⚽ Erken Kaybedenler, Emrah Serbes
👟 Kitapta yaklaşık 10-14 yaşındaki farklı erkek çocuklarının kısa kısa hikayeleri anlatılıyor. Ben ilk başta anlamadım. Birkaç bölüm boyunca karakter değiştikçe karakterin yaşamı da değişince bir süre "Ben mi unuttum acaba, yanlış mı hatırladım?" diye…devamı⚽ Erken Kaybedenler, Emrah Serbes
👟 Kitapta yaklaşık 10-14 yaşındaki farklı erkek çocuklarının kısa kısa hikayeleri anlatılıyor. Ben ilk başta anlamadım. Birkaç bölüm boyunca karakter değiştikçe karakterin yaşamı da değişince bir süre "Ben mi unuttum acaba, yanlış mı hatırladım?" diye kara kara düşündüm. Sonra arkasını okuyunca anladım ki her bölüm farklı bir çocukmuş.
👟 Açıkçası benim çok da hoşuma giden bir kitap olmadı. Akıcı mıydı, evet; ama sevdim mi, pek değil. Erkek çocuklarının neredeyse hikayelerin tümünde karşı cinsleriyle alakalı, cinsellik üzerine fikirlerinin bu kadar çok vurgulanmış olması; bazılarının 10lu yaşlarında olmasına rağmen içki, sigara içmesinden bahsedilmesi hoşuma gitmedi. Eğer erkek çocukları böyleyse de, ben onların iç dünyasını bilmek istemiyorum, teşekkürler jsjdjd.
👟 Bu tarz yine ergen bir erkek çocuğunun iç dünyasını vurgulayan kitap olarak Çavdar Tarlasında Çocuklar'ı da okumuştum. Onda da aslında konu edilen çocuk benzerdi ama beni rahatsız etmemişti okuması. Bu kitapta bir şeyler rahatsız etti, ben bu derece olduğunu düşünmüyorum bazı şeylerin.
👟 Genel olarak bakarsam çok sevmedim. Bu üstte bahsettiğim sebeplerden dolayı da değil; bana kitap, anlatılanlar çok da anlamlı gelmedi. Okumasam da olurmuş gibi hissettirdi. Alper Canıgüz, Murat Menteş'in Afili Filintalar tayfasından olduğu için aslında okumak için hevesliydim, onların kalemini çok seviyorum. Emrah Serbes'in de tarzında onları çağrıştıran bir şeyler olsa da onun tarzını sevmedim. Bir daha okumayı tercih etmem.
⚽ Alıntılar ⚽
"Ama yapamadım. Neden? Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim."
"Babam da artık, dövecek mi öldürecek mi ne yapacaksa yapsın, sırf bakış, sırf karizma, ucuz bütçeli bir gerilim filmine döndü aramızdaki ilişki; iç parçalayan diyaloglar, korkutayım derken güldüren sahneler."
"Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete. Yani birini er geç unutmaya mahkum olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Birini yavaş yavaş unuttuğunun bilincine vardığın anların sıkıntısından bahsediyorum. O kişinin parça parça silinip alakasız hatıraların arasına karışmasından bahsediyorum. Belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder."