Öncelikle Adolf Hitler dediğimizde hepimizin aklına sadece ve sadece "Yahudi katili, Irkçı, faşist, dünya üzerinde bulunan en büyük katil" gibi sözler geliyor. Elbette bu kişiden kişiye değişmekle beraber büyük bir çoğunluk bu şekilde düşündüğü için artık bir nevi kalıplaşmış bir…devamıÖncelikle Adolf Hitler dediğimizde hepimizin aklına sadece ve sadece "Yahudi katili, Irkçı, faşist, dünya üzerinde bulunan en büyük katil" gibi sözler geliyor. Elbette bu kişiden kişiye değişmekle beraber büyük bir çoğunluk bu şekilde düşündüğü için artık bir nevi kalıplaşmış bir ifade diyebilirim bu sözlere. Peki ya gerçekler? Öncelikle bu yorumun tamamen öznel bir ifade içerdiğini söylemem gerekiyor. Bunun yanında ne ırkçılıkla en ufak bir alakam var, ne de nazi propagandası yapacağım burada ama abi, Hitler haklı. Hiç unutmuyorum, bundan bir sene önce yine bu kitap gönderisinin (ama başka arkadaşımızın yazdığı..) altına bir yorum yazmışım ve Kavgam'ı bir daha okuduğumda, fikirlerimin ne denli değiştiğini gördüm. Bu sebeple bir gönderi yazmaya karar verdim. Aradan neredeyse bir sene geçmişti ve bu kadar fikir ayrılığının nasıl oluştuğunu düşündüğümde kendimin de kısmi bir ırkçı olduğunu kabul ederek iç hesaplaşmamı sonlandırmıştım jsbxjdndjd Üstteki ırkçılık ile bir alakamın olmaması sözü de tamamen dozumu korumak şartıyla olduğunu söylemem gerekir sjdnkdjdjd Neyse efenim, kitaba geçelim.
Öncelikle o zaman ki Almanya, gelen hiç bir politikacı tarafından bir gül bahçesi istemiyordu ve bunda da pek tabi haklılardı. O dönem Almanya'da bir çok problem mevcuttu ve halk tükenmişti. İntikam ve bir kurtuluş isteniyordu. Elbette her şeyi sil baştan yapacak bir kahraman için canlarını vermeye hazırlardı ve bu kahraman da Adolf Hitler'di. Öncelikle Hitler dediğimiz adam tam anlamıyla milliyetçi bir yapıya sahip, vatan millet aşkıyla yanıp tutuşan birisi. Yani kısacası senden benden bir insan. Cephede olanları yaşamış ve bunları kendine bir hedef olarak çizmiş, kendi bakış açısıyla da hayata bir yemin etmişti. Bu da "nazi katliamı" veya "soykırım" değil, güçlü bir Alman imparatorluğuydu... Kısacası tek vatan, tek bayrak, dünya hakimiyeti gibi kavramlar içeren bu bakış açısını yapmayan hangi büyük imlaratorluk veya devlet var ki? Kimse. Osmanlı'dan tutun da Çin'e, oradan da Rusya'ya, Rusya'dan Moğollar'a kadar giden ve bir çok milletin katıldığı bu durum kimse için yabancı değil. Ama arada ki tek fark bence Nazi olaylarını çok sağlam bir şekilde, istedikleri gibi anlattılar. Her devlet milyonlarca insanı göz göre göre öldürdü, her devlet milyonlarca insana işkence etti. Her devlet kendi sınırlarını genişletmek için milyonlarca insana zulüm yaptı ve o insanları üstüne katletti. Bu ister gaz odalarında boğulmak olsun, ister kafalarına sıkılarak öldürülmek olsun. Kısacası her devlet, bir Nazi İmparatorluğuydu... Aslında Hitler'de kitabında bundan söz ediyor bazı alanlarda. Ailevi yaşantısı bir yana, askeri başarısı ve hikayesi şahsen etkileyici bir kişilik. Kitabı okurken bazı yerlerde yöntemlerine hak vermesem bile çoğu konuda ki görüşleri ve yöntemleri o zamanın şartlarında olması gerekenden de iyi bir seçenek. Ama toplumda maalesef ki "Yahudiler işkence gördü yav" zırvalığı bitmiyor arkadaşlar. Bir ülke, bir millet, kendi kurtuluşu için, kendi sınırlarını büyütmek adına yapmayacağı şey yoktur. O dönem şartları da böyleydi ve Adolf Hitler'de bana göre bunu yaptı. Yine o dönemin Amerika'sı, Rusya'sı ve Japonya'sı, isim olarakta Stalin veya Mao Zedong gibi bir çok devlet veya devlet adamı da aynı politikayı işliyor