Mimesis Kavramı Nedir ?
Part-1 Platon (Eflatun)
Öncelikle bu kavrama tam anlamıyla hakim olmak adına Platon'dan başlamak lazım.
✓ Genellikle taklit ve temsil etme şeklinde anlaşılan mimesis kavramı, Platon’un metinleri ile, sanat felsefesinin temel konuları arasına girmiştir.
✓ Resim, müzik,…devamıMimesis Kavramı Nedir ?
Part-1 Platon (Eflatun)
Öncelikle bu kavrama tam anlamıyla hakim olmak adına Platon'dan başlamak lazım.
✓ Genellikle taklit ve temsil etme şeklinde anlaşılan mimesis kavramı, Platon’un metinleri ile, sanat felsefesinin temel konuları arasına girmiştir.
✓ Resim, müzik, heykel, sahne ve yazın sanatları hakkında ortak kullanılan kavram, temelde >>> sanatçının doğayı ve diğer insanları taklit ederek eser vermesini ifade eder. <<<
✓ Platon (Devlet) eserinin onuncu kitabında geçen şekliyle mimesis kavramı, daha kapsamlı bir anlama kavuşmuş ve sanatın, bilgi kaynağı olmak bakımından konumunu belirlemiştir.
----------------------------------------
Platonun bu konudaki görüşlerinin detaylarına geçmeden önce kısaca onun idealar dünyasından ve mağara alegorisinden bahsetmem lazım.
İdealar dünyası;
✓ Platon'a göre "gerçek varlık idea, 'düşünce varlığı'dır." Platon "düşünülür dünya" ile "duyulur dünya" ayrımına gitmiş; >>>DUYULUR dünyayı gölgelerden ibaret bir görünüşler dünyası olarak betimlerken, DÜŞÜNÜLÜR dünyayı değişmez gerçeklikler diye gördüğü idealardan oluşan gerçek dünya olarak ilan etmiştir. <<<
✓ Platon bedenin öldükten sonra ruhun var olacağını ve idealar dünyasına ulaşan ruhların kurtuluşa ulaşacaklarını savunmuştur. Bu, düalizm açısından önemli bir başlangıç sayılabilir.
Düalizm Nedir?
Beden ve zihnin birbirinden tamamen farklı maddelerden oluştuğunu savunan bu görüşe göre; insan birbirine indirgenemeyen iki farklı tözden oluşur. Var olan her şeyin beden ve ruh olmak üzere birbirinden tamamen farklı, birbirine indirgenemez iki tözden yapılmış olduğunu savunan bu görüşe 'Düalizm' denir.
(Töz, felsefi anlamda evrenin varoluşunu açıklamaya çalışan felsefelerin ilk öğe olarak düşündükleri varlık, öz, değişen şeylerin özünde değişmeden kaldığı varsayılan idealist kavrama verilen isimdir.)
✓ Ve Platon'un düalist bir düşünce anlayışına sahip olduğunu unutmayalım. Bu kavramı bilelim çünkü Aristo'da farklı bir anlayış çıkacak karşımıza.
✓ Ve Platona göre bedenimiz ruhu sınırlandıran bir tür hapishanedir ve Platon zihni ruhla özdeşleştirmektedir.
----------------------------------------
İşte bu minvalde Devlet kitabında geçen mağara alegorisine bakmak lazım. Buna göre;
✓ Bazı insanlar karanlık bir mağarada, doğdukları günden beri mağaranın kapısına arkaları dönük olarak oturmaya mahkumdurlar. başlarını da arkaya çeviremeyen bu insanlar, mağaranın kapısından içeri giren ışığın aydınlattığı karşı duvarda, kapının önünden geçen başka insanların ve taşıdıkları şeylerin gölgelerini izlemektedirler. içlerinden biri kurtulur ve dışarı çıkıp gölgelerin asıl kaynağını görür ve tekrar içeri girip gördüklerini anlatmaya başlar ama içerdekileri, duvarda gördüklerinin zâhiri olduğuna ve gerçeğin mağaranın dışında cereyan etmekte olduğuna inandırması imkansızdır.
✓ Platon'a göre bizler bu dünyada mağarada sırtı kapıya dönük insanlar gibiyiz gerçeği yada hakikati göremiyoruz.
----------------------------------------
Peki böylesi bir düşünce yapısına sahip bir filozof, mimesis kavramını nasıl değerlendirebilir acaba ona bakalım;
✓ Sanat taklide dayalı
olması ile onun kaynağının hakikat olamayacağı fikrini birleştirir.
✓ Şiirdeki benzetmeler (mimesis) ancak görünüşleri yansıtabilir.
✓ >>> Platon’a göre görünen dünya, gerçek olmadığı için ona dair yahut
ondan beslenerek yazılanlar da gerçek değildir. <<<
✓ Bir ağacın resmini yapan ressamın
tablosuna baktığımızda onun gerçek bir ağaç olmadığını biliriz fakat bu düşünceye
göre, ressamın tuvaline aktardığı ağacın kendisi de bir yansımadan ibarettir.
