geriye tek bir amacı kalıyor, kendini öldürmek.
Bu aydınlanmanın üzerine çeşitli şekillerde ölümü tadıyor, deneyler yapıyor, notlar tutuyor. Tarikat içerisindeyken insanları öldüren kişi olan Henry, ölümsüz olmadan önce bir doktor olduğunu hatırlıyor ve bu kimliğine geri dönmeye çalışıyor.
Hâlâ ölümlü olan doktor Henry'i hatırlamaya çalışıyor bir müddet.
Tarikattan kaçan Henry izini kaybettirmek için yıllarca çabalıyor. Bu esnada ikinci dünya savaşında doktor olarak görev alıyor ve bir hemşire hatuna gönlünü kaptırıyor. Çiftimiz savaş yüzünden ailesiz kalmış bir bebeği evlat ediniyor. Henry de mükemmel bir aileye sahip olmuş oluyor.
Henry'nin yaşlanmadığını hatırlatmak isterim size. Ama aradan geçen zalim yıllar hemşire ablaya son derece acımasız davranıyor. Yaşlı ablamız da yaşlanmayı gururuna yediremeyip yuvasını terk ediyor ve dikkatsiz davranışlar sergiliyor. Hâl böyle olunca tarikat tarafından bulunmaması da imkansız oluyor.
Kadıncağız bilgi vermemek için intihar etsin ama ne fayda eder ki? Teknoloji çağındayız artık. En fazla 30 yıl içinde Henry bulunuyooorr.
Tüm bunlar olurken Henry abimiz adli tıpta çalışıyor, cesetlerle ilgileniyor falan. Yaşlanmış oğlu ve iş ortağı olan hırslı dedektifle beraber takılıyor. İş hayatında herkesin birbiriyle uğraşıp kuyusunu kazma çabasına şahit oluyoruz.
Bir gün 200 küsur yaşındaki Henry'nin karşısına 2000 küsur yaşında bir adam çıkıyor. Kendisini Adem olarak tanıtan abimiz yıllar içerisinde çok fazla isim ve kimlik değiştirmiş. Bütün bir soğukkanlılığıyla dikiliyor karşımıza. (Tencere dibin kara, seninki benden de kara misali)
(Adem abinin tarikat ile bağlantısı var, bilgi ordan geliyor yani. Tarikat bu iki ölümsüzü buluşturduktan sonra başa geçmelerini umut ediyor)
Henry, örgütü ilk kurduğu zamanlar duyduğu efsaneyi hatırlıyor birden. Başka bir ölümsüzün hikayesini.. Asla inanmadığı o adam şuan Henry'nin karşısında duruyor.
Başlangıçta hayalet gibi geziniyor Adem abi. Henry ile oynuyor. Yüzyıllar boyu umutsuzluk içerisinde olan bu adam sonunda heyecan duygusunu tekrardan yaşıyor olmanın mutluluğunu tadıyor. Dünyada var olan tek ölümsüz olmadığını bilmek iyi geliyor abimize falan filan.
Birkaç tuzak hazırlıyor Henry'e. Onu, kurmuş olduğu korunaklı dünyadan dışarıya çıkartmayı planlıyor.
Henry, zamanında evlat edindiği, yaşlanmış olan çocuğunun ölümünü izliyor mesela. Bu gibi olaylar uyuyan yılanı deliğinden dışarı çıkartıyor. Öfkeli bir Henry izlemeye başlıyoruz. İntikam planları yapmaktan başka bir şey düşünemeyen bir Henry..
(Bunu görmek için neleri vermezdim..)
5-KABULLENME
En sonunda Henry, Adem abinin güvenini kazanması gerektiğini fark ediyor. Düşmanına yakın olmalı neticesinde. Ve bir dava içerisinde işler Adem abiye uzanacakken Henry olaya müdahale ediyor. Adem abiye yakın olmak adına, o çok sevdiği biricik yeni aşkı olan detektif ablayı vuruyor. Fazla romantik bir sahne falan da değil hani. O ablaya asla yakışmayacak bir şekilde oluyor ölümü. Cesedi hiçliğe karışıyor falan. (Bazen aşırı duygusuz olabiliyorum, evet)
Adem abi de diyor "İşte bu!". Ve o andan itibaren Henry'nin kurduğu eski düzen kayıplara karışıyor. Biz artık Adem abi ve Henry'i izliyoruz ekranda.
Genel bir özet geçiyor o sırada bize dizi.
İki ölümsüz oturuyor ve bize hiçlik felsefesini aktarıyor. Deneyimlerini, acı-tatlı hatıralarını anlatıyorlar.
Birbirlerini anlıyorlar.
Derken Adem abi işi çözmüş aslında. Nasıl öleceğini biliyormuş ama deneyecek cesareti olmamış.
Henry'nin bunu hazmetmesi vakit alıyor.
Ama kaçınılmaz olan son gerçekleşiyor en nihayetinde.
İzlerken gözlerimizin bayram ettiği sahneye bakıyoruz.
Henry, Adem abiyi bıçaklarken; Adem abi de Henry'i vuruyor.
Her canlı ölümü tatmış bulunuyor.
Dizi, insanın doğası hakkında kısa bir konuşma yapıyor. Adem ve Henry abinin sesinden dinliyoruz bunu. İnsan doğasının iyi ya da kötü olmasıyla ilgili birazcık laf salatası işte.
Ve son.
(⌐■_■)
Artık derin bir nefes alabilirim.
Bu diziyi izlerken her bölümün ardından toplaşıp konuştuğumuzda fikirlerimi paylaşmaktan asla bıkmamıştım. (Her ne kadar "tarikat" planlarımı dinlemekten sıkıldığını iddia eden bir Martı olsa da..)
Ben bu diziyi daha karanlık bir şekilde izlemek isterdim. (Her ne kadar "iyilik ve dünya barışı kazanacak sevgili arkadaşım" diyen bir Menci olsa da..)
Geriye dönüp baktığımda bölümün pozitifliğine sinirlenip seste bütün bir öfkemle konuştuğum için asıl konuyu kaçırmış olmam kalacak aklımda. (Her ne kadar "Hayır bence o karakter öyle biri değil, şu sahneyi farketmediniz mi? Bence böyle demek istedi." gibisinden farketmediğim detaylarla aklımı başımdan alan bir Hafsa olsa da..)
Biz mükemmel bir ekip olduk.
(Dördümüz bir araya gelip dizideki beş kişilik tayfayı sollarız.)
(Evet, ara ara diziyi izlerken bunu düşündüm. Ne var yani?)
(Biz daha iyiyiz)
¯\_( ͡° ͜ʖ ͡°)_/¯
VE GELELİM BEŞ EVREDEN OLUŞAN ÖLÜM MODELİNEEE..
(Caps Lock'u kapadım, tamam. Sakin olun.)
Öncelikle bu evreler belli bir kaybın ardından insanların yaşadığı yası tanımlamaya yarıyor.
(Sizlere uzun uzun beş adetten oluşan yas evrelerini ve içeriğini anlatmayı planlamıyorum.)
(Ama bu gönderinin yorumlarında yapabilirim belki, neyse)
Henry abimiz, ölümsüz olmadan önceki yaşamının yasını yaşıyordu tüm bu süre boyunca.
Ve garip bir şekilde, yas evrelerini tamamladığında gerçeği kabullenebildi. Önceki Henry'e veda edebildiği zaman yaşamı sonsuza dek bitti.
Bunu düşünmek aşırı hoşuma gidiyor ama tam anlamıyla izah edemedim sanırım.
Demek istediğim, Henry abimiz her ne kadar ölümsüz de olsa ve ölümsüz hayatı da yaşasa aslında kendi ölümünün evrelerini yaşıyordu. Bunu dizide çok fazla gözlemleyemedik. Zaten bu yüzden kendi senaryomu yazmaya karar verdim. İnsan doğasına uygun olarak ortaya bir şeyler çıkartmaya çalıştım.
Sanırım 'yaşam boyu gelişim' kitabından bir alıntı yapsam dediklerim daha net anlaşılacak.
"ɪ̇ɴsᴀɴʟᴀʀıɴ ʏᴀşᴀᴍʟᴀʀıɴıɴ ᴀɴʟᴀᴍı ᴠᴇ ᴀᴍᴀᴄıɴıɴ ʙᴏʏᴜᴛᴜ, ᴏ̈ʟᴜ̈ᴍᴇ ɴᴀsıʟ ʏᴀᴋʟᴀşᴛıᴋʟᴀʀıʏʟᴀ ɪ̇ʟɪ̇şᴋɪ̇ʟɪ̇ᴅɪ̇ʀ." (ᴄᴀʀʀ, 2009)
Tekrar tekrar ölüp diriliyor olması Henry'nin kendi ölüm yaklaşımına ters bir olgu değildi yani. Tüm bu süreç içerisinde o da yavaş yavaş ölüyordu.
(Yas süreci şemasını Henry'nin ölümüne uyarlayıp bu zıtlığın uyumuna hayran kalmam dışında bir sorun yok.)
Yavaştan yavaştan yazımı sonlandırıyorum.
Çok farklı bir yazı oldu benim için ama en başından beri böyle bir şey planlıyordum kafamda.
Yazı uzadıkça uzamış da olabilir ama canım dostlarım, unutmayın ki "it's a long story"
(◔◡◔)