Yazar Frances H. Burnett'un yetişkinler için yazdığı fakat günümüzde "Çocuk Edebiyatı" içerisine dahil edilen bir kitap Gizli Bahçe. Bu alanda kabul edilmesine şaşmıyorum çünkü șuan yazarlık yapmakta olan çoğu kişiden daha başarılı tasvirler mevcuttu. "Bu eser çocuklara hitap ediyor!" cümlesini…devamıYazar Frances H. Burnett'un yetişkinler için yazdığı fakat günümüzde "Çocuk Edebiyatı" içerisine dahil edilen bir kitap Gizli Bahçe. Bu alanda kabul edilmesine şaşmıyorum çünkü șuan yazarlık yapmakta olan çoğu kişiden daha başarılı tasvirler mevcuttu. "Bu eser çocuklara hitap ediyor!" cümlesini diyebiliyoruz en azından. Kaldı ki Burnett; Fundalıklarla dolu bir ormanı, kasvetli bir görünüme sahip malikâneyi ve binlerce odasını harikulade betimlemiș. Elbette, bizleri bu odalarda gizemli bir şekilde dolaștırmayı da ihmal etmemiș. Mekân ve betim açısından, oldukça başarılı buldum eseri.
Tam arkadașlarıma "Yahu bu kitap çok sürükleyici" diye sesleniyorum... Okudukça okuyorum, sayfa sayfa ilerliyorum... Ancak bir de ne fark ediyorum biliyor musunuz? Yerimde sayıp duruyorum ben; pardon yazar bunu yapıyor aslında. Kitabı elime aldığımda gizli bahçeden daha çok bir fantastik dünya beklemiștim ya da o kapının aralığından sızan ışıkta bir büyü görebilmeyi istemiștim; iște böyle bir beklenti içerisine girmiştim ki yanıldığımı anlamam çok sürmedi.
Öyle ki, Hindistan'da bir süre kalıp, oradaki sömürü hayatına alışan ve daha sonra İngiltere'de Malikâneye gider gitmez hayatı değişen bir Mary'i okuyoruz. Ardından onun koridor boyunca ilerleyerek ulaştığı ve kalbine dokunduğu kuzeni Colin'i... Kendisini hasta sanan, herkese emirler yağdıran; histerik bir çocuk Colin'in de değişimine tanık oluyoruz. Bu ikisi ile kalmayıp hayvan dostu Dickon'u da sevdirmeye çalışıyor yazar Burnett...
Evet... Kitabın sonunu da aceleye getirilmiș buldum; daha dramatik, daha parlak ve ışıltı dolu bir son hak ediyorduk... Özellikle dikkat ettiğim bir nokta da oldu ki yazar tatlı mı tatlı hizmetkâr Martha'yı bir süre sonra unutuverdi! Üç çocuğun diyaloglarına öyle bir odaklanma mevcut ki diğer yetișkin karakterler sayfa sayfa silinip gidiyor ve toz oluyorlar.
Sihir... Yazar, sonlara doğru bu kelimeyi adeta takıntı haline getiriyor. Colin'in ağzından bu sözcük hiç eksilmiyor! Fakat daha sonra Dickon'un annesi üzerinden bu sihirin aslında düşüncelerimizde bittiğini, inancımızla donatılı olduğunu bir yücelik barındırdığını, onun her yere ulașabileceği vaazını duyuruyor bizlere; yani TANRI'dan bahsetmek istiyor... Sadece sihir denilip kalsaydı, başından beri söylediğim "Bu kitap çocuklar için öğretici" cümlemden pișman olacaktım ancak gerçekten bir çocuk için öğretici durumlarla dolu: Koșmak, yemek yemek, gülmek, çalışkan olmak, dostluk kurmak, insanları incitmemek... Yazara teşekkür etmek gerek.