✓ Sanatçı, görünüşler dünyasını/duyulur dünyayı taklit ederek eserini üretir, oysa gerçek varlık, idealar dünyasıdır.
✓ Onun eserini dayandırdığı objenin bir kopyadan ibaret olması,
ortaya çıkan ürünü ancak ikinci derecede bir kopya mesabesine indirir.
✓ Neticede Platon’a göre >>>mimetik objenin hakikatten uzak olması, sanat eserinin gerçekle bağının olmadığını kanıtlar ve şiir, bu bakımdan gölgenin gölgesi olmaktan öteye geçemez.<<<
✓ Platona göre şair duyulur dünyadan beslendiği için söyledikleri gerçek dışıdır.
✓ O ancak duygu ve heyecan üzerinden eserini kurar ve dinleyicinin taşkın yanlarına hitap eder. Bir manada onu, akli olandan uzaklaştırır.
✓ Platon’un sanata bir bilgi türü olarak
yaklaşması, onun şairleri, insanları yanıltan ve hakikatten uzaklaştıran kimseler
olarak görmesine sebep olmuştur.
✓ Zaten duyularımız bize gerçek dünyayı vermezken, sanatta duyularla görünen dünyanın taklidi olduğu için, Platonda sanat kopyanın kopyası olarak görülmüştür.
----------------------------------------
Sonuç olarak herşeyi toparlayacak olursak;
✓ Gelinen bu noktada sanatın fenomen alandaki olayların, kahramanların, insanların, doğanın mimesise dayanan yönü Platon‟un arzuladığı sanat anlayışını yansıtmamaktadır.
✓ Oysa sanat, mutlak-değişmez olana,
hakikate, ulaştırması gerekir; mutlak iyiyi, güzeli aramalıdır. Bu yönüyle Platon, sanatı aşkınsallaştırır.
✓ Platon‟un, “İstersen bir ayna al eline, dört bir yana tut. Bir anda yaptın gitti güneşi, yıldızları, dünyayı, kendini, evin bütün eşyalarını, bitkileri bütün canlı varlıkları. Evet, görünürde varlıklar yaratmış olurum
ama hiçbir gerçekliği olmaz bunların” sözlerinden anlaşılacağı üzere Mimesis, tıpkı
bir aynanın karşısındaki şeyleri yansıtması gibi her şeyi yansıtır ancak, o sadece gerçekliğin aynadaki görüntüsüdür, gerçekliğin kendisi değildir.
✓ "Dolayısıyla bu yansıtma niteliğine ilişkin olarak sanat; aklı, mantığı ve düşünmeyi bir kenara bırakmakta görünüş yolu ile duyguları ve duyuları uyarmakta taklit ettiği
şeyin bilgisine gerçekten ulaşmamaktadır"
(Platon, 2005, s. 599a-b)
✓ Başka bir ifadeyle sanatçı, dış dünyayı,
buradaki nesneleri, insanları, olabildiğince onlara sadık kalarak yansıtması gerektiğine inanır. Bu anlayışa
göre sanatçı, bize yaşamı ya da yaşamın bir yönünü, bir parçasını ya da bir kesitini olduğu gibi sunar. Bu
yüzeysel gerçekliğin bir kopyasından öte bir şey değildir
✓ >>>Bu durumda mimesisin
herhangi bir varlığı taklit ettiğini ve bu taklidin de görünüşten öte bir gerçeklik yaratmadığını görmekteyiz.<<<
✓ Platon‟da mimesise dayanan sanat ve dahi bu şekildeki taklide dayanan tüm sanat dalları, hakikat bilinci taşımayan bir aldatmaca, kurmaca ve uyutmacadan başkaca bir anlam taşımamaktadır.
✓ Her ne kadar taklit, aslını yaşatsa da görünüş olmaklığı yadsınamaz ki Platon şeylerin aslına varmayı gerçek bilgi ya da hakikat olarak kabul eder. Hakikati vermeyen her türlü görünüş, sadece görünüştür ve bir yanıltmacadan ibarettir.
----------------------------------------
!!! Not: @laterne arkadaşımızın geçen gönderide "Şiir'neyin taklidi diye bir soru sorsam ne der Aristoteles?" Sorusunu öncelikle Platon'a sorduk. Şiir neyin taklididir? Sorusuna Platon Devlet kitabının ikinci bölümünde örnek ve açıklamalarla değinmiştir. Bu bölüm taklit olarak mimesisi anlamak bağlamında çok önemlidir. Ben bölümü sadeleştirip yorumlamayı düşündüm ama gerçekten çok kıymetli gördüğüm için okuyanın da kendince yorumlamasını istedim. Bu bölümü yoruma bırakıyorum birazcık uzunca gelebilir fakat Platon'un bakış açısını net olarak algılamamıza yardımcı olacaktır. Ve tabiki sadece şiirle sınırlı kalmayacaktır bu bölüm.
__________________________________________
Mimesinin ilk parçası Platon'nun görüşlerini açıklıyor. İkinci gönderi Aristotelesin Mimesis teorisi ile ilgili olacak. Aristoteles hocası Platona bir çok düşüncede karşı çıktığı için karşımıza yepyeni bir düşünce sistemi çıkacak.