ama yöntemlerini bu kadar sert göstermiyordu. O zamanların bu büyük devletleri sizce Nazilerin yaptığını yapmıyor muydu? "Yapmıyor" diyorsanız Klaus P. Fischer'in "Nazi Almanyası: Yeni Bir Tarih" ve Jane Caplan'ın, "1933-1945 Hitler Almanyası" kitaplarını okumaya davet ediyorum. Kısacası Nazilerin o şanlı Amerika gruhu veya Sovyetlerden en ufak bir farkı yoktu. Sadece Joseph Goebbels her ne kadar milliyetçi propagandayı mükemmel yönetmiş olsa da bu konularda diğer ülkelere oranla başarısız olmuştu. Bu da Nazi toplumunu bir lekeymiş gibi gösterdi tarih boyunca. Anlatım şekli olarak bu durum bir çok tarihçide de böyleydi. Bunu Akdeniz Üniversitesine gelen ve o zamanda da yanlış hatırlamıyorsam ODTÜ ya da Ankara Üniversitelerinden birinde öğretim üyesi olan bir profesöre sorduğum soru ile netleştirmiştim. Kendisinin de Tarih alanında ki özel çalışmaları "I.ve II. Dünya Savaşı Tarihi" üzerine olduğunu belirteyim. Kısaca kendisi "Okuduğunuz kaynak, sizin görüşünüzü benimser. İster Nazi Propagandası okuyun, ister Yahudi güzellemesi, eninde sonunda binlerce kaynak bitirseniz dahi karar ve yöntem sizin aklınızdan geçenlerdir. Tarih dediğimiz şey, herkesin belirttiği gibi tarafsız veya objektif değildir, olamazdır. Kısacası Nazilerin haklılığı senin düşüncene, yaşadığın olaylara ve okuduğun şeylere bağlıdır" demişti. Böyle bir cevap beklemiyordum ve üstüne baya bir düşünmüştüm. Haklı buldum şahsen. O dönem Türkiye'si göz önünde bulundurulduğunda ve şahsen aynı yöntemleri biz yapmış olsak bence bütün bunlar ile gururlanırdık ama şuan Hitler bir günah keçisinden başka bir şey değil herkesin gözünde. Neyse efenim, öznel yorumları bir kenara bırakalım ve kitabımıza devam edelim. Anlatım tarzı ve edebi kalem olarak Hitler'in yazım tarzı, üslubu ve anlatım şekli gayet yeterli. O dönemin siyasetçi tavrından çok bir yazar havası ile yazdığını söylemem gerekiyor ama bazı yerlerde ki o coşku çok fazla göz yoruyor diyebilirim. Bir tık anlatımsal uçmalar çok fazla kitapta. Bunun yanı sıra Aile ilişkilerinde ki duygusallığı ve hayal kırıklıklarını okurken insan üzülüyor, sinirleniyor ve bir yandan Adolf'un alt yapısının nerelerden ve nasıl geldiğini görmek sevindiriyordu okurken beni. Çoğu yer garip bir şekilde, üstüne benim şaşırdığım bir şekilde bağlantılıydı ve Adolf Hitler'in bu kadar da özenli ve düzenli bir anlatım yapacağını düşünmüyordum. Bunun yanı sıra Modern ve üst ırk Alman toplumu hakkında ki yöntemleri, siyasi ideolojisinin nelere dayandığı ve bu dayanakların nasıl savunulduğunu hem topluma, hemde okuyucuya güzel anlatıyor.
"Ben bugün yalnız şu anlayışa göre hareket ediyorum: Kaybedilen topraklar yaygaracı parlamenterlerin keskin dilleri ile geri alınmaz, bu topraklar ancak keskin kılıçlarla, kanlı kavgalarla geri alınabilir."
Bana göre Hitler sağlam bir devlet adamı. Hemde tarihin görüp görebileceği en sağlam zekaya ve kabileyete sahip devlet adamlarından. Bunun bilincinde olmak zor bir iş ve bunu da dizginlemediği için bu kadar kötü imaja sahip. Yok olmuş bir milleti küllerinden yeniden yaratmadı Churchill veya Stalin, bütün bir toplumu tek bir yürek altında şuan ki ileri bir devlet anlayışına sürüklemedi Mussolini veya Roosevelt. Bunu sadece Hitler başardı. Sıfır, bitmiş bir altyapı ile bu noktaya getirdi. Savaşın sonu kötü de bitmiş olsa o atılan sağlam temeller sayesinde şuan ki Almanya bu durumda ama kimse kabul etmek istemiyor. Neden? Herkesin yaptığını Hitler sağlam bir propaganda ile kapatamadı diye. Bana göre yeri ve zamanı geldiğine her devlete bir tane ressam atanması gerekiyor.