Ahhh bu anime bana ne sunsa izlermişim gibi. Genel olarak böyle bayağı huzurluydu ama 28 bölüm aksiyon yapsa o da izlenirdi, üç bölüm karakterler bir odada kalsa o da izlenirdi... İzlenir yani.
Anime aslında temelinde bir, hatta iki yolculuğu konu…devamıAhhh bu anime bana ne sunsa izlermişim gibi. Genel olarak böyle bayağı huzurluydu ama 28 bölüm aksiyon yapsa o da izlenirdi, üç bölüm karakterler bir odada kalsa o da izlenirdi... İzlenir yani.
Anime aslında temelinde bir, hatta iki yolculuğu konu alıyor. İlk yolculuk ana karakterimiz Frieren ve diğer üç yol arkadaşının yüzyıllarca diyara korku salmış şeytan kralı öldürmelerini konu alıyor, aslında anime 10 sene süren bu efsanevi yolculuğun bitişiyle başlıyor. Aradan 50 sene geçiyor ve bir elf olan Frieren hiç yaşlanmazken eski yol arkadaşlarının teker teker yaşlandığını, hatta öldüğünü görüyor.
Başta Himmel olmak üzere. 10 yıl Frieren gibi 1000 yıldan fazla yaşamış bir elf için oldukça kısa bir zaman dilimi olsa da (insan ömrünü ortalama 80 yıl aldığımızda bu bizim için bir yıldan biraz daha az bir zamana tekabül ediyor) Frieren için onun bile fark edemediği kadar anlamlı ve özel bir 10 yıl Himmeller ile geçirdiği zaman.
Veee Himmel'in ölümünden sonra elflerin karakteristik özelliği olarak bilinen duygu yoksunluğuna karşın Frieren onu yeterince tanıyamadığı için pişman oluyor ve ruhların gittiği yer sayılan Aureluis (?)'i bulmak için yola çıkıyor.
Bu sırada işte yol arkadaşları ediniyor, insanlara yardım ediyor, bazen dövüşüyor falan. Öyle öyle 28 bölüm geçip gidiyor.
İlk başta nası ya çok sıkıcı olmaz mı sadece yol izletirse diyordum ama güzel yapmışlar, sıkmadı çoğu yerde. Sıkıldığım yerler de o anki ruh halim yüzündendi, çok sayılmaz yani.
Yine deee sondaki o aksiyon sahnelerinin görsel şölenleri ve hissettirdikleri heyecan yüzünden biraz daha aksiyon olmasını dilemedim desem yalan olur.
Çizimleri falan zaten mükemmeldi, karakterler desen 🤌🤌
Yine de mükemmel bir anime olarak tanımlamazdım sanırım çünkü her ne kadar sakinliği hoşuma gitse de bir şeyler eksikmiş gibi hissettiriyordu. Bilmiyorum, belki de Flamme'nin bir yerlerden hortlamasını falan bekliyorumdur. Bir çeşit gizem havası barındırmasını dilerdim.
Bu arada teorime göre ruhlar şehri diye bir şey yok. Himmel ile aştıkları yolu katederken Frieren zaten Himmel'in izlerini takip ediyor, o yolculukta sürekli olarak ona dair bir şeyler anımsıyor, heykellerini görüyor, mağara görse aklına geliyor, onun yapacağı şeyler yapıp onu daha iyi anlamaya gayret ediyor.
Bence tüm bu yolculukta zaten Himmel'i istediği gibi daha iyi tanıyor Frieren, o ruhlar diyarı Flamme'nin uydurmasıymış da asıl amacı bunu yapmakmış gibi geliyor.
Eh, sadece bir teori tabii.
Animeyi izlerken özellikle ilk bölümlerde aşırı Fumetsu no Anata E havası hissettim. O çok daha dramlı tabii ama çoğu noktada benziyorlar. Onu da tavsiye ederdim (ikinci sezona bakmayın yeter)
Neyse, uzun lafın kısası gayet güzel animeydi, beklentilerle girdim, aşmadı belki ama yeterince karşıladı ve her şeyden önemlisi gözlerim bayram etti.
İzlenir ya